Kirli Ekonomi Nedir? Türkiyenin Bunalımdan Çıkışı Nasıl Mümkün Olur?
Kirli Ekonomi Modeli Nedir?
Kısaca: Talan, rant, peşkeş çekme, vergi muafiyetleri, yolsuzluk ve kara para aklama gibi aktiviteler üzerine kurulmuş ve toplumda sadece belli bir azınlığın astronomik kazançlar sağladığı, eşitsiz bir ekonomi modelinin adıdır.
Kirli ekonomide kârlar ve sefalar bazı bazı bir avuç şirketin olurken cefalar ve zararlar ise vergi muafiyetleri, zamlar ve enflasyon gibi yollarla halkın üzerinde bilançolandırılır.
Dünya ekonomik forumuna göre kirli ekonominin dünya çapındaki büyüklüğü, küresel toplam GDP’nin %5' ine tekabül etmektedir.
Demokrasisi işlemeyen veya işliyormuş gibi görünen ülkelerde kirli ekonomi görülür. Bu ülkelerde sosyal devlet anlayışı rafa kalkar ve halk deprem, sel, salgın gibi felaket durumlarında kaderiyle baş başa bırakılır.
Çünkü kirli ekonomide kıt kaynakların kullanımı ve yatırım harcamaları, halka hizmetten ziyade sermaye gruplarına ya da oligarşik belli zümrelere sürekli gelir sağlaması için dizayn edilir.
İktidarı eline geçirmiş ¹postallı(cuntacılar), ²küresel sermayedarlar ya da ³radikal dinciler genelde ekonomiyi ‘kirli ekonomi’ olarak dizayn ederler.
1️⃣
📌 Almanya’daki Hitler dönemi buna bir örnektir.
📌 Filipinler Marcos dönemi buna bir örnektir.
📌 Ya da 1967–1974 Yunanistan askerî cuntası buna bir örnektir.
📌 Kenan Evren’in ‘Our boys did it’ darbesi yine postallıların ‘kirli ekonomi’ yapılandırmalarına örnektir.
2️⃣
Küresel finans ve sermaye gruplarının ülkede demokrasi varmış gibi gösterip ülkeyi de facto olarak ele geçirerek uyguladıkları kirli ekonomi düzenlerine ise Ukrayna, Belarus, Katar, Kazakistan, Kolombiya, Brezilya, Surinam, Güney Afrika gibi ülkeler örnek gösterilebilir.
3️⃣
Kirli ekonomi modelinin radikal dinci ayağına ise örnek vermiyorum. Siz uzun uzun araştırırsanız bulabilirsiniz belki.
4️⃣
Ya da bazı ülkelerde 1–2–3 numaralı çeşitlerden ikisi veya üçü aynı anda iç içe geçmiş de olabilir. Yani hem dinci hem küresel finansçıların emrinde hem de cuntacı gibi…
Kirli ekonomi düzeninde: Genellikle zorba düzen tesis edilerek bütün halka korku salınır ve aynı zamanda halk ekonomik kıskaç altına alınır. Bu sayede ülkenin kaynakları ve zenginlikleri, parası olan dış ülkelere rant ve komisyon karşılığında daha kolayca peşkeş çekilir. Kirli ekonomi düzeninde ahlaksız suç ilişkileri had safhadadır.
Küresel sermayedar güçlerin öğütücü timsah dişlerinin arasından kurtulamayan bir millet tükenmeye mahkumdur. Bu ülkelerde bağımsızlık sadece kağıt üstündedir.
Kirli ekonomi düzenlerinde halkın dini ve milli değerleri harcanarak paraya çevrilir. Vatan, ümmet, millet, beraberlik gibi kuru söylemlerle sürekli halkın gazı alınır halk daha çok dayanmaya diş sıkmaya sevk edilir. Yolun sonunda milletin sahip olduğu dini ve milli duygular sömürülmüş, insanlar üzerinde etkisini yitirmiş, din ve milliyetçilik duyguları bireylerde nefrete dönüşmüş olur. Gösterecek tevazu, tolerans ve iyi niyeti kalmamış bu toplumlarda sürekli çalkalanmalar ve huzursuzluklar ortaya çıkar.
Vatan toprakları arsa ve gayrimenkul cinsinden günü kurtarma karşılığında yabancı kesimlere satılır. ( Bkz. Filistin topraklarının satılması ve sonrasında satılan topraklar üzerinde 1948 yılında İsrail adında yeni bir devlet var edilmesi. Ardından parayı veren düdüğü çalar misali, son sistem ‘Demir Kubbe’ hava savunma sistemine sahip İsrail’in her gün cıyak cıyak Filistinlileri öttürmesi.)
Benim perspektifime göre bir ülkede en dibi ve acı çöküşü görmeden istikrarlı ve kuvvetli bir ekonomik yükseliş beklenemez. Bu bakış açısının tarihte bir çok örneği mevcuttur:
(📌 Japonya ve Almanya halklarının kibir ve gerçeklikten kopuşlarından ötürü II. Dünya Savaşı’nda yerle yeksan vaziyette çökmesi ve sonrasında küllerinden doğarak muasır medeniyetler seviyesine yükselişleri.
📌 Yine Osmanlı tebaasının cehaletten ve din eksenli devlet yönetiminden ötürü I. Dünya Savaşı sonunda en dibi tatması ve çöküşü görmesinin ardından Atatürk devrimleri ile tüm dünyaya başkaldırarak yükselişi.)
Türkiye’nin ihtiyacı olan resetlenme ne zaman olur?
Kayıt dışı kazanç trafiği sekteye uğradığında ülkedeki ekonomik düzen de alt-üst olmuş olur. (Yani kayıt dışı trafik derken haydan gelenin huya gittiği, kara para gelirlerinin ultra lüx harcamalara dönüşerek ekonomik sistemi beslediği ve böylece kara paranın aklanarak meşruluk kazandığı, herkesçe de ayan beyan görülen şu rant, rüşvet, şatafat düzeninden bahsediyorum.)
‘Bu kirli ekonomiden gelen kara para ağı sekteye uğradığı zaman ana pompalamasyon etkisi yaratan yüksek kalibreli ultra lüx harcamalardan ekonomi mahrum kalacaktır.
Ekonomik düzenin tamamen çökmesi ile birlikte halkın yeteri kadar canı yanacak ve en dibi tadacaktır. Şu an toplumda ufak tefek cıyaklamalar duyulsa da efsane bir geri dönüş için bu tam yeterli değil. Fakat 01.01.2023 tarihinden önce hatta şu andan itibaren 1 sene içerisinde bahsettiğim reset’in gerçekleşeceği beklentisindeyim. Tüm bu sancılı süreçlerden sonra Türkiye belki Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gibi bir ivme yakalayabilir.’ diye düşünüyorum.
Bu tabii ki tarihsel perspektifi dayanak alarak benim kişisel beklentimdir. Umarız ülke herkesi şaşırtacak biçimde en ağrısız acısız bir şekilde bu içinde bulunduğu yapısal çöküşü ve sıkıntılı süreci atlatır.
Dünyada yolsuz politikacılar ve organize suç örgütleri elde ettikleri kara parayı paravan şirketleri kullanarak vergi cenneti adalarına ve Londra mülklerine nasıl yatırıyor? Offshore ülkelere çıkan paranın izinin sürülmesi ve geri getirilmesi nasıl imkansızlaşıyor?
Bu soruların yanıtlarını merak ediyorsanız benim blogumun *BU SON YAZISINI yazmama ilham olan ‘Oliver Bullough — Paravatan’ kitabını sizlere tavsiye edebilirim.
For collaboration or any project ideas, feel free to text me