Kitap Yüz Yapraklı Bir Güldür

Yavuz Özcan
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJan 2, 2021

Latîfî'nin asıl adı Abdüllatif olup Evsâf-ı İstanbul eserinde geçen bazı ifadelerden hareketle 895–896 (1490–1491) yıllarında Kastamonu'da doğmuş olduğu söylenebilir. Kefevî’nin Râznâme’sine aldığı Mesihzâde’ye ait bir mektupta ise Latîfî’nin 990’da (1582) Mısır’dan Yemen’e giderken bindiği geminin batması üzerine boğulduğu bildirilmektedir.

Latîfî'nin Enîsü'l-fusahâ adlı eserinin ilk sayfasıyla Evsâf-ı İstanbul adlı eserinin son sayfası (Ahmet Sevgi özel kitaplığı, nr. 5/3 ve 4)

On altıncı yüzyılda, daha çok Latîfî adıyla bilinen Osmanlı şâiri Abdüllatif Çelebi kütüphanesindeki her bir kitap için şöyle demişti: ‘Bütün dertleri defeden hakiki ve müşfik dost!’

Kitaba olan düşkünlüğü ile bildiğimiz Osmanlı şâirimiz Latîfî’nin dünyasında kitabın ne anlam ifade etmekte olduğunu yedi beyit hâlinde, gazel kafiyeli ve kitap redifli gazelini okuyarak anlamaya çalışalım.. Bu gazeli telif ettiği Tezkiretü’ş-Şu’arâ isimli eserinde bulunmaktadır. İsterseniz gazele başlamadan önce Latîfî’nin şu sözleri ile neden arkasında eser bıraktığını ve bizlerinde neden bırakması gerektiğini anlamaya çalışalım:

Âkil oldur ki koya dünyede bir hûb eser

Eseri olmayanun gör ki yerinde yel eser

Bu cihân içre anun kim eseri bâkîdür

Ölmez ol Hızr-sıfat zinde durur tâ mahşer

“Akıllı insan, şu dünyada iyi bir eser bırakmalıdır. Ardı sıra eser bırakmayan kişinin yerinde yeller eser. Şu dünyada arkasında bir eser bırakan kişi Hızır gibi ta mahşere kadar dipdiri kalacak demektir.”

İşte bu düşünceler ile böylesi bir platformda kalıcı eserler bırakmak istedim.. Bizimkisi öğretmeninden eğitim almış bir çocuğun ebeveynlerine anlatarak bakın nasıl olmuş dercesine bir durum olsa gerek. O yüzden yazılarımıza müsamaha ile bakıp, hatalarımız olduğunda düzeltmenizi temenni etmekteyim..

Konumuza dönecek olursak kitap kenz-i lâ-yefnâdır, yani bitimsiz bir hazine; gül-i sad-berg-i fasl-ı nev-bahârdır, yani ilkbaharda açmış yüz yapraklı eşsiz bir gül; yâr-ı gam-küsârdır, yani bütün sıkıntıları def eden hakiki bir dost!

Photo by Burcu on Unsplash

Yazımızı sözü daha fazla uzatmadan bahsi geçen gazel ile noktalayalım. Zira sözün güzelliği kısalığındadır.. Bir başka yazıda görüşmek temennisiyle sağlıcakla kalınız..

Her dem ehl-i dillerin yanında yârıdır kitâb

Mûnis-i evkâtı yâr-ı gam-küsârıdır kitâb

Kitap her zaman gönül ehli insanların dostudur, kitap bu insanların her anının en yakın arkadaşı ve sıkıntılarını alıp götürenidir.

Nitekim eğlencesidür mâl u câhı câhilün

Ehl-i irfânın da mâl-ı bî-şümârıdır kitâb

Makamlar, mevkiler, mal ve mülkler cahillerin eğlencesidir; irfan ehli insanların kitapları ise onların yegâne malı mülkü ve hazinesidir.

Yeg dürür bin kân-ı zerden ehl-i fazla bir varak

Câhil almaz bir pula ne’tsin ne kârıdur kitâb

Fazilet sahibi insanlar için bir kitap yaprağı binlerce altın madeninden daha değerlidir. Ama bu hazineyi cahile versen, cahil işte anlamaz, bir kuruş bile vermez.

Kenz-i lâ-yefnâya irer pâdişâh-ı vakt olur

Her kimün gencîne vü gencîne-dârıdur kitâb

Kitap denen o hazineye kim sahipse o kişi, bitimsiz bir hazineye konmuş ve vaktin padişahı olmuş demektir.

Gel berü ey zulmet içre âb-ı hayvân isteyen

Bu sevâd içre o aynun çeşme-sârıdur kitâb

Ey “ölümsüzlük suyu karanlık mağaralardaymış” deyip de abıhayatı aramaya çıkan zavallı, o hazineyi yanlış yerde arıyorsun, asıl abıhayat bir kitabın siyah mürekkeple dizili satırlarında akmaktadır.

Gonca-veş til-teng olanın gönlün açar gül gibi

San gül-i sad-berg-i fasl-ı nev-bahârıdur kitâb

Kitap, bir gonca gibi sıkışıp kalmış gönülleri açan, bir ilkbahar mevsiminin adeta yüz yapraklı gülü gibidir.

Ol kişi buldu cihân içinde yâr-ı bî-halel

Ey Latîfî her kimin yanında yârıdur kitâb

Ey Latîfî, kimin yanında arkadaş olarak bir kitap varsa o bu cihan içinde ebedî bir dost bulmuş demektir.

--

--