Kozmik Tesadüfler ve Başlangıç Noktaları
Lise 2’deyken zaman yolculuğuna kafayı takıp bu konuyla ilgili yazılmış bütün kitapları okuyup çekilmiş bütün filmleri izlemiştim. Hatta kendimi çok kaptırdığım bir dönemde sabah okula giderken Moda’da 1800’lü yıllardan günümüze döneminin kıyafetleriyle seyahat etmiş birine rastladığıma inanıyordum. Gördüğüm kişinin sabah 7 sularında aklı başında insanların
gitmekten imtina ile kaçınacağı bir kafenin merdivenlerinde oturuyor olması dışında bir sorun yoktu. Arkadaşlarımı bu zaman yolcusunun varlığına inandırmaya çalışırken bir yandan da filmlerin etkisinden çıkmaya çalışıyordum. Donnie Darko’yu izlediğim günün akşamı yakın bi arkadaşıma mesaj attım, “Resmen hayatın anlamını sorguladım, inanamıyorum.”
Gelen cevap şuydu, “Daha yeni mi?”
“Daha yeni mi?”
Bu soru sorulduğunda 17 yaşındaydım. Yani, Richard Kelly’nin Donnie
Darko’nun senaryosunu yazdığı yaşta. O döneme kadar geceleri yorganın altında geçmişe dönük “keşke öyle deseydim,” “keşke şöyle davransaydım” senaryolarını kafamın içinde tekrar tekrar yazdığım için hayatı sorgulamaya veya insanlara hayatı sorgulatacak bir senaryo yazmaya vaktim olmamıştı… Evet, daha yeni.
O dönemde mor ve incecik bir kitaptan felsefe dersi işlediğimiz ve 3 cümlelik özetlerle dev konuları öğrenmeye çalıştığım bir dönemdi. Birileri soracak olursa, hayat hakkında düşünmeye başlama noktam 17. yaşım, Donnie Darko ve Moda’daki zaman yolcusuydu.
Bugün 24 yaşındayım. Dev konuları dev kitaplardan öğrenip arkadaşlarıma zaman yolcusu gördüğümü kanıtlamaya çalışmaktan vazgeçtim. Hayat hakkında düşünmeye 17 yaşında başladığıma inanmaktan da. Çünkü her an bu sorgulamaya en baştan, bambaşka bir açıdan bakarak başladığımı fark ettim. Bu, içinde hapsolduğumuz, başlangıç ve bitiş noktası olmayan bir döngü ve ben, başlangıç ve bitiş noktası aramaktansa köşesi olmayan kozmik
noktalar yaratmaya inanıyorum. Anlam aramaktansa hali hazırda karşımda bulunan resme bakarak bir anlam yaratmaya çalışıyorum.
Büyük düşünürlerin 11 puntoyla yazılmış dev kitaplarında hayat ile ilgili kaç farklı senaryonun anlatıldığını bir süreliğine unutacak olursak, genelden özele giderek yaldızlı ve nakışlı cümlelerle anlamaya çalıştığımız hayat, aslında çerçeveler içerisine sığdırmaya çalıştığımız nokta kadar anlardan ibaret. Donnie Darko’nun 4 saniyelik bitiş sahnesi, yazı imlecinin yanıp söndüğü 1 saniye veya metroyu hali hazırda kaçıracağını fark edip duraksarken kalp atışlarını kafanın içinde hissettiğin 1 salise. Bütün
bunlar, anlamını olmasa bile, hayatı tek bir çerçeve içerisinde anlatabilecek en küçük ve en kozmik noktalar. Şifresini çözemediğin ancak durup baktığında hayatının anlamını üzerlerinden yaratabileceğin anlar.
Bahsi geçen kalp atışındaki metro, yazı imlecinin belirdiği ekran veya günün bir anında durup izlediğim ağacın sallanan yaprakları. Bütün bunlar benim hayatımı oluşturan noktalar ve hepsi bana kozmik tesadüfler çerçevesinde bağlı. Sonsuz bir boşluktaki nokta olmaktansa, milyarlarca kozmik tesadüften ve somutluktan meydana gelme fikri beni yaşadığım ana bağlıyor. Bu anın anlamını aramaktansa, kendim yaratıyorum.
Tam şu an karşımdaki çerçeveye dışarıdan bakıp yaşadığım anı sorgulamaya başlıyorum.
Evet, daha yeni.
arkada çalan,