Milliyetçilik Tekeli
Kimdir Milliyetçi?
Uzun süredir ülkenin belirli gruplarıyla beraber ben de milliyetçi olmadığım ve milliyetçilerle sorunum olduğu şeklinde ithamlara maruz kalıyorum. Hatta daha da ileri gidilerek teröre yakın olduğum ve hatta terörist olduğum dahi iddia edilebilecek kadar şuursuz durumlar yaşıyorum. Birinin tüm değerlerine küfür etmenin terörist ithamından daha hafif olduğuna inanan biri olarak bu ithamlar kanıma dokunuyor. Bunları diyen kişiler kendilerinin milliyetçi olduklarını iddia ediyorlar fakat milliyetçiliğin ne olduğuna dair herhangi bir öğretide bulunmuyorlar. Milliyetçiliği kendi tekellerinde bulunan bir güç olduğunu sanacak kadar şuursuz davranıyorlar.
Öncelikle ben 22 yıl askerlik yapmış ve meslek hayatının uzun yıllarını dağlarda, sınırda ve cephede geçirmiş; vatanını koruma uğruna annesinden, babasından, eşinden ve evlatlarından uzun süreler uzak kalmayı göze alan hatta onlara doyamadan canını vermeye gözünü kırpmadan giden bir babanın, bütün ömrünü çocuklarının eğitimine, gelişimine ve ailesini dik tutmaya çalışan, oğullarının vatanları için en iyi şekilde hizmet edebilmesi için yemeden içmeden oğullarının eğitimine tüm varlığını koyan bir annenin oğluyum. Bana ve benim gibi birçok arkadaşıma yapılan her ithamda bu şekilde vatanı için canını dişine takarak yaşayan anne ve babalarımıza da laf edildiğini hatırlatmış olayım.
Böyle bir aileden yetişmiş birinin doğuştan Türkiye, Atatürk ve millet gibi kavramlarla büyüdüğünü, yürümeyi öğrenmeden önce vatan bilincini edindiğini ve bizzat Doğu’da yaşayarak vatanı en iyi şekilde görerek büyüdüğünü bilmeyip oturduğu yerden milliyetçiliğin kendisine ait olduğunu sanan kişiler bizlere çok büyük haksızlıklar etmektedirler. Böyle bir ailede yetişmiş çocuklar her zaman vatanın gelişmesi gerektiğini bilir ve eğitim öğrenimi en iyi şekilde tamamlayıp hem ailelerini hem de vatanını gururlandırmak için yaşarlar. Ben de bu gruba dahil bir birey olarak öğrenimi en iyi şekilde tamamlamaya çalışarak en iyi liselerden birinden mezun oldum ve aynı şekilde en iyi üniversitelerden birinde öğrenim görmekteyim bunun yanında öğrenimin yanında kendimi eğitmemin ülkem için çok önemli olduğunu bilerek her zaman kendimi tarih, coğrafya, felsefe ve birçok sosyal bilimde geliştirerek çevresini aydınlatan bir aydın olma hayalini taşıyorum. Kendimi kısaca tanıttığıma göre bu konuya biraz daha ayrıntılı girebiliriz.
TDK’ye göre milliyet, “Millete özgü olma veya millî olma durumu, ulusallık” anlamına gelirken Milliyetçilik, “Maddi ve manevi açılardan millet ve ülkesinin çıkarlarını her şeyin üstünde tutma anlayışı, ulusçuluk, ulusalcılık, nasyonalizm” anlamına gelmektedir. Milliyetçiliğin birçok çeşidi bulunmaktadır: Liberal Milliyetçilik, Sosyal Milliyetçilik, Faşizm… Faşizm, “Demokratik düzenin yerine aşırı bir ulusçuluk ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğreti.” anlamına gelir. Buna karşın halkımıza göre milliyetçilik ‘vatan için ölmek, öldürmek, her daim çarpışmaya hazır olmak ve asker ruhlu olmak’ şeklinde akıllarda yer edinmiştir. Bu söylemlerin karşısında demokratik ve aydınlık Milliyetçi duygularla çıkıldığında kendilerinden farklı söylemlerde bulunulduğu ve kendilerine rakip gördükleri fikirlere de alan açıldığı için bu fikirleri terörle suçlayıp söylemleri dile getirenleri Milliyetçilik’ten aforoz etmeye çalışırlar. Yani kısaca vatan için ölünmediği ve vatan için ölmeyi sorguladığınız zaman, farklı şekillerde de Milliyetçilik’in gelişmesi gerektiği söylendiğinde genel kitle faşizme kayarak sizleri kolayca terörist ilan edebiliyorlar. Peki nedir terör ve kimdir terörist?
TDK’de terör kavramı yıldırı olarak bulunabiliyor: “Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş, terör.” anlamına geliyor. Terörist ise yıldırıcı olarak karşımıza çıkıyor: “Bir siyasi davayı zorla kabul ettirmek için karşı tarafa korku salacak, cana ve mala kıyacak davranışlarda bulunan kimse, yıldırmacı, terörcü, tedhişçi, terörist.” anlamına geliyor. Kendim üzerinden gidecek olursam: 20 yaşında bir Türk genci olarak gelecek yaşamımda kendimi, ülkemi ve dünyamı en iyi şekilde geliştirebileceğim fikirleri keşfederek ve bu fikirlerin eksik noktalarından birbirlerine harmanlayarak daha da güçlendirmeye çalışan, bunları yaparken çevreme hangi amaçla, yöntemle ve kimlerle yaptığımı açıklayarak kendilerini aydınlatmaya çalışan biriyim. Çevremdeki her bireyi bilgili olduğumu düşündüğüm noktalarda aydınlatmayı çok seven ve çevremle beraber topluca eğitim ve öğrenim gerçekleştirmeye çalışan biriyim. Benimle beraber terörist ilan edilen neredeyse her genç yaklaşık olarak bu yolda ya da bu yola yakın bir yolda ilerleyen insanlar. Eldeki bilgilerle analiz yapıldığında bu eylemlerin yıldırıcı gruplar dahil herkesi aydınlatma ülküsü taşıyan, kimsenin canına ve malına tehdit oluşturmayan, korkutmayan ve çevresine baskı uygulamayan fikirler olduğunu görmemek için gönül gözünün kapalı olması gerekir. Buna karşılık bu eylemler sonucunda bu fikirlerde toplanması için kimseye korku salınmaz, cana ve mala zarar verecek bir davranışta bulunulmaz. Yani kısaca benim de içine dahil edildiğim grupların neredeyse tamamını sadece basit bir kavram analiziyle yıldırı uygulamayan birer yıldırıcı olmadığımızı ve Milliyetçilik’e fayda sağlayacak birçok eylemde bulunduğumuzu kanıtlamak çok kolay. Peki buna rağmen bizleri terörist ilan etmekte asla geri durmayan ve durmayacak olan insanlar ne düşünüyor? Neyi amaçlıyor?
Kendi vatandaşına, komşusuna, arkadaşına hatta aile bireyine terörist ithamlarında bulunanları ikiye ayırabiliriz: kişisel çıkarlarını korumak isteyenler ve cahiller. Terörist ithamlarının başlıca çıktığı yerler koltuklarını sağlama almak isteyen siyasi ve bürokratik şahısların kendi yolsuzluklarını ve hatalarını kapatmak istemesi sebebiyle hedef şaşırtma amacıyla ortaya atmasıyla itham meydana çıkmaktadır. Daha sonrasında yukarıdan gelen bu yalan ithamları kendi kişisel çıkarları için halka yayan parti yetkilileri bu işin dağıtıcılığını üstlenmektedirler. Son olarak da yine kendi çıkarlarını ve oy verdiği grubun zenginliğini düşünen seçmenler bu yalanın artık gerçek olmasını sağlamaktadırlar. Kısaca bu yalanın ortaya çıkış ve halkla buluşma mekanizması bu şekilde işlemektedir. İthamcı ve itham edilenin yanında bir de ortada iki taraftan da olmadığını iddia eden kimseler ise bu yalana ya tepki gösterebilirler ya da bu yalana ayak uydurabilirler. Ne yazık ki üçüncü taraf olduğunu iddia edenler bu yalanın daha çok yayılmasına ve zihinlere daha sıkı kazınmasına yardımcı olmaktadırlar.
Üçüncü taraf olduğunu iddia eden kişilerin birçoğu asıl milliyetçinin kendileri olduklarını iddia ederek Milliyetçilik’in asıl kendi tekellerinde olduklarını düşünmektedirler. Süreç içerisinde ithamcı ve itham edilen gruplar içerisinde diğer tekelcilerle yan yana yer alıp aynı söylemleri kullanarak beni de içine soktukları gruba terörist ithamlarıyla saldırmaya başlamaktadırlar. Yukarıda yazdığım tüm gerçeklikler bu grup için de geçerli hale gelmektedirler: kendi çıkarları için karşıyı terörist ilan etmek, yalanlara başvurmak, yaygınlaştırmak ve gerçek haline getirmek… Bu grubun içerisinde benim de yakınım, arkadaşım ve dostum bulunuyor ve bana konuşmalar içerisinde ithamlarda bulunuyorlar. Beni tanıdıklarını düşündüğüm insanlardan böyle ithamlar duymak beni hem çok sinirlendirip hem de çok üzse de kendilerinin cahil ve fazlasıyla unutkan gördüğümden sakince kendimi açıklamaktan başka bir şey yapmıyorum. Eminim ki benim gibi değişim isteyen neredeyse tüm gençler tüm insanlar aynı durumlarla baş etmek durumunda kalıyorlar.
Bu ithamlarda bulunanlar öncelikle kendi hayatlarına bakıp kendilerinin bu söylemlerde bulunmaya hakları olup olmadığına bakmalılar. Sonrasında karşısındaki kişiye bakıp gerçekten bu ithamları hak edip etmediğine bakmalılar. Bu otokontrolleri gerçekleştirebildikleri zaman nasıl haksızlıklar ve yanlışlıklar yaptıklarının farkına varabileceklerdir. Yine varmıyorlarsa niyetlerini temizlemek için uğraşmalıdırlar. Kendilerini eleştirip çevresine açık hale geldikleri zaman bizlerle beraber sohbetlerde bulunarak bizleri anlamaya çalışmalıdırlar. Bizleri anlamaya başlamak için bol bol okumalı, araştırmalı ve kavramları doğru öğrenmelidirler. Milliyetçilik’in yalnızca vatan için ölmek olmadığını kavrayıp şehitler üzerinden Milliyetçi güzellemeleri bırakmalı ve ekonomi, sanayi, eğitim, teknoloji ve tarım gibi sektörlerde gelişmenin gerçek Milliyetçilik olduğunu kavrayabilmeliler. Bizlerin çevremize, ülkemize ve dünyamıza iyilik getirmekten başka amacımız olmadığını anladıklarında bizlerin çalışmalarına destek olup bizzat katılarak beraber bu dünyayı güzelleştirmek için çalışmalara başlamalıdırlar. Kısaca okumadan, dinlemeden ve görmeden küfür, hakaret ve itham dolu ağızları kenara bırakarak zihinlerini aydınlatmalı ve çevrelerine aydınlık saçmaya başlamalıdırlar. Yoksa karanlık zihinlerin karanlık eserleri içerisinde hep beraber ışığımızı yitirme riski içerisinde yaşamaktan başka bir şey yapamayız.
Yine aynı şekilde benim gibi ithamlara maruz kalan dostlarım da bu ithamların öncelikle kötü niyetliler sonrasında cahiller tarafından geldiğini kavramalı ve aydınlıktan asla vazgeçmemelidirler. Hayalleri ve hedefleri gerçekleştirmek için gereken tüm adımları atmaktan asla vazgeçmemelidirler. Hatta bütün karanlık saldırılara rağmen daha aydınlık daha büyük işlerle ortalığı aydınlatmanın peşinde daha motive bir şekilde koşmalıdırlar. Unutmamalıdırlar ki hedefimiz aydınlık olduğu sürece her daim beraber yol yürüyecek ve çevremizi, ülkemizi ve dünyamızı daha mutlu, daha bilgili, daha barışçıl ve daha aydınlık bir yer haline beraber getireceğiz! Milliyetçilik kisvesi adı altında yapılan saldırıları ideolojiye yıkmamalı ve Milliyetçilik’i dışlamamalıdırlar. Bütün ideolojiler bizim bütün renkler bizimdir biri dahi olmadan dünyamız eksik kalacaktır. Ölene dek karanlık zihinlere karşı aydınlık cevaplar vermeye ant içmelidirler.
Milliyetçilik vatan için ölmek kadar yaşamaktır da. Milliyetçilik, birilerinin tekelinde kalamayacak kadar güçlü ve aydınlık unsur içeren bir ideolojidir. Kendini milliyetçi atfeden ve aslında “Bir siyasi davayı zorla kabul ettirmek için karşı tarafa korku salacak, cana ve mala kıyacak davranışlarda bulunan kimse…” tanımına bizzat kendisi giren kötü niyet yahut cahillikten dolayı karanlık zihne sahip kişiler asla unutmamalıdırlar ki bizler aydınlık saçmaya devam edeceğiz. Karanlık zihinlerini aydınlık ile dağıtmaya devam edeceğiz!
Son olarak andımız ile yazıyı bitirmek isterim:
Türk’üm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk’üm diyene!