Korku Meselesi

Aleyna
Türkçe Yayın
Published in
2 min readAug 31, 2021

Korkuyu belki de hiç bu kadar derinden hissetmedik. Her anımızda her yanımızda görür olduk son zamanlarda. Hayatımızı, davranışlarımızı ve düşüncelerimizi korkuya teslim ettik. Bilmiyorum sizin nasıl geçti ama benim son iki senem korku ve öfkeye kapılmakla geçti. Çözemediğim, yaşayamadığım şeylere öfke duyarken sahip olduklarımı da kaybetmekten korktum. Kabullenmem zaman aldı belki ama bu duyguları gereğinden fazla bedenimde misafir ettim. Çoktan gitmeleri gerekiyordu. Gelmeliler, kalmalılar ve gitmelilerdi; bedenimi ve düşüncelerimi esir etmeden.

Bazen korktuğumuzu itiraf etmek zor gelir. Güçsüz, zayıf, çaresiz görünmek istemememizden olsa gerek. Ama bazen güçlü olmak da korkmak için sağlam bir sebeptir. Güçlüyüm, iyiyim; peki ya bunları kaybedersem? Son zamanlarda dünyamızda pek de iyi haberlere uyanmıyoruz. Her geçen gün hayatta kalma pahasına yeni zorluklarla mücadele ediyoruz. Ekonomik krizler, insanlara ve hayvanlara uygulanan şiddet, doğaya verilen zararlar ve doğanın bizden aldıkları derken can noktamızdan vurulduğumuzu görebiliyorum: varoluşumuz. Korkmak için geçerli bir neden gibi duruyor.

O kadar çok endişelenecek şeyimiz var ki kendimizi var etme yolunda ilerleyemiyoruz. Ayaklarımıza taşlar takılıyor, duvarlara çarpıyoruz ya da çıkmaz sokaklarda buluyoruz kendimizi. Geleceği düşünmek belki aklımıza dahi gelemiyor şimdinin zincirlerine dolanmışken. Karamsar bir tablo resmedilmeye başlıyor zihnimizde. Geleceğin bize ışık tutmasını beklerken karanlıkta usulca biz arıyoruz ışığı. Pek kolay olmadığı da aşikar. Duygu denizimizde yerimiz yönümüz belirsiz bir şekilde yüzeyde kalmaya çalışıyoruz.

Tüm bunlar olurken öfke ve korku bedenimizde hakimiyetini sürdürüyor. Her ikisini de kabullenmemiz ve yaşamamız gerektiğini biliyorum. Korkmak da öfkelenmek de çok doğal. Bastırmak ya da yok saymak varlıklarını indirgeyemez. Aksine görmedikçe fark etmedikçe yığılırlar içimizde. Benim bahsetmek istediğim; her şeye rağmen duygulara esir olmamak, onları fark etmek, yaşamak ama fazlasıyla kapılmamak. Yoğun duygular bazen öne çıkmaya çalışır çünkü. Başka duyguların üstünde olmak isterler. Üzülürsünüz öfke hissedersiniz, korkarsınız öfke hissedersiniz. Diğer duygular öfkenin ya da başka bir duygunun gölgesinden kurtaramazlar kendilerini. İfade uğrunda kaybolur giderler; böylece esir olma yolunda fark etmeden ilerlersiniz.

Bu yazıyı yazıyorum çünkü benim gibi hissedenler yalnız olmadıklarını bilsinler. İfade edemiyorsak da göstermiyorsak da hepimiz geçiyoruz böyle süreçlerden. Yazıya dökmek benim için kendimi en rahat ifade edebildiğim yol. Sizler için de bir başkasından kendi yaşadıklarınızı okumak ya da duymak, biraz olsun rahatlatıcı olur diye umuyor ve söyleyeceklerimi burada noktalıyorum.

Şimdilik hoşça kalın.

--

--