Kendi Hikayeni Yazmak
Oscar Wilde, Ralph Waldo Emerson, Henry David Thoreau, Virginia Woolf,John Steinbeck, Sylvia Plath, Franz Kafka… Bu isimlerin ortak özelliği hepsinin de her gün deneyimlerini ve yaşadıklarını kağıda dökmesi yani bir günlük sahibi olmalarıydı. Yani aslında günlük tutmanın sadece zaman geçirmek, bir hobi gibi uygulanan pratik olmasından öte bilge insanların yaptıkları işte daha iyi olmalarına yardımcı olan bir strateji olduğunu söyleyebiliriz.
Harvard Business School tarafından yapılan bir araştırmaya göre , günlük tutan katılımcıların gün içerisindeki verimliliği, günlük tutmayan kontrol grubuyla karşılaştırıldığında %25 oranında artıyordu. Sonuçlar filozof, psikolog ve eğitim reformcusu John Dewey’in şu sözlerini doğrular nitelikteydi.
“Deneyimden öğrenmiyoruz… deneyim üzerine düşünerek öğreniyoruz.’”
Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma ise yazmak ve konuşmak eylemleri arasında önemli bir ilişki olduğunu ortaya çıkardı. Yazmak net düşünceyi yani dolayısıyla net iletişimi yansıtıyordu.
Yazmanın duygu, düşünce ve deneyimlerimizde üzerinde yaptığı olumlu katkılara dair pek çok araştırma sonucuna ulaşabiliriz kısacası.
Peki sizce dünyanın en ünlü günlüklerinden biri kime ait?
12 Haziran 1942'de Anne Frank, varoluşsal açıdan önemli olan ünlü günlüğüne ilk girişini şöyle yapmıştı:
“Umarım sana her şeyimi anlatabilirim, hiç kimseye anlatamadığım gibi, ve umarım sen büyük bir destek ve rahatlık kaynağı olursun.”
Bu ilk girişten yirmi dört gün sonra Anne ve Yahudi ailesi, babasının Amsterdam’daki deposunun üzerindeki sıkışık çatı katındaki ek binada saklanmak zorunda kaldılar. Anne Frank 2 yıl boyunca saklandığı bu yerde her gün yazdı. Aile 1944 yılında tutuklandı ve Anne Frank, Bergen-Belsen toplama kampında tifüsten öldü. O günlük, Anne’nin babası olan Otto Frank tarafından Miep Gies’e verildi. Günlük, 60'tan çok dilde basıldı.
Okuyanlarınız Frank’in en yakın sırdaşının dostunun kağıt ve kalem olduğunu görecektir. İçinden geçtiği zorlu günleri duygularını ve düşüncelerini zihnini kağıda dökerek atlatabilmişti.
Yazar Julia Cameron’ın ünlü “Sanatçının yolu” isimli kitabı da günlük tutma pratiğine odaklanan bir başka çalışma.
Kitap aslında özünde şunu anlatıyor: Herkesin içinde bir sanatçı vardır ve içimizdeki yaratıcı enerjiyi harekete geçirebilmek için 2 temel pratik var. İlki sabah günlükleri ikincisi ise zihni hedefsiz hareketler ile canlandırmak. Biz bu yazıda ilkine odaklanalım.
Sabah sayfaları dediğimiz şey aslında her gün, gözünüzü açtığınız ilk anda herhangi başka bir şeyle uğraşmadan el yazısıyla en az 3 sayfa yazmak anlamına geliyor. Cameron’a göre; kişi bu şekilde zihnindeki tüm duygu düşünceleri kağıda sansürsüz bir şekilde akıtıyor. Peki zihnimizdeki düşünceleri sansürsüz bir şekilde kağıda akıtmamızın bize ne gibi faydası var? Kişi kendisini bu şekilde daha iyi tanıyor ve videonun başında bahsettiğimiz gibi deneyimleri üzerine kafa yorarak deneyimlerinden daha doğru çıkarımlar yapabiliyor.
Girişimci Tim Ferriss, günlük tutma alışkanlığı hakkında şu sözü söylüyordu:
‘Üretken olmak’ için günlük tutmuyorum. Bunu harika fikirler bulmak ya da daha sonra yayınlayabileceğim yazılar yazmak için yapmıyorum. Yazdıklarım benden başka kimseye yönelik değil… Lanet günüme devam edebilmek için ‘maymun aklımı’ kağıda kafesliyorum.”
Aslında tam olarak günlük tutmanın anlamı budur. Zihnimizde yer alan yüklerin ağırlığını aklımızda veya kalbimizde taşımak yerine yüklerimizi kağıda döküyoruz.
Erdemli bir birey olma yolunda yapılması gerekenleri bir çerçevede birleştiren Stoacılık’ın önde gelen isimlerinden Marcus Aurelius ve Seneca, kaleme aldıkları mektup ve günlüklerinde sık sık günlük tutmanın ve kendi kendimize günümüzü, yaşamımızı, içinde bulunduğumuz zaman dilimini dürüstçe değerlendirmemizi önerir.
“Gideceğin hiçbir yer, ruhundan daha huzur dolu ve müdahalelerden arındırılmış değildir. Kendi ruhuna danışmak ve seni bekleyenle yüzleşmek için geri çekil.” Marcus Aurelius
Hiçbir başarı kendiliğinden altın tepside önünüze sunulmayacağı için, yaşamımızda elde etmek istediğimiz hedeflere varabilmek adına kendimizi de bir öz ideal peşinde yola koymamız gerekir. İşte günlük tutmak bize her gün bu öz idealimiz peşinde yılmadan gitmemizi sağlar.
“Yaşam sanatı dans etmekten daha ziyade güreşmek gibidir, çünkü sanat dolu bir yaşam ani ve beklenmedik saldırıları karşılayabilmeyi ve onlara dayanabilmeyi gerektirir.” — Marcus Aurelius
Karşımıza çıkacak olan beklenmedik durumlara karşı hazırlıklı olmak ve yaşamımızı elimizde olanlar üzerine kurmak temel düsturlarımızdan olmalı. Dolayısıyla günümüzü değerlendirirken, o gün karşılaştığımız beklenmedik durumlara dair sergilediğimiz davranışları ele almak, yarın ve sonrasında karşınıza çıkabilecek olanlar için de sükunetimizi koruyabileceğimiz, makul bir yol belirlemek bizim için oldukça faydalı olacaktır. Bizler günlük hayatta karşılaştığımız olaylara nasıl tepki verdiğimizin çoğu zaman farkında olmayız. İşte yazmak bizim kendimize uzaktan bakmamızı sağlayarak kendimizi tanımamıza ve hatta kendimizi kontrol edebilmemize yardımcı olur.
“Mükemmel bir karakterin göstergeleri her gününü sonuncusu gibi aşırılıktan, üşengeçlikten ve tüm bahanelerden uzak harcamaktır.” — Marcus Aurelius
Tıpkı doğamızın geneli gibi zihnimizin de oldukça ilginç bir çalışma prensibi vardır. Hatırlamak anlamında gün geçtikçe daha eskiye dair ve daha az sıklıkla kullanılan bilgilerimizi zihnimiz kendi kendine silerken, yeni bilgilerin öğrenilmesi süresince de bilginin ne kadar sıklıkla ve farklı duyularımıza hitap ederek tekrar edilmesi o kadar sağlıklı öğrenilerek uzun süre hatırımızda kalmasını sağlıyor. Dolayısıyla günümüzü geçirirken yaşadıklarımızdan önemli olanları veya çıkardığımız dersleri hem düşündüğümüzü kaleme dökerek farklı bir duyu organımıza hitap eder şekilde hem de yeri geldikçe tekrar ederek önemini zihnimize anlatmak genel anlamda karakterimizi bu dersler neticesinde şekillendirmek adına bizim için önemlidir.
Günlük tutmanın aslında sayısız faydasından bahsedebiliriz. Bu yazıda çok küçük bir kısmına odaklandık. Bu kaotik dünyada, zihnimizi sakinleştirmek ve yolumuza daha bilinçli adımlarla devam edebilmek için yazmaya ihtiyacımız var. Şimdi siz de bir kağıt ve kalem alarak ya da telefonunuzdaki günlük uygulamasını açarak kendinizi daha yakından tanıyabileceğiniz bir yolculuğun ilk adımını atabilirsiniz.
