Mrs. Dalloway’den İnciler-1

Rabia Battal Genç- 馬嘉琪
Türkçe Yayın
Published in
3 min readOct 16, 2019
“Feminist, hayatıyla ilgili gerçeği söyleyen herhangi bir kadındır.”
“Feminist, kendi hayatıyla ilgili gerçeği söyleyen herhangi bir kadındır.”

Geçmişe şöyle bir baktığımızda genel olarak erkek yazarların çoğunlukta olduğunu görürüz, çünkü o dönemlerde kadının yazması pek alışılagelmiş bir olay değildir. Kimi kadın bunu kabullenip o sınırlı çerçeve içinde yaşamış, kimisi de bu eşitsizliği kendine yediremeyip bir şekilde sesini çıkarmaya, yazmaya gayret etmiş. Pek tabi onlar da bunun kolay olmayacağını, epey bedel ödemeleri gerektiğini farkındaydılar ama bir yerden de başlamak gerekiyordu.

Tarih boyunca kadınların bu direnişine “feminizm” adı verildi fakat aslında neydi bu feminizm? Aslında “feminist” kelimesi Latince kökenli anlamı “kadın” demek olan “femina” kelimesinden türetilmiştir. Feminist de en bilinen anlamıyla “kadın hakları taraftarı” demektir. Daha açık halde söyleyecek olursak, feminizm kadın ve erkeğin insan hakları açısından eşit olduğunu savunan, kadınların da erkekler gibi hayatın içinde olmasını isteyen bir akımdır. Ne var ki bu kelime daha doğrusu bu akım günümüzde erkek düşmanlığına dönüşmüştür.

Edebiyat dünyasında zor da olsa yazmayı başarabilmiş kadınlar var demiştik. Virginia Woolf hiç şüphesiz bunların başında gelenlerden. Aslında bu yazıda size uzun uzun feminizm nedir’den bahsetmeyeceğiz tabi ki, bu yazıda da Virginia Woolf’un bakış açısından kadınlar, feminizm ve onların eğitimi hakkında konuşacağız. Kendine Ait Bir Oda, Mrs. Dalloway ve Orlando’nun yazarı olan Virginia Woolf zorluklarla yazmayı başarmış ve İngiliz Edebiyatı’nda Modernizm’in öncüsü diyebileceğimiz yazardır. Modernizm’in öncüsü diyebiliriz çünkü çocukluğunu ve gençliğini Victoria Dönemi’nde yaşamış birisi olarak dönemin dayattıklarını ilk reddedenlerden birisi olmuştur. Dönemin dayattıkları ise, kadınların okumasına izin verilmemesi -yazarımız hepimizin bildiği Cambridge Üniversitesi’ne erkek kardeşini görmeye gittiğinde tek başına bahçede dolaşmasına bile izin verilmezmiş-, şahsına sorulmadan erken yaşta herhangi biriyle evlendirilmesi gibi -Woolf bu konuda belki de en şanslı kadınlardan biriydi çünkü o da eşi Leonard Woolf’u fazla tanımadan evlenmişti ama eşi onun en büyük destekçisi olmuştu-.

Woolf toplumun sorunlarını yazdıklarına yansıtan bir yazardı çünkü kendisi de hayatını zorluklar eşliğinde yürütmeye çalışıyordu. Yazarın yazmaya başlamasında etkisi olan babasının baskıları, küçük yaşta annesini kaybetmesi, ve üvey ağabeyinin cinsel istismarları onu ister istemez içine kapanık birisi haline getirmişti. O da insanlardan göremediği değeri kağıda aktarıp sonraki nesillere ışık tutmayı, bir nevi “Bir kadın olarak en çok siz kendinize değer verin, boyunduruk altına girmeyin!” mesajı veriyordu. Zaten Kendine Ait Bir Oda kitabında “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın.!” Demesiyle bunu bize net ifade etmiştir. Bunun yanında, bir seferinde British Museum’a gittiğinde bütün kitapları erkeklerin yazdığını fark eder ve kadınların neden kadın haklarını savunmadığını merak eder ve tabir yerindeyse dönemin bug’ını bulup kalemi eline alır. Virginia Woolf yine Kendine Ait Bir Oda’da bizler için kadının durumunu şu satırlarla resimleştirmiştir:

“Dahi bir kız olan Judith, ilkokula bile gidemez, azarlanır, dayak yer. On yedi yaşında zorla evlendirilmek istenir ve evlenmemek için Londra’ya kaçar. Bir tiyatroda çalışmak istediğinde, kadın rolünü erkeklerin oynadığı için buradan kovulur. Sokakta kalınca Nick Greene adında bir adamın metresi olur. Hamile kalınca çareyi kendini öldürmekte bulur. Erkek olarak doğsaydı, daha 20 yaşında hayatı son bulmayacaktı.”

Son olarak söylemek gerekirse, romandan bir kesit olsa bile toplumun eksik yanlarını, yaralarını anlatır bize, hala eksik olan yanlarını. Erkek doğmamak ya da kadın doğmak bir şanssızlık değildir ama kendini geliştirmemek, başına gelene razı gelmek ve susmak insanın kendi eliyle yarattığı bir şanssızlıktır. Ve yine Woolf’un dediği gibi “İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit, ne bir sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı var.”

--

--

Rabia Battal Genç- 馬嘉琪
Türkçe Yayın

Language Teacher | Automation Test Engineer ✨https://www.instagram.com/rabiabattal/ ✨https://www.linkedin.com/mwlite/in/rabiabattal