Kriz Dönemlerinde Marka İletişimi Nasıl Olmalı?

Ceylin Örenbaş
Türkçe Yayın
Published in
2 min readAug 2, 2021

Krizler, dış faktörler, örgüt içi faktörler ve iç /dış faktörlerin bir araya gelmesinden meydana gelebilir.

Bugün bu yazımda dışsal krizlere değinmek istiyorum. Dışsal krizler, işletmelerin ön göremediği aniden gelişen ve hızlı karar alınmasını gerektiren kritik süreçlerdir. Bu süreçler içerisinde işletme ve markaların içinde bulunduğu toplumun psikolojisini göz önünde bulundurarak, iletişim faaliyetlerine ara vermesi yada yaşanan krizin kolaylıkla atlatılabilmesi için hızlıca sosyal sorumluluk projelerinde aktif olması ve bu krizin en hızlı şekilde atlatılmasında gerekli yardımları yapmaya hazır oldugunu paydaşlarına göstermesi gerekmektedir.Tüketicileriyle duygusal bağ kuran,duyarlı ve toplumsal kriz süreçlerini başarıyla yöneten markaların, tüketicilerin tercihinde fiyat politikalarına bakılmaksızın ilk sırada yer aldığını tüketici araştırmaları raporları göstermektedir.

Şu an ülkemizin içinde bulunduğu kötü durumda desteğini, varlığını gösteren tüm markaların, yaptığı yardımlar toplumun güvenini, saygısını ve sevgisini kazandığı gibi, bizlerin de markalara verdiği desteklerle hepimizin bir ve tek yürek oldugunu gösterdi.

Bugün Instagram’da binlerce felaket haberi gördüğüm sırada bir ayakkabı markasının influencer iş birliği ile kaydırmalı link verdiği sponsorlu hikaye karşıma çıktı. Bu hem influencer hem marka için benim açımdan inanılmaz antipatik bir durumdu. Hatta markaya bunu yazmama rağmen ve onların da bunu görmesine rağmen reklam gün içinde bir kaç kez daha karşıma çıkmaya devam etti…

Büyük markaların bu dönemde, daha önceden planladığı reklam çalışmalarını durdurması, ınfluencer marketing çalışmalarını ileri bir tarihe ertelemesi, konser, eğlence gibi organizasyonlarını iptal edebiliyorsa etmesi, edemiyorsa bu etkinlikleri yaşanan felaketin acılarını sarmak için bir bağış organizasyonuna dönüştürmesi doğru bir iletişim çalışmasına örnek olabilir

Büyük markalar doğal olarak, büyük iletişim ve yardım çalışmaları yapacak güce sahip. Peki ya küçük işletme ve girişimciler bu süreçte iletişim faaliyetlerini nasıl sürdürmeli?

Satış kaygısı taşımayan ve üzüntümüzü dile getiren paylaşımlar hazırlayabilir

Satışlardan elde edilen gelirin küçükte olsa bir kısmını bağışlayabilir

Alışveriş yapan müşterilerimiz adına bağış yaparak onlara da kendilerini iyi hissettirerek, bu sürecin parçası haline getirebilir, onlarla ilişkilerimizi ve bağımızı güçlendirebiliriz.

Bunun yanı sıra, acılar yaşanırken hayatımız da bir noktada devam ediyor biliyorum. Bizler, kişisel hesaplarımızdan aynı hassasiyeti göstererek, bu dönem boyunca paylaşımlarımızda daha özenli ve duyarlı olarak hayatımıza devam etmemiz gerektiğini unutmamalıyız.

--

--

Ceylin Örenbaş
Türkçe Yayın

Dijital Eğitim Uzmanı | Hypers Academy Proje Yöneticisi | İçerik Üretici