Leonardo Da Vinci’yi Dahi Yapan 7 Temel Prensibi

Bilge Zagli
Türkçe Yayın
Published in
4 min readFeb 2, 2023

Da Vinci’yi çoğu insan bir sanatçı olarak bilse de o aynı zamanda bir mimar, bilim adamı, müzisyen, matematikçi, mucit, anatomist, jeolog, astronom, haritacı, botanikçi, tarihçi ve yazardı.

Ve elbette onun birçok alanda mükemmelliğe ve ölümsüzlüğe ulaşması, şans veya çok çalışması değildi.

Da Vinci’nin hayata yaklaşımını okuduğumuzda, dehasının kaynaklarını daha iyi anlamaya başlıyoruz.

İşte Da Vinci’nin 7 Temel Prensibi:

1- Curiosità (Merak)

Hayata karşı doymak bilmez derecede bir merakı ve sürekli öğrenme için amansız bir arayışı vardı Da Vinci’nin.

Olaylara ve aklına gelen senaryolara mutlaka ‘’ya eğer’’ ve ‘’nasıl olur’’ diyerek yaklaşırdı.

‘’Ya eğer’’, hayal gücümüzü harekete geçirmeye yarar. Kaçırmış olabileceğimiz fırsatları görmemize, farklı bağlantılar kurmamıza yardımcı olur. Ve beynimizi daha hedef odaklı hale getirmemizin bir yoludur.

‘’Ya bu kişiyle bir sohbet başlatırsam?’’

‘’Ya o eğitime katılsaydım?’’

‘’Ya o egzersize başlarsam?’’

‘’Nasıl olur?’’, pasif olarak etrafımızda olup bitenleri gözlemlemek veya otomatik tepkiler vermek yerine, hem eylemlerimizi hem de diğerlerinin güdülerini sorgulamamıza neden olur.

Da Vinci hayatının bir saniyesini bile boşa harcamıyordu. Her zaman üretiyor, tahmin ediyor ve kurcalıyordu. Bu soru da bizi daha amaçlı ve üretken yaşamaya yönlendirecek, daha dürüst ve uyanık tutacaktır.

‘’Hayata doymak bilmez bir merakla yaklaş ve kesintisiz öğrenmek için sürekli arayış içinde ol.’’ Leonardo Da Vinci

2- Dimostrazione (İspat)

Da Vinci hayatını, tecrübe ve hatalarından ders alma isteği yoluyla, bilgiyi test etmeye derin bir bağlılıkla yaşıyordu.

Bu prensip, hiçbir şeyi hafife almamamız, her şeyi test etmemiz, hayatı ilk elden deneyimlememiz gerektiğini hatırlatıyor bize.

Her gün bir dizi hipotezimiz olmalı ve onları test etmeliyiz.

Bu prensip ayrıca şeytanın avukatlığını oynamamızı da gerektiriyor.

Her gün kendi inançlarımızdan birine karşı mümkün olan en güçlü argümanı oluşturmaya çalışarak zihinsel egzersizler yapabiliriz.

3- Sensazione (Hissetme)

Da Vinci, etrafındaki dünyadan inanılmaz derecede ilham alıyordu ve duyularını ne kadar keskinleştirirse, dehası o kadar artıyordu.

Resim yaptığı sırada öyle bir yoğunlaşırdı ki o resmin dışında ne bir şey görür, ne hisseder ne de duyardı.

Kitap okurken de aynı şekilde. Zihnindeki bütün düşünce ve hayalleri bir rafa kaldırır, sadece o an okuduklarına odaklanırdı.

Müzik dinlediği zamanlarda da sadece o müziğin ritimlerine, onun getireceği hislere odaklanırdı.

Her ne yaparsa yapsın, tüm duyularını yaptığı işe odaklardı.

Hatta bu konuda şöyle diyor ve öğrenmedeki yeteneksizliğimizi de buna bağlıyor:

Oortalama bir insan görmeden bakmakta, duymadan dinlemekte, hissetmeden dokunmakta, tat almadan yemekte, fiziki bilince ulaşmadan hareket etmekte, kökü alma bilincine varamadan nefes almakta ve düşünmeden konuşmaktadır. böyle duyusal körlükte hafızanın evrenle ilişkisi kesilir.”

Bir deneyimin tadını çıkarmak için en son ne zaman durduğunuzu hatırlıyor musunuz?

Deneyimlerimizi canlandırmak, yeni deneyim kapıları açmak için duyularımızı sürekli arttırmalı ve keskinleştirmeliyiz.

Bu yazıyı okumaya devam ederken tıpkı Da Vinci gibi tüm uyaranlardan, tüm fikirlerinizden kopup sadece buraya odaklanmayı deneyerek başlayabilirsiniz. :)

‘’Beş duyu ruhun yöneticileridir.’’ — Da Vinci

4- Sfumato (Pus)

Sfumato, muğlaklığı, paradoksu ve belirsizliği kucaklamaya istekli olmaktır.

Belirsizliklerle dolu günümüz dünyası için ne kadar kritik bir prensip değil mi?

İnsanlar genelde bilinmezliklerden, cevaplanamayan sorulardan rahatsız olur, bu nedenle kontrolü dışında olan her şeyden kaçınır.

Da Vinci ise bilinmeyenleri keşfetmekten ve belirsizliklerden zevk alırdı. Ayrıca fikir ve fenomenlerin aşırı zıtlıklarını anlama konusunda çok eşsiz bir yeteneğe sahipti.

Bu prensibi kendi hayatımıza uygulamak için;

Belirsizlikleri kucaklamalıyız; Hayatımızda kafa karışıklığı yaratan veya bir sonuç hakkında belirsiz hissettiğimiz bazı durumları listeleyerek ve ortaya çıkan duyguları keşfederek başlayabiliriz.

Karışıklığa Dayanıklılık Geliştirmeliyiz; “Güçlü ve zayıf yönlerim birbiriyle nasıl bağlantılı?” veya “En hüzünlü anlarım ile en neşeli anlarım arasındaki ilişki nedir? gibi sorular sorarak kendi paradokslarımızdan yararlanabiliriz.

5- Arte / Scienza ( Sanat / Bilim)

Mantık ve hayal gücü arasındaki dengenin geliştirilmesidir.

Çoğu insan beyninin hem sol hem de sağ lobunu kullanmaz.

Sol beyinli insanlar kelimelerle düşünür, doğrusal düşünmeyi kullanırlar. Mantıksal ve planlıdırlar. Net sonuçlarla ilgilenirler.

Sağ beyinli insanlar hayal gücüyle düşünürler, daha çok hissettikleri ile ilgilenirler. Yaratıcı ve bütünseldir.

Da Vinci, beynimizin her iki bölümünü de kullanmamız gerektiğine inanırdı. Bütün beynini kullanmayı tercih ederdi. Zaten fikirlerini çizimlere bağlayarak bunu göstermiş oldu.

Ne de olsa, mantıksız hayal gücü pek bir işe yaramaz ve hayal gücü olmayan mantık da sıkıcıdır. Öyle değil mi?

6- Corporalitá (Vücudi Olma)

Bu, sağlıklı bir zihnin yanı sıra sağlıklı bir vücudu korumakla ilgili olan bir prensip.

Vücudumuzun ve zihnimizin sağlıklı ve uyumlu olması bize zarafet, güven ve bütünlük getirir.

Da Vinci, zihinsel becerisine ek olarak inanılmaz derecede atletikti. Çünkü zihninin optimum seviyelerde çalışmasını istiyorsa, vücudunun da en iyi durumda olması gerektiğini fark etmişti.

Uykumuzu alamadığımızda işlerimizin veriminin düşmesi, sağlıksız ve yetersiz beslendiğimizde ve hareketsiz yaşadığımızda hem zihinsel hem bedensel enerjimizin düşmesini örnek olarak verebiliriz.

Sonuç olarak, zihnimiz fit olsun istiyorsak vücudumuzu da fit tutmalıyız.

7- Connessione (İlişkilendirme)

Her şeyin ve her olayın birbiriyle bağlılığının kabul ve takdir edilmesidir.

‘’Görmeyi öğrenin. Her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğunu fark edeceksiniz.’’ — Leonardo Da Vinci

Da Vinci, Geometrinin anatomiyle, anatominin sanatla, doğanın mühendislikle ilişkisini gördü ve çalışmalarında hepsini birleştirdi.

Kuşları makinelerle ilişkilendirdi, uçan makineler ve kuş uçuşunun doğası üzerine 35.000'den fazla kelime ve 500'den fazla eskiz üretti.

Hayatı boyunca bambaşka dünyaları birbirine bağladı.

İlişkilendirme pratiği yapmak için evinizden rastgele 3 nesne seçip aralarındaki bağlantıları bulmaya çalışabilirsiniz. Gerçekten müthiş bir zihin egzersizi.

🍀 Yeni bir makale yayınladığımda haberdar olmak isterseniz bu linke tıklayarak e-posta adresinizi bırakabilirsiniz. 🍀

--

--