Kelimeler Kelimeler Kelimeler

Ne Yapardık Olmasalar?

Aslı Özdemir
Türkçe Yayın
3 min readFeb 23, 2020

--

Kelimeler kelimeler kelimeler. Ne yapardık olmasalar…

Sesler kelime oluyor. Kelimeler cümleyi oluşturuyor. Cümlelerde anlamlar doğuyor. Anlamların herkes için algısı başka oluyor. Algılar duygularımızı yaratıyor. Duygularımıza göre davranışlarımız şekilleniyor. Davranışlarımızın karşı taraftan algılanış şekline göre döngü aynı şekilde durmadan devam ediyor.

Hepimiz günde belki yüzlerce kez domino taşları gibi ilerleyen bir seri içinde onlarca insanla iletişim kurabilmeyi ve bir şekilde anlaşabilmeyi başarıyoruz. Böyle düşününce karmaşık aynı zamanda da mucizevi gelmiyor mu?

Aslında gayet sıradan görünen şeyler için bile oldukça maharet gerekiyormuş gibi, ama öyle de hissedilmiyor her zaman. Kendi içinde karmaşası olan nur topu gibi bir konu daha.

Burada sesim yok ama kelimelerle, cümlelerle ve anlamlarıyla bir şeyleri der top edip aynı karmaşaya teslim edeceğim bir şeyler anlatmaya çalışıyorum tam şu anda ben de.

Böyle bakınca bazen her şey yorucu ve anlamsız gelebiliyor. Mesela ne diye bu kadar iletişim kuruyoruz ki diye bir sorsak. Cevabı var mı? Kurmasan ne olacak? Çok bir şey olmazmış gibi de gelebiliyor ama kurmasan olmuyor işte. Bir insanın anne karnından doğum sonrası 10 yaşına gelene kadar, beyninde ortalama her saniye 1,8 milyon kadar yeni bağlantı kurduğu hesaplanmış. 1,8 milyon! Her saniye! Bu karmaşık ve kaotik mekanizmalar sayesinde her birimiz farklı yetenekler ve anlayış düzeyleriyle hayatımıza devam ediyoruz. Böylesine çalışan bir beyne sahipken bu milyonlarca bağlantıyla kendi kabuğumuzda baş başa kalamıyor olmamız gayet normal.

İnsan diğer insanlarla paylaşıma girmesi gereken sosyal bir varlık. Buna ihtiyaç duyuyoruz çünkü doğamız böyle. Ama bunun da kendi için de bir sınırı var. Bir kişi için yönetilebilir ilişki kurabileceği kişi sayısı 150 kişi olarak belirlenmiş. Daha fazlasını zihnimiz karmaşık buluyor. Yani sosyalleşme ve aynı zamanda da sınırlanma ihtiyacı içindeyiz.

Geçen yıl Hayko Cepkin’in bir röportajına denk gelmiştim. Bunları yazarken aklıma o röportaj geldi. Sempati duyduğum hatta müziğini sevdiğim biri de sayılmazdı benim için ama bahsettiği şeyler ilgimi çekti. Kendi yaptığı işi bile saçma bulabildiğinden bahsetmişti.

Şöyle bir kısmı vardı konuşmasında, hatırladığım kadarıyla :

Bir mercekten, uzaktan evreni izlediğimizi varsayalım diyor. Bakıyorsun kocaman bir boşluk. Biraz yaklaşıyorsun gezegenler, güneş falan. Daha da yaklaşıyorsun mavi dünyamız. Yaklaşıyoruz gökyüzü dağlar. Yaklaşıyoruz şehirler, sokaklar. O sokakların bir tanesinde ben,ters yola girmiş bir herifle arabalarımız burun buruna denk gelmiş. İsyan ediyorsun. Bu koca evrende beni bu kadarcık yere mi sıkıştırdın diye. Bu boşlukta bu genişlikte hiç bir şeye değmeden uçmak istiyorum ben. Haksızlık bu!

Kocaman bir boşlukta küçücük bir ofise sıkışıp yüzlerce kişi ile nasıl çalışabilirsin yani. Bunun neresini bana kim savunabilir? Bana bunlar saçma geliyor. Bunlardan kaçmak için kendi yolumda bir şeyler yapıyorum ama o da saçmalık. Binlerce kişiyi bir odanın içerisine sıkıştırıp müzik basıyorum insanlara. Bu da saçma yani. Bana saçma olmayacağını söyleyebileceğiniz hiç bir şey yok diyor.

Bu röportajından beridir kendisini severim, biraz daha takip ederim. Ama hala müziklerini dinlemiyorum.(Röportajının tamamını buldum, merak ederseniz buradan izleyebilirsiniz.)

Bir şekilde iletişim kurabiliyor, anlaşabiliyorsak bu baya iyi bir şey gibi göründü bugün bana :) ‘Madem konuşma ile lanetlendik usanana kadar konuşacağız o zaman’ diye bir söz duymuştum hatırlamadığım birinden. Kocaman boşluktaki kendi küçük hayatımın karmaşalarına dönüp içinde kaybolmak üzere ayrılıyorum. Topu size atıyorum.

Mutlu pazarlar ❤

***(Konuyla bağlantılı olduğu için değinmek istediğim ayrı bir nokta: Sosyal medya ve modern dünyanın bilgi bombardımanı altında çok fazla kişiden, kuruluştan haberdar oluyor olmamız insan zihni için yaralayıcı özellikte. Bu yüzden özellikle de sosyal medya sebebiyle çok fazla insanın nasıl yaşadığını, neler yaptığını bilmek kendimize verdiğimiz en büyük zararlardan biri. Bu alanda seçici bir kullanım sergilemek zorundayız. Tüm bunlara filtresiz maruz kalmak zihnen yıkıcı etkiler yapıyor. Kendinizi bundan koruyunuz.)

--

--