Kuzeyin Yıldızı: St. Petersburg

Enes Talha Elbüz
Türkçe Yayın
Published in
5 min readJun 28, 2020

Şehirler insanlık tarihinin, medeniyetinin ve kültürünün mirasını günümüze kadar taşırlar. Nitekim bazı şehirler bu sorumluluğu üstlenme konusunda daha cömert davranırlar. Sinelerinde nice kavgaları, savaşları, barışları, devrimleri, hükümdarları ve aydınları taşırlar. Bu şehirlerin sokakları, caddeleri, rüzgarları anlatır bize yaşadıklarını. Yaşanılan her olay somut bir şekilde vücut bulur bu şehirlerde. İşte böyle bir şehrin hikayesi: St. Petersburg

Şehrin Tarihi

1682'de tahta geçen Çar I.Petro kuşkusuz Rus tarihinin en büyük liderlerinden biridir. Onun devrinde Rusya düzenli bir ordu kurmuş, ilk donanma oluşturulmuş ve bu donanma sayesinde Rusya, Baltık Denizi ve Karadeniz’de etkili bir güç haline gelmiştir. Ekonomik ve sosyal alanlarda da atılımlar yapan I.Petro ayrıca Rus modernleşme sürecinin mimarıdır.

Çar I.Petro (Büyük Petro)

Rus modernleşmesinin en büyük tezahürü ise Neva Nehri kıyılarında 42 ada üzerine kurulan St.Petersburg şehridir.

Petro’nun 36 senelik hükümdarlığının 23 senesi Türkler ve İsveçliler ile girdiği uzun savaşlarla geçti. 1703 yılında Neva Nehri’nin kıyı şeridinin birçoğunu İsveç’ten aldı. Lakin; ele geçirilen topraklar yılın yarısı donan bir arazi, yılın diğer bir yarısı ise bataklık haline geliyordu. Önemsiz görülen bu topraklar Petro’nun tasavvurunda ise bambaşka bir hale bürünüyordu. Ona göre; buradan yükselecek bir şehir Avrupa’ya açılan bir kapı olacak ve Rusya, Avrupa’ya bu kapıdan göz kırpacaktı.

İlk iş olarak Petro, Avrupa ülkeleri ile ticaretin geliştirilmesini sağlayacak bir liman ve daha sonra da Rus donanması için üs olarak hizmet verebilecek büyük ve modern bir kalenin inşasına karar verdi. Kurulacak olan kaleye “Petro ve Pavel Kalesi” adı verildi ve 16 Mayıs 1703'te inşasına başlandı.

Günümüzde Petro ve Pavel Kalesi

Kalenin ve dışına doğru kurulacak şehrin inşa edileceği alan bataklık olduğu için sağlam bir zemin teşkil etmiyordu. Petro bu inşa faaliyeti için neredeyse bütün Rusya’yı seferber etti. Yüzbinlerce ton toprak bölgeye taşındı, tuğla ve kireç ocakları kuruldu, ormanlar feda edildi. Mevcut taş miktarı çok az olduğu için Rusya’nın başka herhangi bir yerinde taş kullanılarak inşaat yapmak yasaklandı. Şehrin inşası için onbinlerce serf ve köylü çalıştırıldı. Rivayete göre; en az 30.000 kişi hastalık ve kötü koşullardan dolayı şehrin inşası sırasında öldü.

Bir yandan şehir kurulurken diğer yandan Petro İsveçliler ile de mücadele ediyordu. Petro ve Pavel Kalesi tamamlandıktan sonra 1709'da I.Petro meşhur Poltava Muharebesi’nde İsveçliler’i hezimete uğrattı. Artık, Petro’nun gözbebeği Petersburg güvence altında idi ve kalenin dışına doğru imar faaliyetleri hız kazandı.

Kent genel olarak ve bugünkü kimliğini İtalyan mimar Domenico Trezzini tarafından 1716 yılında tasarlanan hali ile kazanmıştır. Barok mimari tarzının görkemli örneklerini taşır. Yine İtalyan asıllı bir başka mimar Francesco Bartolomeo Rastrelli tarafından yapılan pek çok bina şehre kimliğini veren öğeler arasındadır.

Çar Büyük Petro’nun 1725 yılındaki ölümünden sonra geleceğin çarları ve imparatoriçeleri St.Petersburg şehrini saraylar, kiliseler, bulvarlar, limanlar, su yolları ve büyük kamu binalarıyla süsleyerek göz kamaştırıcı bir metropol haline getirdiler. Şehrin önce mimarı görkemi dillere destan oldu; sonra da sanatsal ve kültürel hayatı Avrupa’nın Venedik ve Versailles gibi merkezleriyle yarışır hale geldi. Kent, Rusya’nın Avrupa’nın bir parçası olma yönündeki azminin de bir sembolüydü.

Velhasıl, Petro öyle bir şehir inşa etmiş ki tüm dünya kendisine “Büyük” lakabını vermiş. 1712–1918 yılları arasında çarlık rejimine başkentlik yapan St.Petersburg birçok olaya şahitlik etmiş, birçok sanatçıya da ev sahipliği yapmış.

Pyotr İlyiç Çaykovski (1840–1893), Romantik dönem Rus klasik müzik bestecisi

Çaykovski, Şostakoviç, Rimski Korsakov, Anna Akhmadova hayatlarının bir bölümünü burada geçiren sanatçılardan bazıları. Puşkin eğitimini St.Petersburg’ta almış, buradan sürgüne gönderilip, burada öldürülmüş. Dostoyevski “Suç ve Ceza” adlı şaheserini burada yazmış. Şehir, 1905 ve 1917 devrimlerine şahitlik etmiş, Lenin, 1917 yılında sürgünden buraya dönmüş ve burada Bolşevik Partisi’ni iktidara hazırlamış.

Petersburg’ta Lenin liderliğinda Bolşevik İhtilali (1917)

Şehrin adı ilk olarak Çar II. Nikolay tarafından 1914 yılında “Petrograd” şeklinde, daha sonradan 1924 yılında Lenin’in anısına “Leningrad” şeklinde değiştirildi. II.Dünya Savaşı sırasında şehir Almanlar tarafından tam 872 gün kuşatma altında kaldı. Leningrad bu kuşatmaya direndi ve bu direniş sırasında 800.000 vatandaşını kaybetti. Bu kahramanca direnişten dolayı “Kahraman Şehir” sıfatıyla mükafatlandırılan ilk Sovyet şehri oldu. (1945) Sovyetler’in dağılmasından sonra, 1991'de şehre orijinal ismi St.Petersburg geri verildi.

Leningrad Kuşatması

Dostoyevski bu şehri “Dünyanın en muhteşem şehri” diye tanımlamış. Günümüzde; Ruslar, Petersburg’a “Kültürel Başkent” diyorlar. Kültür ve sanat şehri St.Petersburg UNESCO’nun Dünya Kültürel Mirası listesinde yer alıyor ve barındırdığı yaklaşık 306 müze ile dünyanın en çok müze bulunduran şehri.

Hermitage Müzesi

“İnziva Yeri” anlamına gelen Hermitage, Rusya’nın en büyük, dünyanın da sayılı müzelerinden biri. Barok tarzda yapılan Hermitage beş binadan oluşuyor ve bunlardan biri ise “Kışlık Saray”. Bu saray; 1732–1917 yılları arasında çarlık rejiminin siyasi merkezi rolünü üstlenmiş ve 1917 Bolşevik İhtilali burada gerçekleşmiştir.

2 km uzunluğunda bir cepheye sahip olan Kışlık Saray’ın 1054 odası ve 2000 penceresi var. Üç kattan oluşan ve her katında farklı ülke ve milletlere ait eserleri barındıran Hermitage, Guinness Rekorlar Kitabı’na dünyanın en büyük resim galerisi olarak girmiş. Leonardo da Vinci, Claude Monet, Vincent van Gogh ve Pablo Picasso’nun eserlerinin de bulunduğu toplam 322 galeri bu müzede mevcut bulunuyor.

Hermitage Müzesi

Beyaz Geceler

Yaz aylarına doğru kuzey yarım kürenin kuzeyine doğru gündüz süreleri uzamaya başlar. Kuzeydeki birçok şehir günün yarısından fazlasını aydınlık şekilde geçirir. Petersburg da bu şehirlerden biridir. 25 Mayıs’ta başlayıp Temmuz aynın ortasına kadar yaklaşık 50 gün boyunca Petersburg’ta “Beyaz Geceler” yaşanır. Hatta; 22 Haziran’da neredeyse 19 saat boyunca hava aydınlık kalır. İşte; bu Beyaz Geceler Petersburg’un sakinlerine sunduğu hediyelerden biridir.

St.Petersburg’ta “Beyaz Geceler”

Yazıma ünlü Rus düşünür Gogol’un Rusya’nın iki başkenti hakkında söylediği bir sözü ile nihayet vermek istiyorum:

”Petersburg titiz, dakik bir insan, mükemmel bir Alman, her şeye hesaplı şekilde bakan biridir. Moskova; bir Rus soylusudur, eğer iyi vakit geçirecekse, sonunda yere yığılana kadar gider ve cebinde ne kadar olduğu konusunda endişe etmez. Moskova, yarı ölçüleri sevmez. Petersburg, Moskova’nın acayipliği ve zevksizliği ile dalga geçer. Moskova Rusça konuşmayı bilmediği için Petersburg’u kınar… Rusya’nın Moskova’ya ihtiyacı vardır, Petersburg’un ise Rusya’ya.”

--

--