Hıdırellez için kır çiçekleri topladım.

DEHB Hayatı

Kendimi Büyütmeye Çalışıyorum

Elimden tutup hadi bakalım Hatice bu konuların üzerine çalışmamız lazım. Sana güveniyorum, zorlansan da öğrenebilirsin.

Hatice Avcı
Published in
5 min readMay 7, 2024

--

Bir çocuğu bir köy büyütürmüş. Peki yetişkin halimizle bizi bir köy büyütebilir mi?

Ben bu kendi kendine ebeveyn olma işini hep kitaplardan öğrenmeye çalıştım. Ama insan gerçek hayatta da elinden biri tutsun bir yol göstersin istiyor.

Yedi haftadır kendine psikolog eğitimine katılıyorum. Orada hocanın kendinin farklı yanlarıyla nasıl konuştuğunu görüyorum. Heyecanlı ve meraklı yanının keşifler yapmasına izin verdiğini. Ama tez yazma görevini bu yanına değil daha sorumluluk sahibi olan yanına emanet ettiğinden bahsediyordu. Wauww dedim bunu böyle yapabiliyor muyuz?

Ben hep ne merak edersem onu yapıyorum. O yüzden de burada hiç aynı konu üzerine iki tane makale yazamadım. Mesela bu serim sevildi diye bir cümle benden duyamazsınız çünkü hiçbir seriyi ikiden fazla henüz devam ettirmedim. O an beni ne düşündürüyorsa onu yazıyorum. Hayatımda kariyer yapamamakta bunlara dahil.

“İçimdeki çocuk” hayatımın her yerini ele geçirmişte bir türlü yetişkin olmak istemiyor gibi hissediyorum.

Yetişkin olmak benim için sıkıcı görevler yapmak anlamına geliyor. Hayatımda yaptığım şeyler kadar bir o kadar da yapamadığım üstüne koymak yerine sürekli keşfetmeye çalıştığım konular var.

Alakasız konularda alakasız bir sürü bilgi var kafamın içinde.

Şimdi bu neden kötü diyeceksiniz?

Çünkü insan üstüne koydukça hatalarından öğrenen bir canlı. Yani ben düzenli burada yazarsam gelişebilirim. Ya da bülten yazmaya devam ettikçe kendimdeki eksiklikleri görebilirim.

Ev işleri, çamaşır gibi görevler için kendimi sürekli motive etmem gerekiyor. Yapamadığım için değil ama uyarıcının şiddeti eksik olursa kendimi kaldırıp yemek yapmaya ikna edemiyorum.

Hayatımda çoğu iş böyle. Bazen şey gibi geliyor içimde ele avuca sığmayan bir at var ve ben sürekli onu çitin içinde tutmaya çalışıyormuşum gibi.

Sürekli dağ bayır kırlarda koşmak isteyen at. Ama yetişkin olmak çite girmeyi gerektiriyor gibi bir his — Photo by Sarah Olive on Unsplash

Ah diyorum bir kerede kendiliğinde sorumluluğunu bilip yapıverse işleri. Yapamadığından değil biliyorum sadece eğer o iş ona dopamin* vereceği garanti değilse yapmak istemiyor.

Sürekli aferin Hatice diyen bir sese ihtiyaç duyuyorum. Çocukluğumda hiç duymadığım belki de duyduklarımın bana yetmediği bir ses.

Bir de diyor ki içimdeki çocuk motive olamıyorum. Motivasyonu nereden bulayım her gün yemek yapmak için. Ama yemek yapmadığında da kendine iyi bakmadığını düşünüp kendini dövüyor.

Amaaaaan be Hatice beni bile yordun yazarken.

Senelerce büyümüş rolü yaptım. Hakkımı da yemeyeyim hiç çaktırmadım. Hep insanlar ne kadar olgun olduğumu söylediler.

Ama şimdi anladım nasıl hiç büyüyemediğimi. Sadece iyi bir oyuncuydum ve bir çocuk gibi etrafımda gördüğüm yetişkinleri taklit ediyordum. Sorumluluk hissedip idrak ederek içselleştiremedim.

Photo by Clément Hélardot on Unsplash

Bir de ben bir şeyi bir kere bakmayla çok güzel yaparım. Mesela kod yazmayı hiç bilmiyor olayım kod yazan birinin yanında birkaç saat kaldıktan sonra hiçbir şey bilmeden sadece gördüklerimi deşifre ederek bir miktar öğrenirim.

Ama gel gelelim yetişkin biri olup o merakın devamını getirip kod yazmayı tam anlamıyla öğrenmek için hedefe yönelik çaba gösteremiyorum.

Bu aralar bu konuya taktım efendim. Ben de büyümek istiyorum artık!

Gelelim bu girizgah ne anlama geliyor. Tıp dilindeki adı: Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu.

Şimdi daha havalı bir giriş yapayım. Dünyaca ünlü Monolisa tablosunun bitmemiş bir eser olduğunu biliyor muydunuz.

Leonardo da Vinci her gün yeni bir bilgi öğrenmesiyle ünlü biri. Çünkü dopamin ihtiyacını karşılayabilmek için zihnini eylemesi gerekiyordu. Hani çocukları eyleriz ya sıkılmasınlar diye bir dehbli yetişkinin beyni de aynı o sürekli eylememiz gereken çocuk beyni gibi. Hiperfokus özelliği olsa da çoğunlukla dikkati çok çabuk dağılır.

Prefrontal lobdaki gelişimin kısıtlı olması zaman yönetimi, öz düzenleme, hedefe yönelik çaba, sosyal ilişkiler gibi konularda sorun yaşamasını sağlar.

Da Vinci’nin Mona Lisa tablosu

London King’s College ve İtalya’daki Pavia Üniversitesi’nden araştırmacılar, Leonardo’nun çağdaşlarının anlatımları da dahil olmak üzere tarihi kanıtlara başvurdular. Onun zaman yönetimi, konsantrasyon ve erteleme ile ilgili sorunlarının DEHB’ye atfedilebileceği sonucuna vardılar. Harika haber DEHB’iniz olmasına rağmen dahi olabiliyorsunuz. Ama her DEHB’li birey dahi değil. Şaşırmadınız dimi.

“En dikkatli biyografi yazarları her zaman, müşterilerini memnun etmek için çaba sarf ettiğini ancak, yeteneğinin somut bir ifadesine sahip olmaktan mahrum bırakılan müşterilerin kaçınılmaz olarak hayal kırıklığına uğradığını belirtmişlerdir. Çağdaşları, disiplin eksikliğini ve vizyoner zihnini asla anlayamadı ve affedemedi.”- Emily Dixon, CNN

Bu durum Leonardo’da olduğu gibi DEHB’li kişilerin risk alabileceği veya kalıpların dışında düşünebileceği gerçeğiyle birleştiğinde, yaratıcılığı ve üretkenliği yoğunlaştırabilir.

Ancak çoğu DEHB’li size istediğiniz işi vermez. Ya daha fazlasını verir ya da yapabileceğinden çok daha azını. O yüzden DEHB’i olan bir bireyle ekip olmak zordur.

Bunlar işin cafcaflı kısımları. Ama bir de işin görünmeyen kısımları var. Bunlar: utanç, depresyon, sürekli huzursuz hissetme, unutkanlık, başladığı işi bitirememe, erteleme gibi toplum içerisinde yaşamayı zorlaştıran karanlık yanlar.

Seneler boyunca hissettiğim en yoğun duygu utançtı. Bir türlü anlayamıyordum dünyayı. Çok inatçıydım. İstemediğim işi asla yaptıramazdınız. O yüzden de çok sık depresyona girerdim. Arkadaşlarımla ilişkilerim hiç iyi olmamıştı. Heves ettiğim ve merak ettiğim işleri bitiremiyordum.

Düzenli yapabildiğim tek şey okuma eylemi. Ama onda da beş kitap aynı anda okuyorum. Çünkü eğer sıkılırsam okumaya devam edemiyorum. Sorumluluk duygusuyla kendimi yapmam gereken bir şeye ikna edemiyorum.

Sorumluluk hissedip hiç yapmak istemediği şeyi senelerce yapan insanlara hayranım. Wauw diyorum bu nasıl olabilir. Ben patlarım büyük ihtimalle.

Bugün bu konuyu neden yazmak istedim onu da anlatayım. Çünkü iki senedir burada yazıyorum ve hayatımda geliştirmek istediğim noktalarını yazdım hep. Şimdi de kendimi kabul edip bu konuda değişmeye ve kendimi büyütmeye daha istekliyim. Bunu bir kusur olarak ya da bir eksiklik olarak görmeyi bırakmak istiyorum.

Herkes Leonarda kadar akıllı olamıyor. İşleri bitiremediği için insanları memnun edemezmiş bu yüzden o da utanç hissettiği çok olurmuş ama yine de saygı duyulan biriymiş. Herkes onun kadar şanslı değil maalesef.

Ama işin güzel yanı 500 yıl önce o doğduğunda DEHB diye bir şeyin varlığını bırakın beynin nasıl çalıştığı ile ilgili hiçbir şey bilmiyorduk. Şu an da çok bildiğimiz söylenemez ama kötünün iyisi durumdayız.

Şu an ben oturduğum yerden Harvard’ın Sinirbilim kursunu alıp beynimin nasıl çalıştığını öğrenebiliyorum. Bu inanılmaz bir konfor.

O yüzden kendime kızmak yerine çektiğim zorlukları daha görünür kılmaya karar verdim.

Bu aldığım kararda Gabor Mate’nin çok faydası oldu kendisine yazdığı kitaplar için teşekkür ederim.

Ben ebeveyn olmayı kimden öğreniyorum derseniz Oliver Sacks, Brene Brown, Carol Dweck, Gabor Mate. Hepsinin üzerimde emeği çok.

İşte yazmayı ve kendimi bilmeyi de bu yüzden çok önemsiyorum. Kendini bilmeye çabalayan dünyaya en büyük katkıyı sunan kişidir.

Hem ne kadar biricik olduğunuzu hem de sıradanlığımızı kabul ettiğimiz günler dilerim❤️

Daha fazla yazıya ulaşmak için👇👇

--

--

Hatice Avcı
Türkçe Yayın

Meraklı, Okur, Yazar, Fotoğraf çeker www.dythaticeavci.com https://dythatice.substack.com / Her hafta perşembe günü buluşmak üzere.