AFILI AFORIZMALAR YAPARAK BÜTÜN DÜNYAYA DÖNÜP BAŞARININ SIRRI ŞUDUR DIYEMEZSINIZ! ŞIMDIYE KADAR OKUYUP DINLEDIĞINIZ MOTIVASYON KONUŞMALARINI BIR KENARA KOYMADIYSANIZ BU YAZI SİZE GÖRE DEĞİL!

Motivasyonlulaşamayanlardan Mısın?

Başarı için atman gereken 3 adım zengin olmak istiyorsan şu 5 kuralı uygula sağlıklı kalmak için her gün şunları yap mutlu evliliği sırrı bilmem neye çok dikkat etmekten geçer…

Mansur Yüksel
Türkçe Yayın

--

Muhakkak kişisel gelişim önemlidir, gereklidir, bunu yapabilmek için bir motivasyona kavuşmak iyidir, iradeyi güçlendirmek güzeldir, bunlarla ilgili bir tartışma yok.

Ne var ki günümüz nesilleri daha önce başka hiçbir neslin karşılaşmadığı düzeyde ve yoğunlukta motivasyon konuşmalarına boğulmuş vaziyette bunu özellikle dur duraksız kısa kliplerin, özlü sözlerin, paylaşıldığı sosyal medyalarda fark edebilirsiniz ne kadar sık karşılaştığınızda görebilirsiniz…

  • Finansal başarı
  • Kariyer
  • Sağlık
  • İlişkiler
  • Özel Hayat
    Her alanda farklı şekillerde üsluplarda aktarılmaya çalışılan bir motivasyon bombardıman söz konusu değil mi?

Şimdi tüm bu motivasyon konuşmalarını alt alta yazacak olsanız fark edeceksiniz ki değişik örnekler benzetmeler ve hikayeler üzerinden anlatılmaya çalışılan aslında hep aynı üç şey:

1-Başkalarını dinleme kendine inan.
2-Seni mutlu etmeyen şeyleri bırak cesur ol adım at ve sevdiğin şeyi yap seni mutlu edecek bir amacın olsun.
3-Tembellik etme Mazeret üretme istikrarla çalış yani sakın vazgeçme sakın peşini bırakma.

Hemen hemen tüm motivasyon konuşmalarının özeti bunlardan biri veya tamamı.
Acaba sayılan bu 3 maddenin alameti farikasını,
işe yarayabilecek olduklarını kendi kendinize keşfedemiyor muyuz?
Bu kadar bariz bilinen şeyler pompalanmasa yapamıyor muyuz?
Bu yaklaşımda bir eksiklik bir yanılgı bir aldatmaca bir dengesizlik yok mu?
Elbette var!

Gelin izah edeyim…
Hayat sadece sizin hayatınız değil evrendeki tüm hayat artık nerede varsa dengede durabildiği sürece vardır.
Her aşırılık hayata mal olur bazıları kısa bazıları uzun vadede mal olur ama olur.
Hayat daima denge sayesinde var olur; gezegenin yıldızına çok yakın veya uzak olmaması hayat için gerekli sıcaklık dengesini sağlar.
Ekosistemlerin tamamı bir denge içinde var olur denge bozulursa türler yok olur.

Modern hayatlarımız süper güç haline gelmiş ülkelerin yürütmek zorunda olduğu denge politikalarıyla devam eder aksi halde yine savaşlarla hepimiz yok olabiliriz.

Makro ve mikro düzeyde onlarca örnek daha verilebilir. Dolayısıyla kişisel hayatınızla ilgili durumların ve senaryolarında bu denge unsurundan bağımsız olduğunu sakın düşünmeyin!

Hayata karşı alacağınız tek türden tavırlar sayesinde sürdürülebilir başarının ve mutluluğun gerçekleşeceğini sanmayın uzun vadeli hiçbir şeyin; tek bir formülü, tek bir bilgeliği, tek bir reçetesi yoktur.

Hayatlarının belli alanlarında başarılı olmuş insanlar bunu böyleymiş gibi pazarlamaya bayılırlar!

Neden, çünkü kısa cümleler kestirme çıkarımlar iddialı genellemeler slogan gibi laflar sanki hayatın özünde tek bir sır varmış da o sırrı duyan öğrenen kişi aynı güce ve başarıya ulaşabilirmiş algısını oluşturur.

Bak dediğimi yaparsan benim gibi olabilirsin tavrındaki kişi insanlara yol göstermek yardım etmek motivasyon kazandırmaktan ziyade
aslında kendini yüceltmekle ve kendi PR çalışmasını yürütmekle meşguldür.

Birini gerçek anlamda motive etmek istiyorsanız herkesin potansiyelinin ve güçlü taraflarının farklı olduğunu bilerek bunu kişiye özel hale getirmeniz gerekir.

Bu da afili aforizmalar yapmanıza engel olur bütün dünyaya dönüp başarının sırrı şudur diyemezsiniz! Şarkı söylemek konusunda hakikaten yeteneği olmayan bir insana, bırakma, vazgeçme, kendine inan diye verilen motivasyon işin sonunda onu sadece daha ağır bir travmaya sürükler.

Sürekli daha sert şekilde duvara çarpmasına ve kendine olan inancının daha çok sarsılmasına neden olur.

O kişinin yeni bir şey denemek konusundaki cesaretini köreltir.

İnsanlar çok değişkendir. Bu nedenle onlara başarılı olması standartları dikte etmek çok saçmadır.

Bazı insan vardır sırf tembelliği sayesinde bir alanda müthiş bir kısa yol akıl eder, onu daha sonra iş fikrine çevirir ve bir anda zengin olur ama bu fikri bulabilmesi için ve uzun süre yan gelip yatması hatta bu nedenle o sırada başkalarına yük olması gerekebilir.

Farklı farklı birçok senaryodan bahsedilebilir ve bu senaryoların hiçbiri de pompalanmakta olan mesajlara uymayabilir.

Her kim ne derse desin dengenin yani hayatın doğası size şunu söyler:

  • Bazen kendinizi değil başkalarını dinlemeniz gerekir.
  • Bazen kendinizden çok sizi seven dostlarınıza inanmanız gerekir.
  • Bazen sizi mutlu etmeyen şeyleri yapmaya devam etmeniz gerekir.
  • Bazen bırakmanız ve vazgeçmeniz gerekir.

Bunlar sizi sürekli düşük iradeli insan yapmaz, aksine çoğu zaman devam etmemeyi seçmek ve bırakabilmekte ciddi bir irade sonucudur. Dostların acı söylediklerini sindirmek, yoldan dönmek, hayallere set çekmek bizatihi hayatta kalmak için gereklidir.

Mazeret üretme diye tepeden tepeden konuşmayı seven kendi sesine aşık Hollywood aktörlerine, kariyerinin zirvesindeki sporculara, ultra zengin iş adamlarına aldanmayın.

Ben ne zorluklar gördüm ama yılmadım diyen kişilerin hikayeleri sizi motive etsin ama kandırmasın dünyanın her şeyin sizin iradenize bağlı olduğunu düşündürtmesin.

Başarmış 1 insan varsa aynı çabayı sarf etmesine rağmen başaramamış 99 kişi vardır ama onların hikayeleri size ulaşmaz.

Emin olun o hikayelerin sayısı kat ve kat daha fazladır, daima başarısız olanların yeterince çabalamadıklarını yeterince inanmadıklarını yeterince istemediklerini düşünmek isteriz.

Ancak çoğunlukla bu durumun sizin elinizde olmayan, son derece basit nedenleri vardır.

Hikayelerdeki birçok faktör göz ardı edilir;
doğru zamanda doğru yerde olmaya ilişkin şans faktörleri gibi şeyler mesela
arzuladığınız şey konusunda kimseyi dinlememeye karar verdiniz diye hedefinizden asla sapmamayı bir erdem kabul ettiniz diye
tüm potansiyelini gerçekleştirmeye hazır, durdurulamaz bir füze zannetmeyin kendinizi.

Dengenin gücü her şeyin üzerindedir dengeye önem vermemiş şekilde elde edilmiş başarılar sürdürülebilir değildir.

Elbette kendine inanan haliyle daha cesur olur,
elbette cesur olanlar haliyle daha fazla risk alır,
elbette risk alan daha sabırlı ve çalışkan olmaya zorlanır ve
elbette daha çok risk alıp daha çok çalışanların arasından haliyle daha ilgi çekici başarı hikayeleri ortaya çıkar.
Ortada inanılmaz bir bilgelik yok aksine son derece öngörülebilir bir istatistik var. Ancak istatistik daima olasılık hesaplarını da beraberinde getirir.

Hep başarmış olanları görüp dinliyorsunuz varsayalım toplam 100 tane aynı nitelikte işsiz var ve varsayalım hepsinin de hayattaki şansları her açıdan eşit networkleri aynı aile yapıları aile sosyal kültürel ve ekonomik fırsatları aynı her şey eşit.

Bunların hepsi de bir sektörün bir pozisyonda çalışma aşkıyla yanıp tutuşuyor yani gerçekten severek isteyerek çalışacakları dolayısıyla başarılı olacakları bir kariyer bu.

Soru şu bu 100 kişinin yüzü de pompalanan adımları aynı seviyede uygulasalar yüzü de bu sektörde iş bulup mutlu olabilecek mi? Hayır. Çünkü o sektörde iş yapan firmalardaki pozisyon sayısı sadece 10 kişi.

90 Kişi ne yaparsa yapsın Eğer kariyerinde ve hedeflerinde bir değişikliğe gitmezse ya da daha azına tamah etmezse sürekli işsiz kalacak ya da eğer o 100 kişi patron olmak istiyorlarsa benzer şekilde sektörün pastası en fazla 10 şirketin var olmasına yeterli olacak.

Dolayısıyla bu 90 kişinin kurduğu firmalar sürekli batacak her şey eşit olsa bile %90 hep kaybetmek zorunda hedefledikleri sektörün satüre yani taşmış olduğunu kavrayamaz ve hayatlarına farklı bir yön vermeleri gerektiğini anlayamazlarsa, onları hiçbir motivasyonla kurtaramazsın.

Karakterinizi kimliğinizi ve ne istediğinizi belirlemek konusunda elbette kendinize güvenin, kendiniz karar verin. Ne istediğinizi bilin ve bunlar için adım atın ama koyulan hedeflere ulaşamadığınızda kimliğiniz yok olduğunu ve hayatta amacınızın kalmadığını düşünmeyin esas olan daima hayatı sonuna kadar yaşamak ve tamamlamaktır.

Ancak o hayatın içerisindeki hedefler değişebilir geri adımlar atılabilir ve atılmalıdır korku duyulabilir ve duyulmalıdır. Hayatın dengesi cesaret kadar korkaklığı da gerektirir.

Popüler kültür herkese en büyük hayalini hedeflemediğin de ve ona ulaşmak için her riski almadığın sürece hayatın anlamsızdır, değersizdir hatta saygı duyulacak bile değildir mesajını işliyor.

Peki söyleyin bakalım aranızda en büyük hayali ve arzusu muhasebeci olmak olan var mı, su tesisatçısı, pazarcı, yeminli noter, depocu, hasta bakıcı, kırtasiyeci, postacı, zabıta, kamyon şoförü bunları olmak için yanıp tutuşan var mı?

Birilerini bunları yapması gerekli. O kişilere sürekli sen hayallerini yaşamıyorsun, bunlar yapmaya değecek şeyler değil, sen de herkesin hayalini kurduğu şeyleri iste! Bırak bunu öbürünün peşinde koş demek doğru mu, gerçekçi mi, samimi bir motivasyon çabası mı?

O kişiler bu baskıyla farklı şeyler yapınca onların yerine daima birileri geçmeyecek mi? Bu akılları veren bu motivasyonları ileten kişiler samimi olarak dünyada hiç su tesisatçısı kalmamasını arzuluyor olabilirler mi?

Öyle ya eğer bu mesajlar bize evrensel bir reçete olarak aktarılıyorsa. Kendimiz için istediğimizi herkes için istemeliyiz.
Oysa biliyoruz ki herkesin zengin, herkesin star olduğu yerde hiç kimse değildir. Başladığımız noktaya geri döneriz.

Demek ki burada bir tutarsızlık var. Demek ki aslında içten içe bir kısım sıyrılsın bir kısım aynen devam etsin istiyorlar demek ki öyle herkes de o kadar motive olsun istemiyorlar.

Pompalanan özlü sözlerin ve genellemelerin herkes için gerçekçi olmadığını bundan da öte gerçekleşmemesi de gerektiğini çünkü bir tarafa doğru aşırılık oluştuğunu ve bunun hayatını dengesine ters olduğunu rahatlıkla anlayabilirsiniz.

Çok sayıda insanın mutsuzluğu başaramamaktan değil doğru noktada vazgeçip başka bir hedefe ve başka türden başarılara odaklanamamaktan kaynaklanıyor, o yüzden bir ömür sadece kendinize değil sizi seven düşünen insanlara da inanın, onların uyarılarını da dikkate alın ısrarcı olmayı bildiğiniz kadar, pes etmeyi de bilin hedefleriniz için kavga etmeye hazır olduğunuz kadar, o hedeflerden kaçmaya da hazır olun.

Dengeyi koruyun şanslı olduklarını bile itiraf edemeyen ve kimsenin akıl edemediği çok özellere uyguladıklarını zanneden 3–5 ukalanın gazına gelmeyin

Unutmayın Everest Dağı’nın üstü hepsi de sevdiği şeyi yapan dünyanın en azimli en cesur ve kendine en çok inanan dağcılarının cesetleriyle dolu. Zirveye çıkmış olanların iyi dağcı olduğuna inandırılıyorsunuz sürekli ancak çok iyi dağcılar kategorisine nerede ne zaman durup geri dönmesinin gerektiğini anlayanlar da dahildir.

Bazen pes etmeyerek ve çekilmeyerek kendimizi başka fırsatlardan mahrum ederiz sürekli başarı odaklı olmak çok güçlü bir optik illüzyon gibidir aslen ne oluyor ne olmuyor anlasanız bile illüzyondan kendinizi sıyıramazsınız maliyeti faydasını katlamış bile olsa geri dönmeyi kabullenemezsiniz buna sunk cost bias yani batık maliyet ön yargısı deniyor.

Bu ön yargı türde ortaya koyan kişi Richard Teller adında meşhur bir Amerikalı ekonomist Teller’ın tanımlamış olduğu bir fenomen daha var Türkçe meali yaklaşık olarak, “bahşedilmiş olma etkisi, sahiplik etkisi” gibi bir şey sahip olduğumuz şeylere sahip olmadıklarımızı oranla daha fazla değer biçme durumu özellikle pazarlama ve satış alanlarında çalışanlar bunun ne kadar etkili bir bilişsel durum olduğunu bilir ve farklı şekillerde size karşı kullanır o kullanım şekillerine girmeyeceğim.

Bilmeniz gereken şey bu sahiplik etkisinin fikirlere ve kararlara da uzandığıdır belli bir hedef doğrultusunda giderken önemli dönemeçleri geçtiğimizde veya devam edebilmek adına yeni kararlar aldığımızda bu bizim o konu üzerindeki sahiplik hissimizi güçlendirir bizi geri adım atmaktansa statiko’yu korumaya teşvik eder o an durum hiç iç açıcı olmasa bile.

Bir futbol kulübü çok büyük paralarla bir oyuncu almışsa onun hatalarını irdelerken ucuza aldıkları oyuncuya kıyasla daha affedici ve görmezden gelici olurlar. Neden? Çünkü o büyük yatırım kararını kendileri almıştır, karar hatalı da olsa onu daha uzun süre sahiplenme eyleminde olurlar.

İyi güzel de arkadaş, bırakmamız vazgeçmemiz gerektiğine hangi durumlarda karar vereceğiz bunun bir formülü var mı? Maalesef hayatta öyle hiçbir şeyin kesin ve hatasız formülü yok lakin, uygulamak isterseniz bir taktik var buna durdurma bitirme kriteri, iş hayatı olsun özel hayat olsun birçok alanda işinize yarayabileceğini düşünüyorum.

Fikir şu; bir hedefiniz var. Güzel. Motivesiniz azimlisiniz çok çalışmaya hazırsınız kendinize inanıyorsunuz bir sürü motivasyon konuşması dinlediniz falan. Harika.

Yapmanız gereken şey o hedefe giden yol üzerindeki adımları tek tek net şekilde belirledikten sonra içlerinden gerçekleşmesi en zor ya da en düşük olasılıklı görünen adımı ana mesele olarak daire içine alacaksınız ve o en zor kısma geldiğinizde gerekli kriterler karşılamıyorsa karşılayamıyorsanız bu gerçekleşmeden ilerlemeyi bir sonraki adıma geçmeyi reddedeceksiniz bu olmuyorsa olmuyor demektir diyeceksiniz.

Hatta proje buna el veriyorsa daha en baştan o en zor adımla başlayacaksınız bu sizi önemli ölçüde gerçekçi yapar ayaklarınızın Yere sağlam basmasına yardımcı olur Bu neden mantıklı çünkü hedefinizle ilgili yeterince azme sahip olup olmadığınızı erkenden ortaya çıkartır Zaman kazanmış olursun kronolojik olarak en zor adımı öne almak her zaman işlevli görünmeyebilir ama yapılabildiği her projede uygulayın derim…

Sonuçta vurgu yapmak istediğim size nasıl başarılı olacağınızı aslında kimsenin öyle çok net şekilde söyleyemeyeceğidir. Çünkü başarı denen şeyin tanımı farklılık gösterir belki sevdiğiniz o işi yapamıyorsunuz ama katlandığınız işiniz sayesinde çocuklarınız daha güvenli bir semtte daha iyi bir okulda eğitim alıyorlar. Başardınız.

Belki hayalinizdeki gibi bir balerin olamayacağınızı anladığın zaman uzun yıllar boyu bunun için çalışırken sizi yaşlılığınızda bile yolda bırakmayacak çok sağlıklı bir bedene kavuştunuz bu şekilde 90 yaşınızda bile hayattan zevk alabildiniz. Başardınız.

Hani başaramadığınız şeylere değil başardığınız şeylere odaklanmayı tercih edin. Bu sizin hayatınız ve hayatınız tek bir hedeften tek bir başarı türünden ibaret değildir olamaz.
Elbette tutkularınız hedefleriniz ve başarmak istedikleriniz olsun bunları elde etmek için tabii ki sizi motive eden şeylerden faydalanın,
başarmış olanları dinleyin, öğrenin ama başaramamış olanları da dinleyin.

Vazgeçmiş bırakmış olanları yargılamakta aceleci olmayın her türden bilgelik biriktirin ve sonra hepsini sorgulayın, hepsini filtreleyin.
Nihai aşamada kendi reçeteniz oluşturun kendi başarılarınızı tanımlayın Bu çok daha sürdürülebilir bir mutluluk ve çok daha çekilir bir hayattır!

Her daim, okurken günün yaşadığınız stres, yorgunluk ve halsizliklerin yerini huzur, keyif ve ferahlıkla dolduran sayfalarınız olsun!

Okumak sarmıyor ben izleyip dinleyeyim diyorsan (: linkini şuraya bıraktım…

--

--

Mansur Yüksel
Türkçe Yayın

“-Herkes okusun diye mi yazıyorsun? -Hayır, kimse okuyamadım demesin diye yazıyorum.”