Kendini Kabul Etmek Nasıl Mümkün?

Hatice Avcı
Türkçe Yayın
Published in
4 min readApr 14, 2023

Son zamanlarda en çok üzerinde düşündüğüm konu sosyal sınıf nörozu. Belki ismini ilk defa duyuyorsunuz ben de birkaç ay önce terapistten duydum.

Ama gözlemlediğim kadarıyla Türkiye’de birçok insanın içinde bulunduğu ve atlatamadığı bir durum.

Eğer ekonomik olarak en alt kesimden geliyorsanız yaş aldıkça ve para kazandıkça sınıf atlıyor görünseniz bile hissettiğiniz duygular hiç de öyle olmuyor.

Ekonomik olarak geliştikçe bulunduğunuz konumun size sağladığı bazı getiriler var. Güzel yemekler yiyebilmek, farklı ülkeler görmek, farklı deneyimler yaşayabilmek..

Bunlara adapte olmaya çalışmak veya değişmek yerine hala çocukluğunda öğrendiğin alışkanlıklara sadık kalırsan dışarıdan zenginleyen bir konumda olsan da içinde hala eski düşüncelerine ve alışkanlıklarına takılıp gidiyorsun.

Hatta terapistin dediğine göre de geldiğiniz sınıfı bırakmak istemediğiniz için elinizden geleni yapıp yeni adımlar atmaktan geri duruyorsunuz.

Kısacası hayatın keyfini çıkartmak yerine ya çok fazla gösteriş yapıyorsun ve hiç mantıklı ve zevkli olmayan şeylere paralar harcıyorsun ya da hala kıtlık varmış gibi kazandığın parayı harcamamayı tercih ediyorsun.

Çok para insanı bozmuyor, çok para aksine harcamayı ve paranın ne anlam ifade ettiğini anlamayan insanı bozuyor.

Yoksa paranın sana kazandırdığı inanılmaz bir dünya var. Para kirli bir şey değil. Şimdiye kadar hep öyle olduğunu sanmıştım. Paranın Psikolojisi kitabını okudukça fikrim değişti.

Bu konular üzerine kafa yordukça kendi hikayen daha da anlam kazanmaya başlıyor.

Kendi hikayene sahip çıkmak konusunda ilham aldığım yazarlardan biri de Franz Kafka. Hayat hikayesiyle inanılmaz bir başarısızlık örneği kendisi. Tanıdığımız kitaplarının yanı sıra toplumun dayatmalarına karşı yaşadığı sayısız başarısızlığa sahip. Dönüşüm haricinde hiçbir kitabını bitirememiş. Sevmediği işinden bir türlü ayrılamamış. Bunları örnek alalım demiyorum ama kendimize birazcık az yüklenmekte fayda var. İnsan farkında olmadan sayısız durumdan etkilenebiliyor.

Kafka’nın Hayatındaki Başarısızlıkların Güzelliği

Kafka diyor ki: “Hikayeni anlatmak ve güçlü bir sese sahip olmak önemli. Kendi hikayene sahip çık. Hikayeni ve etrafında olanları anlatmak topluma borcundur.”

If you fail, fail beautifully! In the very act of telling your stories.

Ama görüyorum ki çocukluğumuzda gördüğümüz şeyler hayatımızı o kadar şekillendiriyor ki insan farkında olmadan kendine çok güzel sınırlar koyuyor.

“Kendi önünden çekil” diyen yazar tam da bundan bahsediyor olmalı.

Senin varlığını görmeyen ve takdir etmeyen bir ailede bir de üstüne para konusunda güvencesiz bir ortamda büyüdüyseniz, hayatta kendine değer verme ve kendine en iyisini hak görme kavramlarını bir türlü anlamıyorsun.

Bu konuda hikayesini kendime yakın bulduğum 2022'de Nobel ödülü alan Fransız kadın yazar Anne Ernaux’un bu sınıf farkına dayalı kendi hikayesini anlattığı Boş Dolaplar kitabının beni etkilemesinin nedeni de buydu.

Kuğulu Park’ın yakınındaki A4 Kafe- Ankara

Kendi hikayene yoldaş yazarlarla eşlik etmeden tek başına işin içinden çıkamıyor insan.

Kitaplarda okuduğum ve merak ettiğim kocaman bir hayat vardı. Ama bir yandan da kendime çizdiğim görünmez sınırların dışına çıkamıyordum.

Deneyimlemek isteyeceğim bir sürü konu olabilecekken çok sığ hissediyor ve kanatlarım vardı da sanki uçamayacağına inandırılmış Martı Jonathan Livingston gibiydim.

Ne yapsam yetişemeyeceğim gibi geliyordu. Sanki herkes olduğu haliyle yeterliydi de bir ben eksiktim. Sürekli çırpınıyordum…

Bu çırpınmalardan vazgeçip asla yetişemeyecek olduğumu anlamam yirmi dokuz yaşımı buldu.

Yetişmenin tek yolu yarışı bırakmaktı.

Ne yaparsam yapayım doğduğum evi ve büyüdüğüm aileyi değiştiremezdim...

Değiştirmek değil kabul etmeye ihtiyacım vardı. Yetişecek bir yer yoktu. Dünyaya gelen her canlı olduğu haliyle tam yerine denk gelmişti. Asıl ortaya koyman gereken şey senin içinde bulunduğun bağlamda neler yapabileceğin.

“Özgürlük sana yapılanla ne yaptığındır.” Sartre

Böyle bakmaya başlayınca ailemde iyi özellikler görmeye başladım.

Ailemi ve kendimi kabul etmeye başlamak için uzunca yıllar geçirmiş olsam da bu yolculuğun en kıymetli kısmının bu olduğunu çok iyi anlıyorum. Hala kabul aşamasında olan bir yolcuyum.

Herkesin hayat hikayesinin biricikliğini kabul ederken artık benim hikayemi kabul etme ve sahip çıkma zamanıydı.

“Hayat hem kendini geliştirmek hem de aşmaktır. eğer bir şey sürekli aynı durumda kalıyorsa, o zaman yaşamak sadece ölmemektir.” Simone de Beauvoir

Ne mutlu aşacak ve değişecek çok konum var. Hala ara ara yemek yerken ağlasam da bence bunlar değişim göz yaşları..

Hem ne kadar biricik olduğunuzu hem de sıradanlığımızı kabul ettiğimiz günler dilerim❤️

Daha fazla yazıya ulaşmak için👇👇

Her hafta pazar günü saat 11.00'de beslenme ve davranış değişikliği konularında daha detaylı yazacağım ve ÜCRETSİZ şablonlar göndereceğim e-bültene sizde kayıt olabilirsiniz. Benimle bu süreci aktif bir şekilde devam ettirebilirsiniz. Bir bakmışsınız seneye yıllık hedefler yaparken egzersiz ve sağlıklı beslenmeyi halletmiş oluruz. Hadi başlayalım!

Bana www.dythaticeavci.com web sitesinden veya dyt.haticeavci Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz.

Keyifli Okumalar!

--

--