Mükemmel Olmamanın Hediyeleri

Hatice Avcı
Published in
4 min readNov 1, 2023

--

Yetersizlik ve değersizlik çukurundan merhaba! Tüm insanların içerisine düştüğü bu çukur bazılarımızın daha sık başına geliyor. Özellikle de büyük büyük hayaller kurmaya cesaret edebiliyorsak daha fazla düşüyoruz bu çukura.

Üniversiteyi yeni bitirmiştim. Kpss için dershaneye gidip geliyordum. Benim için eziyetti devlet memuru olma fikri. Ama aileme söz vermiştim bir yıl hazırlanacaktım. Çok sıkılıyordum. O sıralar podcast ile tanışalı kısa bir zaman olmuştu. Ama o kadar çok sevmiştim ki ne bulsam dinliyordum. Coco Chanel ile Açık radyoda dinlediğim Vedat Ozan’ın sunduğu koku podcast programı sayesinde tanıştım.

Hayat hikayesi çok ilham vericiydi. Bir kadının nasıl sıfırdan bir yaşam inşa ettiğini gördükçe kendi yaşamımla neler yapabileceğimi düşünmek beni heyecanlandırıyordu. Destek istemiyordum. Sadece yapmam gereken heyecanımın peşinden gitmekti.

Markalarla tanıştım. Ama zaten çocukluğumdan beri markalarla tanışmıştım. Annem fakir olmamıza rağmen hep aldığı güzel şeylerden bahsederdi. O kadar güzel bir hikaye yazmıştı ki kafasında hem bana yol çizdi hem de o yolumu tıkayan en büyük engeli oluşturdu.

Annem zevkleri olan güzel ve estetiğe önem veren bir kadın olarak bana da bunları aşılamıştı. Fotoğrafta estetiği anlamamı ve beğenilerimin şekillenmesi için kendimi geliştirme isteği buluyordum bu sayede.

Bunların yanı sıra önümdeki en büyük engeli yani fakir olduğumuz için ne yaparsam yapayım benim başarımı ve beni kabul etmeyeceklerini sürekli söylüyordu. Bu da hem zenginliğe hem de zenglikle ilişkilendirilecek her şeye karşı içimde bir öfke oluşturuyordu.

“Ancak karanlığı araştıracak kadar cesur olduğumuzda, ışığımızın sınırsız gücünü keşfedeceğiz.” Brene Brown

Hal böyle olunca kendime kıza kıza istediğim şeyleri söylemekten hep geri durduğum bir hayata everildi yaşamım. Herkesin kabul edeceği bir meslek istedim önce ama hayat bana vermedi. Ne kadar çok çalıştıysam da yapamadım. Sonra ne mi oldu! Toplumsal sınıfların en keskin şekilde belirlediği damak zevkinin, para ile yakından ilişkili olan bir meslek girdi hayatıma. Diyetisyen oldum. Zengin mesleği.

Hastane de çalışıp kendimi çürütmek istemiyordum. Ama ne yapacağım hakkında da bir fikrim yoktu. Diyetisyenliği bitirdiğimde her şeye karşı bir ön yargım vardı. Bütün tatları ve lezzetleri reddediyordum. Şu an geriye dönüp baktığımda geldiğim toplumsal sınıfı bırakmak istemeyişimi görüyorum.

Hiç anlamıyordum bu meslekteki insanların yemek yeme şekillerinin neden bu denli farklı olduğunu.

Domates, zeytin, peynir yemiyor muyduk hepimiz nasıl bu kadar farklı olabilirdi. Babamın en sevdiği yemek olan lepe çorbası( bulgur ve cherry domatesle yapılır babama göre zengin yemeğidir) nasıl olurda sağlıklı yemekler arasında bulunmazdı. Yıllarım sağlığın ve yemeklerin ne anlam ifade ettiğini düşünmekle geçti.

Sonra anladım ki kendimi sınıf diye bir şeyin içerisine sıkıştırıp zevklerin ve lezzetlerin değişebileceğini düşünmeme rağmen görünmez eller tarafından sürekli o sınıfta tutulmaya çalışılmışım.

“Cesaret bir yaşam tarzı, bir alışkanlık, bir erdemdir: Ona gözü pek haraketlerle ulaşırsın. Yüzmeyi yüzerek öğrenmek gibidir. Cesareti cesur davranarak öğrenirsiniz.” Teolog Mary Daly

Oysaki sınıf gibi bir şeyin varlığı dünya markası haline gelen Coco Chanel olmanıza engel değildi. Estetik ve güzellik algınıza güvenip dünyayı değiştirebilirsiniz.

İnce ayrıntılarla hemhal olmak, seni heyecanlandıran konuların peşinden gitmek ve bol bol kırılganlığını göstererek kendini ortaya koymak gerekiyor.

Fakir bir aileden çıkıp anlamadığın şeyleri özgürce söylemek seni değiştirecek. Anlamadım ben bunu demek!

Sahi! sabah kahvaltıda portakal suyu içmek nasıl bir zenginlik göstergesi olabilir.

İlham aldığım kitaplar: Beğeni yargısının Toplumsal Eleştirisi

Ünlü Sosyolog Fransız Pierre Bourdieu farklı sosyal sınıftan gelen 1217 kişinin katıldığı bir deney yapıyor. Evrensel ve hiyerarşik tat teorilerine karşın kişisel tercihlerin sınıfsal farklara dayandığını ortaya koyuyor.

Fakir insanlar yemek tercihlerinde “bol ve iyi” olanı tercih ederken zengin insanlar “orjinal ve egzotik” olanı tercih ediyor.

Az bulunana gücünün yetmesi statü göstergesi iken tat konusunda da durum değişmemiş.

Avakado, kinoa, chia gibi besinler ben üniversitedeyken yeni yeni ünleniyordu. Az bulunuyordu ve herkes ulaşamıyordu. Senelerce denemedim. Danışanlarım bu tarz şeyleri deneyip sağlıklı olduklarını düşünüyordu ben ise evde hala ailemin bana gösterdiği yemekleri yapıyordum.

Zengin insanların ketojenik beslenmesine karşı içimde inanılmaz bir öfke vardı. İnsanların ekmek bulamadığı bir dünyada sırf kilo verebilmek için bir kişinin ketojenik beslenmesini şımarıklık olarak görüyordum.

İnsanlar yemek konusunda şımarıktı. Maddi olarak bir sınıfa dahil oldukça tadını düşünmeden diğer insanlardan farklı ne yiyebilirim diye bakmaya başlıyor. Ben de inadına yerel ve yöresel olanın çok iyi olduğunu savunuyordum.

Şu an görüyorum ki bilimsel verileri bu tarz ön yargılardan arındırarak okuyabildiğimizde anlamlı sonuçlar üretebiliriz.

Kendini kandırmak en kolayı ancak en zor farkedilenidir.

Ben bir diyetisyen olarak toplumsal sınıfımın damak zevkine sıkışmışken şimdi itiraf ederek çıkmanın yollarını buluyorum.

O zamanlar utandığım şeylerin ne kadar da yerinde sorular olduğunu görüyorum.

Ben yeterli ve değerli olduğumu anca kocaman kocaman şeyler yapıp param olduğunda olacağını sandım. Çünkü şimdiye kadar hep onların değerli olduğunu duyarak büyümüştüm.

Şimdi bazı şeylere ulaştıkça anlıyorum değerlilik için paranın hiçbir anlam ifade etmediğini. Kendini kabul ve sevmek diğer şeylerden bağımsız.

Şimdi de kendimi kabul etmek için beni en çok kıran ve utandıran şeylerin neler olduğunu anlamaya çalışıyorum.

Çünkü kendimi olduğu haliyle ortaya koymak, bütün yaşamımdaki utançları konuşmakla mümkün.

“Gerçek aidiyet yalnızca biz özgün, kusurlu yanlarımızı dünyaya sunduğumuzda gerçekleştiğinden, aidiyet duygumuz asla kendini kabul düzeyimizden büyük değildir.” Brene Brown

Kendim olabilmek için bir adım daha..

Hem ne kadar biricik olduğunuzu hem de sıradanlığımızı kabul ettiğimiz günler dilerim❤️

Daha fazla yazıya ulaşmak için👇👇

--

--

Hatice Avcı
Türkçe Yayın

Meraklı, Okur, Yazar, Fotoğraf çeker www.dythaticeavci.com https://dythatice.substack.com / Her hafta perşembe günü buluşmak üzere.