Kardeşim Melike!

E.Hilal Ceylan
Türkçe Yayın
Published in
4 min readApr 7, 2023

Melike: Aynı ailenin çocuğu olmasak dahi kardeşlik duygusunu bana her an hissettirmiş olan, güzel yüzlü, güzel kalpli insan. Manevi kardeş.

Bizim hikayemiz beklenmedik bir finalle bitti. Bitti demek de doğru olmayacak ya yeni bir hikayeye evrildi. Gecenin 6 saatlik bir parçası benim içimde dolması mümkün olmayan bir boşluk, kalbimde bir ağrı, içimde büyük bir özlem bıraktı, Melike gitti.

Asla kendimi ait hissetmediğim, insanlığa dair umudumun iyiden iyiye tükendiği bir ortamda rastlaştık biz onunla. Gerçekçi olmak gerekirse o beni bulmasa, bulup da korunaklı saydığım kozamdan çıkarmasa hayatımın en güzel hatıralarını yaşamamış olacaktım.

İlk buluşmamızı dün gibi hatırlıyorum. İnsan kalbine denk düşen biriyle karşılaşınca hemen hisseder ya bizim ilk buluşmamız da tam böyleydi. Samimiyeti, dürüstlüğü ile anında kendine bağladı beni. Fakat az önce de bahsettiğim gibi insanlara karşı dikkatli olduğum o dönemde, kalkanlarımı öyle kolay indirmedim. Melike geldi, beni kolumdan tuttu, bizi önce dost sonra kardeş yaptı. Ben güvenli kollarına kendimi bıraktım bir süre sonra.

Gençliğin dolu dizgin yıllarını yan yana geçirmek demek kopması imkansız güçlü bağlara sebep oluyor insanların arasında. Bizimki de o misal. Hep derdik ki kilometrelere inat kalbimiz yan yana. ( Şimdi ölçemediğim bir birim mesafede uzaksın bana, lütfen söyle kalbimiz hala yan yana mı?) Hangi şehirde olursak olalım bilirdim ki Melike orada ve benim de orada bir evim var. Keza o da her kurduğum evde kendi evindeymiş gibiydi. Yan yana devirdiğimiz yıllarda, birlikte gerekli gereksiz çok defa ağladık, çok defa kahkahalarımızı her yana saçtık. Her yıl geçtiğimiz yıllara dönüp birlikte bakıp kendimizle alay ettik. Her yıl oturup yıllar yıllar sonrası için uzun hayaller kurduk birlikte. Hiç olmaz demedik, hiç bir zaman zor demedik. Yolda birbirimizi kaybetmekten bir gün bile tereddüt etmedik. Kimler geldi kimler geçti diye sayarken, bazen söver bazen hüzünlenirken dilimizden tek eksik olmayan kardeşliğimize şükretmemizdi.

Dün tam iki ay oldu. Zaman durmadı günler bir bir önümde devrilirken ben konuştuğumuz son akşamda, birlikte dinlediğimiz o şarkıda kaldım. Hayat bir şekilde devam ediyor sözünü hiç anlamamışım meğer. O kolayca söylenen “bir şekilde” söz öbeğinin nasıl zor olduğunu ben şimdi anladım. Çok ağladım, bazen sustum, bazen gittiğin için sana kızdım. Ama tüm bunların yanında en zoru senin gittiğini zihnimin her kıvrımından sildiğim zamanlar oldu. Ankara’ya zamansız bir kar yağdı mesela, Melike’ye haber vermedim diyerek panikle telefona sarıldım. Sonra o kötü cümleyi kendime ard arda kurdum, bildiğim bir gerçeğe tüm kalbim ve zihnimle inanmamak beni paramparça etti. Başıma gelen her işte sana yazmak istedim, seni umutla beklerken bile sana yazdı ellerim.

Melike bu bir final mi? Hayır bunu asla kabul etmeyeceğim. Senin şu an bizim bulunduğumuz zaman ve mekan algısının dışına çıkmış olman bizim yaşadıklarımızı, paylaştıklarımızı, kulağımdan hiç silinmeyen sesini, doya doya birbirimize “iyi ki varsın sen çok seviyorum” demelerimizi nasıl yok edebilir? Zaman geriye yürümez Melike. Sana dokunamıyorum sana sarılamıyorum ve sesini duyamıyorum bunlar canımı çok acıtıyor olsa da geçmişimizi silemez. Silinmeyen bir geçmiş de bizim şu anımızı geleceğimizi değiştiremez. Sen buradasın, baktığım, güzel bulduğum her şeyde sen varsın, kızdığım üzüldüğüm her yerde yanımdasın, elimi attığım ve güzel şekilde tamamladığım her işte senden bir parça var.

Hatırlar mısın tren garlarında öyle uzun vedaları, ardından el sallanmasını sevmezdin. Ben de tam tersi o veda duygusallığını dibini kazırcasına yaşayacağım illa. Sürekli elinle “git git” işareti yapardın ben ardından kaybolana kadar bakarken. Vedaları sevmediğin için mi bu kadar hızlı ve hiç beklenmedik bir anda gittin? Bana gitmene saatler kala “iyi ki varsın” dedin ve hızla uzaklaştın. Kabul etmesi öyle güç, özlemin öyle büyük ki…

Her gün hem senle dolu dolu hem de sensiz geçen günlerin bambaşka bir halini yaşıyorum. Bir gün ya sesini unutursam diyerek panik halde ağlamaya başladım. Sonra seni unutmanın mümkün olmayacağını dört bir yanıma bakıp bir daha anladım ve biraz olsun rahatladım. Kalbimin bir parçası derken bunun sonsuza kadar süreceğini biliyordum neticede. Hala kalbimin bir parçası senle.

Ölümün her hali kötü Melike. Allah sağlık versin geri kalanı hallederiz diyorduk. Şimdi tam da konuştuğumuz gibi halledemeyeceğim bir yerdeyim biliyor musun? Bazen çok yorulduğumda, sensizlik kalbimin sınırlarını tahminimden daha çok zorladığında yine çareyi seni düşünmekte buluyorum. Dert gidişin, derman yine sen. Sanki sırtımı sıvazlıyorsun gibi durup dururken.

Ben böyle durumlarda en çok sana sığınmayı, sana sarılmayı bilirdim. Şimdi yana yakıla yanına koşamıyorum ama kendimce yine çözümümü sende bulmuş haldeyim. Herkese hiç ummadığım anlarda senden bahsediyorum. Anlatmakla bitmiyormuş meğer güzel hatırlarımız. Her şarkıda bir yaşanmışlığımız var desem yeri. Dinlediğim her şarkıda seni bulmak bana kendimi iyi hissettiriyor. Kendi kendime konuşurken Melike ne derdi diyebilmek, sonrası sesini kulağımda hala duyabilmek tutunduğum dallardan bir tanesi.

Ben tüm yaşanmışlıklarımız için, paylaştığımız her anı, her dakika için senden razıyım kardeşim. Umarım ki sen de öylesindir. Seni çok sevdim ve sonsuza kadar çok seveceğim. Tek çocukluğumu bölerek bana kardeşlik duygusunu hissettirdiğin için sana çok teşekkür ederim.

Özlemle…

*Birlikte dinlediğimiz son şarkı ile sana veda ediyorum.

--

--