Konuşmasakta mı Saklasak!
Yaradılış itibariyle bizi diğer canlılardan ayıran bazı fonksiyonlara sahibiz. Bunların en belirgin olanları ise beynimiz ve konuşabilmemiz. Peki bu muazzam iki detayı kullanma konusunda yeterli donanıma sahip miyiz? Bu iki özelliğimizin kullanma kılavuzu olsaydı eğer , müdahale konusunda yardım almamız gereken şey ne olurdu? Belki de herkesin sınırsızlığından şikayet ettiği; Aşırı düşünmeye bağlı Konuşmak!
Bazen derdimizi anlattığımız ve keyifli sohbetler çıkarttığımız konuşmalar, çoğu zaman kontrolden çıkabiliyor. Kısa cümleler, yerini daha detaycı uzun cümlelere bırakabiliyor. Hatta bazen öyle insanlar öyle şeyler anlatırlar ki, bir an önce olay anına geçilsin isteriz. Diziler,reklamlar, filmler hepsinde artırılmış diyaloglar, süreleri uzatmakta, ama bizim sabrımızı kısaltma konusunda oldukça iddialı.
Sabrımız mı tükeniyor , yoksa çok mu konuşuyoruz?
Günlük 300–400 kelimeyi 20 bin defa çevirerek konuşma konusunda uzman olan kadınları, aynı kelimeyi 7 bin çeviri ile bir güne sığdıran erkekler karşısında başarılı bulabilirsiniz. Tabi bu standartları tersine çeviren bay-bayanların da var olduğunu unutmamak gerekir. Peki, kendisindeki 20 bin döngüyü savurmak isteyen biri, aynı döngüye ihtiyaç duyan birine denk gelirse durum çatışmaya zemin hazırlamaz mı? Kişilerin kendi dertlerini ön plana koyduğu, ”ilk önce ben tüketmeliyim” diye sözlerin ısrarla kesildiği bir konuşmalara hepimiz şahit oluyoruz. Hatta bazen sırf 20 bin çeviri için dedikodu bile yapıldığı oluyor. Dedikodu kadınlarla özdeşleşen bir konu olsa da erkeklerin de eline su dökülmediği bir konu olduğunu söylemekte fayda var. Ama bir gerçek var ki çok konuşuyoruz. Karşımızdaki insanların bilmesi gerekenden daha fazla detayları aktarma konusunda oldukça cömert davranıyoruz. Peki hiç sorduğunuz oluyor mu , bu kadarına gerek var mıydı ?
Çok konuşmanın en belirgin olarak göründüğü durumlar insan beyninin kontrolden çıktığı anlardır. Buna genelde psikolijimizin sarsıntı geçirdiği zamanlarda rastlarız. Kendisini topluma kabul ettirme, önemli hissettirme, güçlü görünme gibi ruhsal durumlar insanları bedenen sahip olmadığı özellikleri diliyle kendisine sahip ettirmeye çalışma evreleridir. Ve beyin bu dönemde almaktan ziyade vermeye meyillidir. Yani hep ben merkezli düşünür. Tabi gerçek anlamda konuşmayı seven insanların varlığını da düşünüp her konuşmayı psikolojiye bağlamamakta gerekir. Ama her koşulda sıkıntılı olan şey elinde 20 bin çeviri ile bekleyen kişi karşı tarafı dinlerken sabırsızlanır. Ama konuşan dinlemeyi sevmez, bazen dinleyen sıranın kendisine gelmesini boş yere bekler. Durum böyle olunca konuşanı da pek kimse sevmez…
Aklı olan Konuşuyorsa, Beyni olan da kullansın!
Herkes sahip olduğu her şeyi yeterli ölçüde kullanmalı. Ağzımızı beynimize bu kadar yakın diye fazlaca kullanıyoruz gibi bir düşüncede olmak söz konusu olabilir. Peki ağzının yakın olduğu şeyi neden kullanma taraftarı olmuyorsun. Üstelik ona yakın olan diğer organların var iken neden ısrarla konuşmak. Bunu yeteri kadar düşündüğümüzde iç dünyamızdaki seslerin dışarıya bu kadar da çıkmasına gerek olmadığını anlayabiliyoruz. Bazen bunu söylemeseydim, bunu boşa söyledim, gibi söylemleri tekrar ederiz. Ama bir sonraki konuşmamız yine süzgeçten kaçar. Pişmanlıklar hataları yok etmek için olmasına rağmen biz yenilerini eklemeye bayılırız.
Ne Yapmalıyız?
Çok konuşmanın önüne geçmek için, neden çok konuştuğunu bulman gerekiyor. Bunun içinde bu 20 bin çevirinin birazını kendinle yapman gerekiyor. Sorunu bulduğunda kaynakların seni sonuca götürecektir. Dürüst olman gerekiyor. Daha kısa ve anlaşılır tasvir konusunda kendini geliştirmelisin. Belki de senin sorunun konuşmayı çok seviyor olman, o zaman 20 bin çevirini eşit miktarda bölmelisin. Böylece daha fazla dinleme şansın olur. Öğrenmen gerekenleri konuşurken değil, dinlerken öğrenirsin. Şunu da buraya eklemekte fayda var ” Normal , zeki , mantıklı bir insan akıl sağlığını korumak için haftanın en az bir gününü hiç kimseyle konuşmadan geçirmeli” …
Kim bilir belkide bu yazı senin için yazıldı. Her gün çevirdiğin kelimelerin rahatsızlık yaratıp çevreni boşaltmasın diye…
Bir dünya inşa ediyorum kelimelerden, eğer bir tuğlada sen koymak istersen lütfen beğenip paylaşmaktan çekinme ve hatta takip edip birlikte büyüteceğimiz bu dünyayı izleyebilirsin! Teşekkür ederim.
Kolay Gelsin!
Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor