Melek Tavus’un Gözyaşları: Ezidiler

Mehmet Omer Gozum
Türkçe Yayın
Published in
6 min readSep 22, 2021

Ortadoğu pek çok ilginç dini topluluğa ev sahipliği yapmıştır ve yapmaktadır. Bu dini ve etnik gruplar her zaman araştırmacı ve akademisyenlerin ilgisini çekmişlerdir. Bu gruplardan bir tanesi de Ezidilerdir. 2014 yılında Suriye savaşında, dünyanın gözü önünde yaşadıkları katliam nedeniyle kamuoyunun da ilgi alanına girmiş ve merak konusu olmuşlardır. Kimdir Ezidiler, neye inanırlar, haklarında söylenenler doğru mudur? Bu yazıda Ezidileri ve ilginç inanışlarını inceleyeceğim.

Ezidi mi Yezidi mi?

Ezidilik konusunda ilk akla gelen soru Ezidi kelimesinin kaynağının ne olduğu sorusudur. Pek çok araştırmacı kelimenin kökünü Kürtçe ve Farsçada Tanrı anlamına gelen Yezdan kelimesine bağlamaktadır; bu durumda Ezidi ilahi anlamına gelmektedir. Ayrıca Ezidi kelimesinin Kürtçede ‘Ben yaratılanım’ anlamına gelen ‘Ez dayim’den geldiğini iddia edenler de vardır. Eski kaynaklarda bu topluluktan Yezidi olarak bahsedilmekle birlikte Ezidiler kendilerinin bu adla anılmasını istememektedirler; çünkü bu adlandırma onları Emevi halifesi Yezid ile ilişkilendirmektedir. Ezidiler bu iddiayı kabul etmemektedirler.

Ezidiler nerede yaşarlar?

Dünya genelinde Ezidi nüfusunun yaklaşık 1 milyon olduğu düşünülmektedir. Bu nüfusun önemli çoğunluğu Irak’ta, özellikle Musul’un Sincar bölgesinde yaşamaktadır. Bunun dışında Ermenistan, Suriye, İran, Azerbeycan ve Gürcistan’da yaşayan Ezidiler mevcuttur. Türkiye’de göçler nedeniyle çok küçük bir Ezidi nüfus kalmıştır. Önemli sayıda Ezidi yaşadıkları baskılar sonucu Avrupa’ya, özellikle Almanya ve İsveç’e gitmişlerdir. Avrupa’da en çok Ezidi nüfusa sahip olan ülke 100 bin nüfus ile Almanya’dır.

Ezidi inancının kökeni

Ezidiliğin müstakil bir din olduğunu söyleyerek konuya başlayalım. Ezidilik inancının ne zaman başladığı ve nasıl oluştuğu tartışma konusudur. Ezidiler dinlerinin dünyanın en eski dini olduğuna inanırlar. Araştırmacılar ise bu konuda ikiye ayrılmaktadırlar. Pek çok araştırmacı Ezidiliğin kökenini 12. yy.’da yaşamış, dönemin meşhur sufilerinden Şeyh Adi bin Müsafir’e (Ezidiler Şeyh Hadi derler) bağlamaktadır. Bu görüşe göre Ezidilik Şeyh Hadi’ye atfedilen Adeviye tarikatının zaman içerisinde eski ve yerel inanışlardan etkilenerek müstakil bir dine dönüşmesiyle oluşmuştur. Ülkemizde de en çok savunulan tez budur. Diğer görüş ise Ezidiliğin bölgeye gelen Şeyh Hadi dolayısıyla tasavvufi etkileşime maruz kalsa da özünde kadim bir inanış olduğunu savunur. Bu kadim inanışın kökenini ise araştırmacılar Zerdüşt öncesi eski İran dinlerine (özellikle Mitraizme) bağlamaktadırlar.

Tavus kuşu ile sembolize edilen Melek Tavus

Ezidiler neye inanır?

Ezidiler yaratıcı olarak tek bir Tanrı’ya inanmaktadırlar. Bununla birlikte dünyanın yönetimini Tanrı’nın meleklere devrettiğine inanırlar.Bu meleklerin başında Melek Tavus gelir. Peki Ezidi inanışında Tanrı’nın kendi nurundan yarattığı yedi meleğin lideri olan ve evreni Tanrı adına yönettiğine inanılan Melek Tavus kimdir? Ezidi inanışında tavus kuşu ile simgelenen Melek Tavus, Tanrı tarafından Adem’e secde etmesi emredilen fakat bu emre karşı geldiği için cezalandırılan ve cennetten kovularak cehenneme yollanan melektir. * Melek Tavus yedibin (ya da kırkbin) yıl gözyaşı dökerek nedamet getirmiş ve sonrasında Tanrı tarafından bağışlanmıştır. Bu arada döktüğü gözyaşları sebebiyle cehennemin ateşi sönmüştür, bu sebeple cehenneme inanmazlar. Ezidiler, Tanrı’nın imtihan için Melek Tavus’a Adem’e secde etmesini emrettiğini; Melek Tavus’un secde etmeyerek sınavı geçtiğine inanırlar. Kimi araştırmacılar Ezidilerin bu görüşlerinde bazı marjinal sufilerden etkilendiklerini ileri sürerler. Ezidilerin halk arasında Şeytana tapanlar olarak adlandırılmalarına sebep olan da onların bu inancıdır. Fakat Ezidilerin inanışındaki Melek Tavus ile İslam ve Hristiyanlıktaki Şeytan arasında önemli bir fark vardır. Ezidiler Melek Tavus’un kötülüğün kaynağı olduğuna inanmazlar, onlara göre kötülük insanın kendinden kaynaklanır. Tanrı’nın baş meleğine hakaret sayılacağından şeytan kelimesini anmak bile Ezidilikteki en büyük günahlardandır. Cennete ve cehenneme de inanmayan Ezidiler, ruh göçüne inanırlar.

Melek Tavus diğer adıyla Azazil’in dışında diğer melekler Derdayil, İsrafil, Mikail, Cebrail, Samuel ve Nurael’dir. Bu meleklerden her biri bir din büyüğü ile özdeşleştirilmiştir. Bunlar sırasıyla, Şeyh Hasan , Şeyh Şemseddin , Şeyh Ebubekir, Şeyh Saceddin, Şeyh Fahreddin’dir. Şeyh Hadi’nin Ezidilikteki konumu çok önemlidir. Kendisine Melek Tavus’un temsilcisi, zaman zaman da Melek Tavus’un dünyaya gelmiş hali olarak bakılır.

Ezidilerin ilginç bir inanışı da kendi kökenleri hakkındadır. Kendilerinin diğer insanlardan farklı olarak Adem ve Havva’nın soyundan değil Adem’in oğlu Şehid bin Car ile bir hurinin soyundan geldiğine inanırlar. Bu sebeple Ezidilik doğuştan gelmedir, sonradan olunmaz. Dışardan birisiyle evlenmek de kati bir şekilde yasaktır. Bu anlamda Ezidiler hem dini hem de etnik bir topluluktur. Ezidilerde ayrıca çok önem verilen, Alevilerdeki musahipliğe benzer “Ahiret Kardeşliği” kurumu bulunmaktadır.

Laleş’teki Ezidilerin kutsal mabedi

Ezidilerin İbadetleri

Ezidilerde Müslüman, Hristiyanlık ve Yahudilikteki gibi bireysel ibadetler için özel bir yer yoktur. Günlük ibadet olarak yüzlerini güneşe dönerek günde iki kere dua ederler. Bu sebeple de güneşe tapmakla suçlanmışlardır. Qewl adı verilen duaları kürtçedir. Ruhani sınıfa mensup olmayan Ezidiler, her sene Aralık ayında üç gün oruç tutarlar. Din adamları ise yazın ve kışın 40'ar günden toplam 80 gün oruç tutarlar. Ezidilerin 11. ayın ilk haftasında Laleş’te bulunan, Şeyh Hadi’nin mezarının bulunduğu tapınağı ziyaret edip hacı olma zorunlulukları vardır. Irak’ın Duhok ilinin Şeyhan ilçesinde bulunan Laleş Vadisi’ndeki tapınak bir nevi Ezidilerin Kabe’sidir denilebilir. Hristiyanlara benzer şekilde yeni doğan çocukları Laleş tapınağında kutsal olduğuna inandıkları bir çeşmenin suyuyla vaftiz ederler. Mukaddes kabul ettikleri, Melek Tavus’u temsil eden 7 tane sancak vardır. Sancaklar horoz şeklinde heykellerdir. Bu sancaklar özel günlerde köylerde dolaştırılır ve ziyaret edilir.

Ezidilikle ilgili göz önünde tutulması gereken en önemli özelliklerinden biri şifahi bir kültür olmalarıdır. Ezidiler herhangi bir kutsal kitaba bağlı olarak dinlerini yaşamazlar. Bu sebeple belli konularda Ezidiler tarafından farklı görüşler ortaya atılmaktadır, bu da kafa karışıklığına sebep olmaktadır. Ezidilik kitabi bir inanç olmamakla birlikte kimi mitlerin ve kuralların bir araya getirildiği iki metin bulunmaktadır. Bunlar Mushaf-ı Reş ve Kitab el Celve’dir. Her iki metnin de orijinali yoktur.

Ezidiler Çarşamba gününü kutsal sayarlar. Çarşema Sor (Kırmızı Çarşamba) olarak adlandırılan Nisan ayının üçüncü çarşambası ise bayram olarak kutlanır. Bu özel gün dışında Ezidilerin pek çok kutsal kabul ettikleri bayram günleri bulunmaktadır.

Ezidilikte Tabular

Ezidilerle ilgili en çok merak edilen konulardan biri de tabular meselesidir. Yukarıda şeytan kelimesinin kullanımının yasak oluşundan bahsetmiştim. Bunun dışında mavi renk giymenin, marul yemenin yasak olduğu, eğer bir yere çember çizilirse, dışarıdan biri bu çemberi silmedikçe çemberden dışarı çıkmanın yasak olması gibi ilginç tabulardan bahsedilmektedir. Ayrıca domuz, ceylan, bal kabağı da yenmez. Ezidi kadınları saçlarını kesmezler. Şu da akılda tutulmadır ki marul yememek, mavi giymemek gibi tabular yöresel tabulardır, yani tüm Ezidiler tarafından uygulanmamaktadır. Bazı yasaklar ise sadece din adamları için geçerlidir. Avrupa’da yaşayan yeni nesil Ezidilerin çoğunun ise bu tabulardan haberi bile yoktur.

Ezidilikte Hiyerarşi

Ezidilikte çok katı bir hiyerarşik yapı bulunmaktadır. Kim hangi sosyal sınıfa ait doğduysa, ölene kadar o sınıfa mensup olur. Sınıflar arası evlenmek yasaktır. Bu hiyerarşi kısaca şu şekildedir: 1)Mirler: Yönetici liderlerdir. Melek Tavus ve Şeyh Hadi’yi temsil ederler. 2)Şeyhler: Dini liderlerdir. 3)Pirler: Şeyh olmadığı zaman onlara vekalet eden din adamlarıdırlar. 4) Fakirler: Diğer sınıflardan farklı olarak sonradan fakir olunabilir. Aileler arasında arabuluculuk yaparlar, sadaka ile geçinirler. 5) Kavallar: Laleş’teki tapınakta oturan görevlilerdir. 6) Kuçekler: Türbedeki hizmetkarladır. 7) Müritler: Dini görevi olmayan, çoğunluğu oluşturan topluluktur. Her müridin bağlı olduğu bir şeyh ve pir vardır.

Ezidiler hakkında kitaplar ve tavsiyeler

Ezidiler hakkında ilk aklan gelen eserlerden biri, sonradan tiyatroya da uyarlanan, Murathan Mungan’ın “Mahmud ile Yezida” adlı tiyatro eseridir. Kitabın konusu bir Müslüman ile Ezidi’nin aşkıdır. Zülfü Livaneli’nin Huzursuzluk adlı kitabı ile Ali Murat İrat’ın Yitik adlı kitabı da son zamanlarda Ezidiliği konu alan popüler yayınlardan sayılabilir. Ezidiliği ve Ezidileri araştırmak isteyenlere özellikle Sabiha Banu Yakut’un “Melek Tavus’un Halkı Ezidiler” adlı kitabını tavsiye ederim. Gene meraklılara, akademisyen yazar Amed Gökçen’in ve Hollandalı akademisyen Philip G. Kreyenbroek’in kitaplarını tavsiye edebilirim.

Ezidilikle ilgili pek çok konu daha derin bir şekilde incelenmeyi beklemektedir. Ezidilerin kökeni hakkında değişik iddialar, değişik dinlerle olan benzerlikler bunun başında gelmektedir. Araştırmalarım sırasında Ezidilik ile Hinduizm arasında bağlantı kuran ilginç yazılar gördüm. Ezidilikte kutsal kabul edilen tavus kuşu sembolünün Hindistan coğrafyasında da kutsal kabul edilmesi bu iddiayı ilgi çekici kılmaktadır. Bu yazının içeriğini aştığı için bu konuya girmeyeceğim fakat ilgilenenler için yazının sonunda bir link bırakıyorum.

Ezidilerin Geleceği ve Son Söz

İnançlarında çok farklı inançların izlerini görebileceğimiz Ezidiler, 18. yy.’dan itibaren Oryantalistlerin araştırmalarına konu olmuşlardır. Yazılı bir kültür olmamaları dolayısıyla, Ezidi tarihi hakkındaki karanlık noktaları aydınlatmaları açısından araştırmacılara pek çok görev düşmektedir. Ortadoğu’daki, binlerce yıllık inançlarını tüm baskılara rağmen devam ettiren ve bu uğurda ağır bedeller ödeyen Ezidiler, şimdi ise dışardan evlenmenin ya da dine girişin yasak olması sebebiyle giderek yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Ezidiler kendi aralarında bu tehlikeye karşı çözüm aramaktadırlar. Ezidilerin bu sorunun üstesinden gelip gelemeyecekleri de yakın tarihin cevaplayacağı bir soru olacaktır.

Ezidilik ve Hinduizm benzerliği hakkında bir yazı için tıklayabilirsiniz.

--

--