Mektup:4 Eylül 2022
İzahsız Gidiş.
Öylece bakan siyah gözleriniz izaha muhtaç. Kendinizden mi korkuyordunuz hiç bir şey demeden gidişinizde yoksa sizi tekrar kalmaya tekrar ikna etmemden mi?
“Gitmek isteyeni kırk düğüm halatla bağlasan, tutamazsın. Kalmak isteyene saç teli yeter.” demişlerdi. Kel olduğumu unutmuşum özür dilerim. Hatırlattınız.
Benden kaçıyor muydunuz, yoksa beni hiçe mi sayıyordunuz?
Bu izahsızlığın ben de yansımasını düşündünüz mü bilmiyorum ama tarifi ve tarihi imkansız bir kırgınlık halindeyim.
Belki bir silahtır sükut. Belki beni kırmaktan korkuyordunuz tekrar konuşarak. Lafın fazlası deliye söylenirdi. Ben de pek akıllı sayılmazdım ya hani. Biraz fazla konuşabilirdiniz, yazabilirdiniz. Belki ancak öyle anlardım.
Bu konuda hüs-ü zan içinde mi olmam lazım bilmiyorum. Bu hal beni umduğundan daha çok kırdı biliyor musunuz? Sükutun işe yaradığı yaşlarda değilim galiba. Her şey izaha muhtaç. Yorgun yüreğim açıkçası buna kendi içinde anlam verip, bir mana, bir hikmet verip kendinde bir kuvvet bulamıyor, haliyle dayanamıyor.