Kimler Özgürdür? Ya Da Özgür Bir Canlı Var Mıdır?

Furkan Elmalı
Türkçe Yayın
Published in
7 min readMay 4, 2022

Özgürlük uzun yıllar boyunca kafamı kurcalayan ve üzerine düşündüğüm bir kavram olmuştu. İnsanlık tarihinde de çok önemli bir yere sahip bu kavram kölelik, toplum düzeni gibi birçok konu ile bağlantılı olmakla beraber belki de insanın en temel ihtiyacıdır. İnsan “Özgür” hissetmek ister. Bu yazıyı yazma amacım, yıllardır kafamda kurduğum özgürlük kavramını, kişisel görüşlerimi, toplum-özgürlük bağlantısını bir nebze de olsa anlatabilmek ve yıllardır insanların neler düşündüğünü araştırıp bu kavramın özüne inebilmek. Bu yüzden ilk olarak çok basit ve önemli bir soru ile başlamak isterim. Özgürlük nedir?

Özgürlük Nedir?

Özgürlük birçok tanıma sahip olabilse de yazının bu konumunda ilk olarak genel kabul görmüş tanımı incelememiz ve insanlığın özgürlük anlayışını gözlemlememiz gerek. Vikipedi’ye göre;

“Özgürlük, erkinlik veya hürriyet, birinin engellenmeden ya da sınırlandırılmadan istediğini seçebilmesi, yapabilmesi ve hareket edebilmesi durumudur.

Çoğunlukla hakların diliyle ifade edilen özgürlük, kişinin diğer bireylerin haklarına saygı duyduğu sürece dilediği şekilde davranmasını, kimse tarafından zorla engellenmemesi ya da durdurulmamasını belirtir. “

anlamına gelmektedir. Özgürlük birinin engellenmeden, sınırlandırılmadan seçim yapabilme ve hareket edebilme durumu olarak tanımlansa da, hemen ardındaki paragrafta “kişinin diğer bireylerin haklarına saygı duyduğu sürece dilediği şekilde davranmasını” ifadesiyle mutlak özgürlüğün mümkün olmadığına dair bir kanıt görmekteyiz. Yanlış anlaşılmaması adına, kişiler kesinlikle diğer bireylerin haklarına saygı duymalı ve kendi özgürlüğünü ona göre şekillendirmelidir. Ancak bu, insanın mutlak özgürlüğe erişemeyeceği gerçeğini değiştirmemektedir. Peki ya bizleri kısıtlı bir özgürlük alanına muhtaç bırakan şeyler nelerdir? Mutlak özgürlük mümkün müdür? Bu konulara değinmeden önce özgürlüğün felsefi altyapısını incelememiz ve az da olsa bir altyapıya sahip olmamız gerek.

Felsefe de Özgürlük kavramı:

Birçok konuda olduğu gibi özgürlük kavramı üzerine de birçok düşünce ve fikir mevcut. Ancak hepsi, bu konuyu olması gerektiği gibi; tek parça şeklinde değil, birçok özgürlük parçası olarak incelemiştir. Bu özgürlük parçaları, temel olarak şu şekildedir:

İstenç özgürlüğü:

İnsanın isteklerinin ve isteme fiilinin engellenmemiş, zorlanmamış ve yönlendirilmemiş olmasını temsil eder. Bireyin isteklerinin tek sebebi kendisi olmalıdır. Eğer bilinçsizde olsa bir yönlendirme, zorlama ve engellenme varsa bu insanın istenç özgürlüğüne sahip olmadığı anlamına gelir.

Kişisel özgürlük:

İstenç özgürlüğünün yanı sıra, bir insanın kişiliğini ve özünü etkin olarak kullanması anlamına gelir. Kişiliğin ve özün yani benliğin isteme durumlarında tek etken olması ve bunun yanında duygular ve dışarıya bağlı hiçbir insani özelliğin kararlarda kullanılmaması da bence önemli bir kişisel özgürlük etkenidir. Yani kısacası istenç özgürlüğünün, isteme durumlarının sadece kişiliğe bağlı olması anlamına gelir.

Düşünme özgürlüğü:

İnsanın bireysel olarak düşünebilmesi olarak kısaca özetlenebilir. Din, toplumsal düşünceler, politika tarafından yönlendirilmeden tamamen bağımsız bir düşünce faaliyeti sürdürebilmenin yanı sıra bu düşünceleri dışarıya aktarabilme durumudur. Günümüzdeki basın özgürlüğü ile en yakın anlama gelen özgürlük tanımıdır..

Törel bilinç özgürlüğü:

Törel bilinç, ahlaki bilinç anlamına gelmektedir. İnsanın iyi ve kötü kavramlarına kendisi karar verebilmesi, herhangi bir dini, sosyal ve politik baskı altında kalmadan iyi ve kötüye karar verip içten gelen ahlaki bilincini şekillendirebilme yetisidir. Eğer insan ahlaki bilincini özüne bağlı bir şekilde şekillendiremiyorsa Törel bilinç özgürlüğüne sahip değildir.

Eylem özgürlüğü:

En somut ve en yaygın özgürlük kavramlarından biridir. Yine herhangi bir dış etkenden bağımsız olarak kişinin eylemlerini şekillendirebilme ve bu eylemleri uygulayabilme özgürlüğüdür. Günümüzde de belli sınırlar çerçevesinde -Toplumun diğer üyelerinin sınırlarını ihlal etmemek- bu, en temel insan haklarından biri olarak görülmektedir.

Özgürlük hakkında bu temel tanımlar ile süregelen iki önemli düşünce mevcuttur. Bu akımlar Determinizm ve özgür irade düşünceleridir. Bu iki düşünceyi de kısaca şu şekilde özetleyebiliriz:

Özgür İrade:

Özgür irade kişinin eylemlerini, arzu, niyet ve amaçlarına göre kontrol altında tutabilme ve belirleme gücüdür. Kişinin belli eylem ya da eylemleri gerçekleştirmede ser­gilediği kararlılık; belli bir durum karşısın­da, gerçekleştirilecek olan eylemi, herhangi bir dış zorlama ya da zorunluluk olmaksı­zın, kararlaştırma ve uygulama gücü; eyle­me neden olan eylemi başlatabilen yetidir.

Ancak bana göre, özgür irade kavramı hem günümüz toplumu için hem de insanın kendisi için oldukça ütopik bir kavramdır. Temel özgürlük tanımlarını incelediğimizde ve günümüz toplumu ve insanını incelediğimizde uyuma zorunluluğu bile özgür iradenin önünde bir engeldir. Kısacası özgür irade kavramını hala tam olarak reddedecek bilgiye sahip olmasam da özgürlüğün, özgür irade ile açıklanabileceğini düşünmemekteyim.

Determinizm:

Determinizm temelde bir düşünce şekli olsa da bazı kaynaklarda öğreti olarak da gösterilmektedir. Determinist düşünceye göre, aldığımız kararlar, edindiğimiz düşünceler, eylemlerimiz ve ahlaki tercihlerimiz kesin kurallar içerisindedir. Özgür irade sadece bir yanılsamadan ibarettir ve insan iradesi sadece neden sonuç ilkesinin bir sonucudur. Determinizm’in en temel açıklamasının Pierre-Simon Laplace tarafından yapıldığı bilinmektedir. Laplace’in açıklaması ise şu şekildedir; “Evrenin bugünkü durumu, evrenin önceki durumunun sonucu; sonraki durumunun ise nedenidir.”.

Determinizme göre alınan kararların sebepleri birkaç dalda incelenmektedir. Bunlar;

· Mekanik determinizm: İnsanın kararları kendi dışındaki nedenlerin sonucudur.

· Ekonomik determinizm: Ekonomik etkenler insanın kararlarında belirleyicidir.

· Toplumsal(Oto) determinizm:İnsanın iradesi yaşadığı toplum değişkenleri(eğitim, ekonomi, sağlık, mal varlığı) ile belirlenir.

· Tarihsel determinizm: İnsanın kararlarının belirlenmesinde tarihi olaylar etkilidir.

· Deneysel determinizm: Deney ile elde edilen veriler tekrar bağımsız olarak sabit sonuçlara sahiptir. Pozitif bilimlerin açıklanmasında etkili olan determinizmdir. Bu anlayışa göre mucize gibi olaylar yoktur. Bilimlerin kuralları sabittir ve bu da belirli durumları ortaya çıkarır.

Determinizm Thales’e kadar dayanabilecek oldukça ayrıntılı işlenmesi gereken bir konudur. Ancak bu yazıda Determinizm hakkında ayrıntılı bilgi vermektense, Determinizm’i başka bir yazının konusu yapmayı tercih edeceğim. Şimdilik sadece temel tanımları öğrenmeye ve sorularımıza cevaplar bulmaya çalışalım.

Özgürlüğe Optimist Bir Bakış:

Özgürlüğe ilk olarak özgür iradenin geçerli olduğunu varsayarak yaklaşmak isterim. Özgür iradeye göre eylemlerimizi durdurma ve uygulama özgürlüğü tamamen bize aittir. Hukuksal süreçlerin işleyişi için son derece uygun bir anlayış olmakla beraber, özgür hissetmek adına son derece uygun bir bakış açısıdır. Özgür irade aynı zamanda her bireye eylemlerinin mutlak sorumluluğunu getirdiğinden, toplumun işleyişi için de yeterli görülebilir. Yani özgür irade gerçekten de bir illüzyon olarak nitelemek için son derece uygundur çünkü gerçek olana değil, uygun olana göre tanımlanmıştır.

Özgür olmak ne anlama gelir?

Özgürlük insanlar için erişilmesi gereken birçok şeyi temsil etmektedir. Sahip olunan özgürlük ve sahip olunmak istenen özgürlük arasında daima bir fark vardır. Bir hedef, sonuç ya da hayat anlamı olarak niteleyen milyonlarca insan vardır. Ancak birçoğu için yine, özgürlüğün sınırlarını genişletmek kişisel özgürlük hedeflerine erişmek için yeterlidir. Peki ya bu özgür olmak anlamına mı gelir?

Özgür olmak anlamsal olarak bireyin yukarıda belirtilen bütün kısıtlardan kurtulduğu zaman erişebileceği bir durumdur. Ancak pek tabi birey özgür hissettiği sürece “Ben özgürüm” deme hakkına da sahiptir. Peki ya birey, bütün bu kısıtlardan kesin olarak kurtulabilir mi? Bir insan için mutlak özgürlüğe erişmek mümkün müdür?

Mutlak Özgürlük Mümkün müdür?

“Mutlak özgürlük mümkün müdür?” gibi bir soruya her ne kadar kesin bir yanıt vermek istemesem de doğaya karışmış, toplumdan sıyrılmış bir insanı göz önüne alsak bile bence mümkün olmayan sayılı şeylerden biridir. Özgür olmanın toplum içinde birçok etkeni elbette vardır, ancak doğal etkenleri de göz önünde bulundurursak nefes alan, belirli hava koşulları dışında yaşamına devam edemeyen herhangi bir canlı için mutlak özgürlüğün mümkün olduğunu savunmak çok zordur. Bütün bunları bir kenara bırakırsak ve insanın doğal sınırlarının bir şekilde aşıldığını varsaysak bile insan kısıtlı bir özgürlüğe ve toplumun ona sunacağı şeylere oldukça muhtaçtır.

Bizleri kısıtlı bir özgürlük alanına muhtaç bırakan şeyler nelerdir?

Bir önceki başlıkta bahsettiğim muhtaçlık durumu temel olarak insanın sosyal varlığına ve yıllardır süregelen toplumsal yaşamına bağlıdır. İnsan temel üç ihtiyacını karşılayarak toplumdan tamamen soyutlanmış bir şekilde yaşayabilecek olsa da, bu yalnızlık hali her insanın düşüncelerini zamanla “topluma geri dönme” dürtüsüne itecektir. Yani bir insan toplumdan soyutlanabilse bile, düşünceleri bundan soyutlanamayacaktır. Bunun yaşanmadığı ve kişinin toplumdan tam anlamıyla soyutlandığını varsayarsak, burada da kişinin kendinden sıyrılması gerekecektir. Duygular yaşamı hissetmek için muhtaç olduğumuz temel şey olsa bile belki de kişisel özgürlüğümüzün önündeki en büyük engellerden biridir. Yani birey hem toplumdan hem de kendinden sıyrılmadığı sürece, doğayı bir şekilde yense bile mutlak özgürlüğe erişemeyecektir. Mutlak özgürlüğe erişmek zorunda da değildir zira insan hem insana hem de kendine muhtaçtır. Peki ya toplum ve özgürlük neden bu kadar bağlantılı? Gerçekten özgür olabilir miyiz?

Peki Ya Gerçekten Özgür müyüz?

Yazı da devamlı dile getirdiğim gibi, insan özgür olduğunu hissediyorsa bu onun için yeterlidir. Ancak gerçekten özgür müyüz sorusunu sorduğumuzda, insanın toplumdan ve toplumun insandan etkilenmesi nedeniyle özgür iradeyi yok saymak durumundayım. Düşüncelerimizi kişisel bir hale getirsek bile ne düşüneceğimize dış etkenlerin etki ettiğini görebiliriz. Çok basit bir örnek ile, her insanın eğitim hakkında kişisel bir görüşü vardır ancak düşündüğü konu ona hayatı boyunca eşlik etmiştir. Buna benzer birçok konuda kişisel görüşlere sahip olsak da bu konular hakkında bir görüşe sahip olmak zorunda kalırız. Bunun yanında karar verme özgürlüğüne sahip olsak da karar vereceğimiz konuyu biz seçmeyiz. Bu seçimler ve seçimlerimizin sonucunun yaşanma olasılığı zaten bellidir. A kişisini düşünelim. Doğduğundan itibaren yaşadığı yer ile başlayan seçimler zincirinin içinde yaşamak durumundadır. Karşısına çıkan kişilerle arkadaş olup olmamak, fırsatları değerlendirip değerlendirmemek, bir sporu denemek veya denememek, okula gidip gitmemek, hangi okula gideceğine karar vermek, hayatını nasıl geçireceğine karar vermek ve hatta kurduğu hayallerin neler olduğu dahil birçok karar doğduğu aile, yaşadığı hayat ve yaşayacağı hayat tarafından belirlenmektedir. Hayatını yıkıp yeni bir hayata başlamayı düşünen bir insan bile, önceden var olan sınırlı olasılıklardan birini yaşamaktadır. Karşılaşılan ve karşılaşılacak olan insanlar, yaşanmış ve yaşanacak olan durumlar, her zaman bize seçenekler sunmaya devam edecektir. Bizler ise özgür olduğumuz gibi bu seçimleri yapmaya ve kısıtlı özgürlüğümüz ile mutlu olmak için bir çaba sarf edeceğiz. Kısıtlı özgürlük alanımızı genişletmeye çalışmalı ve olabildiğince özgür olmalıyız. Mutlak bir özgürlüğe asla sahip olamayacağız ve olmaya da çalışmamalıyız..

Havaya atılan bir taş düşünebilseydi kendi isteğiyle yere düştüğünü sanırdı. Baruch Spinoza

--

--

Furkan Elmalı
Türkçe Yayın

Bir şeyler yazmayı seven; izledikleri, okudukları ve oynadıklarından gördüklerini paylaşmak isteyen biriyim. Sık sık düşünüp araştırarak yazılar yazacağım.