Neden Erteliyoruz?

Zamanı Yönet, Hayatını Yönet.

Oğuzhan Karaçar
Türkçe Yayın
6 min readAug 1, 2020

--

Dünya üzerinde yaşamış ya da şu an yaşayan tüm insanlar için hayat şartları ve koşullar eşit ya da aynı olmayabilir, ama zaman herkes için eşit ve değişmezdir. Dünyanın en yoğun, en boş, en başarılı, en zengin ya da en fakir insanı için bile aynı şekilde işler zaman. İnsanlar arasındaki zamanın algılanma biçimi arasındaki farklar, insanların kim olduğu ya da zamanın nasıl işlediği ile ilgili değil; zamanın doğru ve verimli kullanılıp kullanılmamasından kaynaklanmaktadır.

Teslim tarihi yaklaşan projeler, ödevler, toplantılar, belli bir zaman içinde yapılması gereken önemli işler… Bu gibi durumları hayatımızda sık sık yaşıyoruz. Bazen önemsemeyip ertelediğimiz görevleri son dakikalarda tamamlamak için yoğun strese maruz kalıyor ve kendimizi yıpratıyoruz. Ya da bir işe-göreve nereden başlayacağımızı bilemeyip, üstünde çok düşünüyor, vazgeçiyoruz ya da hiç başlayamıyoruz.

İnsanlık 21. yy’ da bu gibi durumlardan önceki yüzyıllara göre çok daha fazla etkilenir oldu. Bunun sebebi ise çevremizde, önceki yüzyıllara göre daha fazla dikkat dağıtıcı unsurların ve daha fazla insanın bulunmasıdır. (sosyal medya, internet, çok sayıda bilgi ve ilgi alanı, daha fazla üretme ve çalışma ihtiyacı) Bunun için kısa vadede günümüzü, uzun vadede ise yaşamımızı düzene sokabilmek için zamanı doğru ve efektif kullanmak zorundayız. Çünkü herkesin deneyimlediği gibi, verimli bir şekilde kullanamadığımız her zaman dilimi işlerin aksamasına, yapılması gerekenlerin ertelenmesine neden olabiliyor.

Zamanı Etkili Kullanabilmek İçin YAPMAdıklarımız!

Zamanı etkili kullanabilmek için içten içe bildiğimiz ama uygulamakta zorlandığımız bazı eylemler ve düşünceler vardır. Bunlardan kısaca bahsedecek olursak;

  • Farkında olmasak bile yapmamız gereken bir işi ertelemek, zamanı doğru kullanmamızı engelleyen bir eylemdir. “Bugünün işini yarına bırakmayalım” deriz, ama bırakırız.
  • Yapacağımız işin, elbette en iyisi ve en başarılısı olsun isteriz. Fakat fazla mükemmeliyetçiliğin, zamanı verimli kullanma konusunda bize engel olabileceğini biliyoruz? Bu durum işe başlamak için doğru zamanın gelmediğini düşünmemize ve işi ertelememize neden olabiliyor. O yüzden imkânlarınız dahilinde elimizden gelenin en iyisini yapmak hiç yapmamaktan iyidir.
  • Mükemmeliyetçiliğin yanı sıra içimizde oluşan kendimize güvensizlik de işleri yapmak için önümüzde bir engel teşkil edebiliyor. Aslında kendimize güvenmememiz için hiçbir neden yok! Sadece bir yerden başlamamız gerekiyor.
  • Çalışırken dikkatimizi dağıtabilecek unsurları ortadan kaldırmak, çalışma listemizi düzenlemenin yanı sıra çalışma alanımızın düzenli olması da verimliliğimizi doğrudan etkileyen bir durumdur. Bunu da biliyoruz…

Neleri yap(a)madıklarımızı bir kez daha gördükten sonra, neden yapmayalım ki? diye düşünüyorsunuz biliyorum. O halde bakalım zamanımızı yönetebilmek için neler yapabiliriz.

Photo by STIL on Unsplash

Erteleme Alışkanlığı (Procrastination)

Zamanımızı doğru ve efektif kullanmamıza engel olan, belki de en büyük faktör erteleme alışkanlığımız, erteleme alışkanlığımdan (procrastination) kurtulmak için yaptığım araştırmalar sonrasında, ertelememize neden olan etkenler ve bu etkenlerden kurtulmaktan için uygulamaya çalıştığım tekniklerden bahsetmek istiyorum. Öncelikle erteleme alışkanlığının altında yatan sebeplere bakalım;

Fazla İş/Görev: Şu anda yapman gereken görevleri yerine getirmenin mümkün olup olmadığını belirlememek. Başarabileceğinden zor ve bitirebileceğinden fazla işinin olması.

Düşük Motivasyon: Yapılacak işe yönelik anlam arayışı, yapılacak işin ilginizi çekmemesi, kendi hedefinden ziyade bir başkasının hedefine doğru çalışıyormuşsun hissi.

Mükemmelliyetçilik: Bir işi mükemmel yapamamak o işi hiç yapmamaktan daha korkutucu geliyorsa, bu sizin üretkenliğinize müdahale edecek ve işe başlamaktan alıkoyacaktır.

Değerlendirilme Korkusu: Başka birinin performansınıza verdiği tepki ile kendinizi aşırı derecede endişelendiriyorsanız, başka birine hayatınız üzerinde çok fazla güç veriyor olabilirsiniz. Bu da işinizi yapmaktan çekinmenize ve devamlı olarak ertelemenize sebep olabilir.

Korku ve Kaygı: Yapacağınız işten bunalmış olabilirsiniz veya başarısız bir not almaktan korkabilirsiniz. Görevleri, projeleri ve sınavları tamamlamak yerine, bunlar hakkında endişelenmek için zaman harcıyorsunuz.

Konuya İlgisizlik: Tamamlamak istediğiniz konu, sıkıcı veya zor olabilir ya da seçmeyi istediğiniz bir şey olmayabilir, ancak çoğu zaman yapmak istediğiniz şeylerden ziyade yapmanız gereken şeylerle karşılaşırsınız.

Başlarken Sorun Yaşamak: Sadece başlama fikri, psikolojik (kaygı, stres) olarak sizi başlamaktan korur. Bunun için çalışmak için kesin bir yere sahip olun ve kalem, kağıt, sözlük vb gibi eşyalarla donanıtılmış olun.

Hayal Kurmak: (İşten kaçış). Bedeniniz burada olabilir ama zihniniz bir milyon km uzakta olabilir. Özellikle de tamamlamanız gereken her şeye bakmaya başladığınız anda.

Kişisel Sorunlar Hakkında Endişe Duymak: Mali zorluklar veya erkek arkadaşınız / kız arkadaşınızla ilgili sorunlar gibi kişisel sorunlar.

Son Teslim Tarihlerine Karşı Direnç: Sadece belirli bir tarihte bir şeyi bitirmeniz gerektiği söylenmesi fikri, belirli bir zamanda sizi paniğe ya da kuralların sizin için geçerli olmadığı inatçı bir erteleme döngüsüne yönlendirir.

Photo by Jeanne Rouillard on Unsplash

Ertelemeyle Başa Çıkmaya ve Zamanımı Yönetmeye Başladım.

Planlama ve İşi Küçük Parçalara Ayırma: Önemli ve büyük işlerimi daha küçük parçalara böldüm, her bir parçanın tek tek ele alınarak öncelik sırasına göre sıralanması için saat saat haftalık program planlamaya başladım.

Etkili Olabileceğiniz Bir Çalışma Ortamı: Dikkatimin dağılmaması için bir çalışma alanı oluşturdum ve bir ila iki saat boyunca orada kalmayı kabul ettim. Çalışırken dikkat dağıtıcı unsurları en aza indirdim. Çalışma alanımı minimum dikkat dağıtıcı şekilde düzenlemeye çalıştım.

Enerjinizi Tanıyın: Günün hangi saatinde en yüksek ve en düşük enerjiye sahip olduğumu belirledim. Mesela benim için en verimli ve enerji dolu olduğum saatler akşam 21:00 ile gece 03:00 saatleri arası. Yüksek enerji dönemlerinde daha fazla çaba harcayacağım işleri (konsantrasyon gerektiren ve asıl önemli işlerimi) planladım. Düşük enerji dönemlerinde dinlenme molaları ve daha sıradan görevler (temizlik, dizi-film izleme, kitap okuma vs.) planladım.

Gerçekçi Olun ve Mükemmellik Beklemeyin: Görevleri tamamlamak için gereken temel bilgileri ve yapmam gerekenleri yazdım. Daha sonra gözden geçirmeye ve ince ayar yapmaya özen gösterdim. Az olsun ama ilerlesin felsefesiyle hareket etmeye çalıştım.

İşi Yap: Büyülü bir tedavi olmadığını kabul ederek işe başladım. İşi tamamlamanın; aktif bir şekilde yapılması, işin ve yükümlülüklerin incelenmesi ve kullanılması dışında hızlı ve kolay bir yolu yoktu. Şikayet etmek ve sızlanmak boşa zaman kaybı diye düşünmeye başladım. Mükemmel olmasa da başla!

Kendini Ödüllendir: Bir görevi tamamladığım zamanlar da kendimi ödüllendirmeye (bir dizi-film izlemek, istediğim bir şeyi almak, sevdiğim bir şeyi yemek vb.) çalıştım. Ara hedefler için küçük ödüller ve bir proje veya işin tamamı için daha büyük bir ödül kullandım. Böylece bir işi tamamlamanın verdiği psikolojik etkinin yanı sıra elimde bir kanıtım ve göstergem de olmuş oldu.

Bunların dışında zaman yönetimi ile ilgili uygulanabilecek bir çok teknik bulunmakta, şu ana kadar denediğim ve faydasını gördüğümü düşündüğüm iki yöntemden bahsedecek olursam;

Zaman Yönetimi Teknikleri

Pomodoro Tekniği

Pomodoro Tekniği çalışma saatinin parçalara ayrılmasını ve verilen molalarla çalışmanın tamamlanması gerektiği fikrini temel alır. 25 dakika çalışma, sonrasında 5 dakika mola verilir. Bu 25 dakikalık periyodların her birine, domates anlamına gelen bir İtalyan sözcük olan ”Pomodoro” denir. 4 Pomodoro’dan sonra, 15–20 dakikalık daha uzun bir mola verebilirsiniz. 25 dakikalık çalışma süresibana kısa geldiği için, daha çok 1 saat çalışma ve 10 dakikalık molalar şeklinde yapmaya çalışıyorum.

Bu tekniğin arkasındaki felsefe oldukça basit aslında. Sıkça verilen molalar mental çevikliğinizi artırabilir, yenilenmiş ve enerji dolu hissetmenizi sağlar, yeni şeyler başarmaya hazır olmanızı sağlar. Daha da önemlisi, bu dikkat dağıtabilecek şeyleri minimize eder.

5 Saniye Kuralı

Bazen yapmak istemediğim ya da bir işe başlamak için yeteri kadar motive olamadığım zamanlarda 5 saniye kuralını uygulamaya başladım. Uygun bir zamanda ve diğer işlerimin beni engellemeyeceği bir an da o yapmaktan kaçındığım işi düşünüyor ve (5..4..3..2..1) ve işe başlarıyorum. Başladığım o işi bitiremesem bile en azından, odaklanmış ve başka bir iş ile meşgul olmadan başlamış oluyorum. Devamı bir şekilde geliyor…

Zaman, en iyi yazardır. Her zaman mükemmel sonu yazar.
*Charlie Chaplin — Limelight, 1952

--

--