NARİN ÇİÇEK

Renginhazal
Türkçe Yayın
3 min readSep 12, 2024

--

Çok sevdiğim Can parçalarımdan biri bir keresinde dedi ki: “Elimde bir düğme olsa ve o düğme Türkiye’deki İç Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi’ni yok etmeye yarasa, hiç düşünmeden o düğmeye basardım.” Bir an nefesim kesildi. Söylediği şey bana mantıklı da geldi, açıkçası. Ama “Aman Tanrım, yoksa biz de mi faşistiz?” diye düşündüm. Sonra üzerine biraz daha düşündüm; galiba faşistiz. İç Anadolu’daki ve Doğu Anadolu’daki tanıdığım tatlı insanları düşündüm. “Herkes kötü değil,” dedim. İçimdeki yaralı çocuk konuştu..’. Nereden bilebiliriz ki?’

Mesela, narin, narin bir kızmış, çok da tatlıymış. 20 hanelik bir köyde, aklınızın alamayacağı şeyler yaşamış. Ama işin kötü tarafı ne biliyor musunuz? Bu ilk değil. Dahası, son da değil. Görmediğimiz, duymadığımız yüzlercesi var. Orayı böyle şeylerden, sapkınlıklardan, cahillikten, geri kalmışlıktan arındırabilmenin bir yolu var mı? Yoksa bunun için gerçekten çok mu geç kaldık? Bilmiyorum. En basit hikayede bile kendi içimizde duygusal karmaşıklıklar yaşayabiliyoruz. Mesela, annelik içgüdüsünü sorgulayabiliyoruz, aile kavramını sorgulayabiliyoruz, 8 yaşında bir çocuğun engelli ablasının, kuzenlerinin yaşadıklarını sorgulayabiliyoruz.

Narin’in tabutunun üstüne gelinlik koydular. Gördüğüm an, kan beynime sıçradı. Sonra, Narin’in annesinin röportajını gördüm. “Kuzeninin düğünü var, orada gelinlik giymek istiyordu. Ona gelinlik alacağım, çok istedi gelinlik giymeyi o düğünde,” diyor. Aslında tabutun üstüne koydukları gelinlik oymuş.. Yaaaaani, yersen bunu. Bunu diyen kadın, kızının işkence görmesini, istismara uğrayışını kabullenmiş bir kadın. Evladını öldürmüş bir kadın.Şimdi, bu kadına acıyabilir miyiz? Acımalı mıyız?

Hayır! Ben acımıyorum. Eskiden kendime hümanist derdim. Bitti o devir. Ben bile kaybettim o duyguyu. Kötü insan ve iyi insan var artık benim için .Eskiden insan kavramı vardı. İnsan iğrenç bir şey. Muazzam teknolojiler yaratan biri de olabilir köyündeki kız çocuklarını öldüren biri de. İkisine de insan denebiliyor olması beni rahatsız ediyor. Belki kötü hep vardı. Ben gençtim gözüm iyileri görüyordu. Devir değişti.Sanki iyi kalmadı. Ortalık çöplük gibi oldu. Sosyal medya olmasa duymayız bile çocu kötüyü.Mesela bu iyi bir şey mi ? Adalet sistemi düzgün çalışıyor olsaydı evet belki.. Ama maalesef ülkemde böyle ilerlemiyor. Kötüler ünleniyor. Hapisten çıkanların aynı gün takipçi sayısı artıyor. Bence biz toplu olarak karakterimizi kaybettik. Ya da çok sıkıcı bir hayat yaşıyoruz. Korkunç bir ikilem. Gerçekten kücücük bir kızı bir köy dolusu insan el birliğiyle öldürüp sonra da kız kayıp diye ülkeyi ayağa kaldırmış. Mesela sussalardı haberimiz olmazdı Narin’den . Ünlü mü olmak istediler. Bizi aptal mı sandılar? Bu insanları ülkece biz mi yarattık? Yoksa zaten hep varlardı biz mi görmeye başladık ? Böyle daha kaç köy var ! Bilebilmemizin bir yolu var mı ? Temizleyebilir miyiz ?

Bu kötülük boyutu sadece bizim ülkemizde böyle değil ki.

. Tüm dünyadan bok akıyor.

Bu ülkede artık öylece çabasız hissedemiyorsun. Nasıl hissedeceğine karar vermek için uzun uzun emek vermen lazım. Normal insanlar gibi sadece hissedip geçemiyorsun. “Aa üzüldüm, aa sevindim” diyemiyorsun. Ne hissedeceğin konusunda düşünmen lazım, emek vermen lazım. Psikolojini dik tutmak için bu ülkede gerçekten bir sürü destek alman lazım. Bunları alarak bile ayakta kalamıyorsun. Mutfakta yemek yaparken gözlerin dalıyor. Için sıkılıyor bi an. Hayır ayın sonunu nasıl getireceğini düşündüğün için değil bu gerginlik. Artık ayın sonunu getiremeyeceğini kabullendin. Acaba birisi beni yolda yürürken öldürür mü diye endişeleniyorsun. Bok yoluna ölebilirim her an bu ülkede.. Ayın sonu umrumda değil .. Belki görmem ayın sonunu.. Birkaç ay evvel yağmurlu günde büyük bir şehirde yürüyen 2 insan öldü mesela. Elektirik kaçağı varmış . 3 gün ülke ayağa kalktı. Sonra unutuldu. O insanların ailesi hala yemek yiyemiyordur üzüntüden..

Biz ? Biz o duyguda kalamadık çünkü üzülmemiz , kızmamız gereken bir sürü başka olay oluyordu.

Çocukların çiçekleri soluyordu ve godamanlar betonları sulamaya devam ediyordu.

Narin’in anısına.

--

--

Renginhazal
Türkçe Yayın

Bir garip şair.. Fillerin bozkır aşkı ve Kırk fil yedi can 'nın yazarı