Neden Her Espriye Gül(e)meyiz?

Cansu Arıcan
Türkçe Yayın
Published in
4 min readAug 13, 2020

Espri meselesi son 8–9 aydır günlük hayatımda fazlaca gözlemini yaptığım bir konu. Bu meseleye olan ilgim tam da 8–9 ay önce hayatıma yeni dahil ettiğim biriyle ortak konulara gülmenin ne kadar keyifli ve gerekli olduğunu fark ettiğimde başladı. “Gerekli” kelimesini özellikle vurguladım çünkü tüm bu gözlemlerim sonucu espri meselesenin hem ortak çarpanların en küçüğü hem de ortak bölenlerin en büyüğü olduğu kanısına vardım. Bir önceki cümlede matematik bilgisinden ziyade tüm arkadaşlık, ikili ilişki ve aile iletişimlerinin tamamındaki “ortak paydaş”ın ya ortak espri ya da ortak esprisizlik anlayışı olduğunu keşfettim. Bu “ortaklık” bir kere tutturuldu mu, keyfinize diyecek yok; fakat bir kişi “ortaklığı” bozdu mu o zaman başlıyor meseleler - alınmalar, yanlış anlaşılmalar, dargınlıklar, suskunluklar.

Birlikte gülebilmenin hayat kalitemizi artırdığı bir gerçek. Hatta bilimsel olarak açıklamak gerekirse; erkeklerin %90'ı, kadınların %81'i mizah anlayışı uyumunun partnerlerindeki en önemli kriter olduğunu düşünüyormuş. Liderlerde aranan özelliklerin de başında gelen kaliteli mizah anlayışı ile ilgili Stanford gibi okullarda mizah üzerine dersler bile varmış. Bu derslerdeki amaç insan ilişkilerinde daha güçlü bağlar yaratmak ve daha uzun süre kalıcı anılar oluşturabilmekmiş.

Gördüğünüz üzere hiç şüphe yok ki, içinde bulunulan toplulukla - büyük küçük fark etmez - ortak bir mizah anlayışı paylaşmak herkes için önemli bir iletişim kriteridir. Fakat çoğu zaman neyin eğlenceli olup olmadığına o anki şartlara göre karar veriliyor. Uzaktan ne kadar kolay görünürse görünsün espri yapmak ince iştir esasında.

Her satıcının bir alıcısı olduğu gibi, her esprinin de bir güleni var elbet; fakat bazen de olmuyor işte. Peki neden her espriye gülemiyoruz?

1. Yanlış yer, yanlış zaman

‘Masa buz kesti’ diye bir tabir vardır. Tam olarak yanlış yer yanlış zaman esprileri için biçilmiş kaftandır bu söz. Söylediğiniz şey ne kadar komik, ne kadar doğru, ne kadar zekice olursa olsun, esprileri doğru ortamda doğru insanlarla buluşturmak esprinin değerini bulabilmesi için ilk şart. Siz siz olun bin düşünün bir espri yapın.

2. Jenerasyon farkı

Bundan yıllar önce annemlere ‘trol’ kelimesini açıklamaya çalıştığım günleri hiç unutmuyorum. Jenerasyonlar değiştikçe konuşulan dil de değişiyor ve çoğu zaman mizah anlayışı “gençler arasında” bu yeni türeyen kelimelerden gelişiyor. Haliyle mizah gündemini takip etmek de zorlaşıyor. Aynı dil konuşulmadığı için ebeveynler ve çocuklar arası ortak kahkaha konusu bulabilmek neredeyse imkansız. Bana kalırsa bu durum aile içinde iletişim sorunlarına da sebep oluyor. Yeni nesil anne-babalara ‘gündemde kalmalarını’ tavsiye ediyorum :)

3. İletişim aracı

Sanıyorum ki artık sözlü iletişimin yerini yazılı iletişim aldı desek yanlış olmaz. Yazılı mecrada espri yaparken çok çok dikkatli olmak gerekiyor. Öyle ki, sadece anlaşılması zor olduğundan değil, bir kere yolladığınızda geri alamayacağınızı da düşünerek espri yapmanız gerekiyor. Yazılı iletişimde kişinin dikkatinin dağılmasına sebep olabilecek onlarca uyarı, karşınızdakinin modunu tam olarak bilememeniz ve en basiti kendi gülümsemenizi espri yaptığınız kişiye yansıtamamanızdan dolayı yazılı mecradaki espriler de çoğu zaman hak ettiğini bulamıyor.

4. İlgi alanları

Artık her şey gibi espriler ve mizah anlayışı da çok hızlı gelişiyor, değişiyor. Eskiden birlikte güldüğümüz karikatür dergilerinin yerlerini, anında tüketime hazır olan ‘gif’ler çoktan aldı bile. Hal böyle olunca; ortak bir dizi izlemiyorsan, ortak sayfalar takip etmiyorsan, ortak bir ilgi alanı paylaşmıyorsan ne yazık ki çoğu espri fark edilmeden uçup gidiyor. Sadece gülünmemesi değil, anlaşılmaması da ayrı bir dert oluyor böyle durumlarda. Ne demişler, bir espriyi öldürmenin en kolay yolu onu açıklamak zorunda kalmaktır.

5. Sık tekrarlanması

Türkçe’de ‘kabak tadı vermek’ diye bir söylem var. Her ne kadar insan beyni tekrar edilen şeylere daha kolay alışmaya, ısınmaya yatkın olsa da, alışkanlıkların bizi sıkmaya başlamasının da muhtemel olduğunu unutmamak lazım. Kendini yenilemeyen bir mizah anlayışı deyim yerindeyse ‘demode’ kalıyor ve ne yazık ki ortama kabak tadı vermekten öteye geçemiyor.

6. Espri yapıldığının sanılması…

Sonuncusu zannediyorum ki en talihsiz olanı. Bir şakanın espri olmasıyla olmaması arasında çok ince bir çizgi vardır. Dolayısıyla her şaka espri değildir. Dil oyunları yapabilmek herkesin harcı değil, biraz uğraş gerektiriyor; hem de espriyi yapanla dinleyen arasında karşılıklı bir uğraş. Ancak üzülmeyin, espri yapabilmek geliştirilebilir bir yetenek. Kelime dağarcığını geliştirerek dili iyi kullanabilmek, gündem takibi yapmak, bol kitap okumak, bol komedi dizisi izlemek, bol bol karikatür, mizah dergileri okumak, komedyenleri izlemek...Siz ve çevreniz bunlarla ne kadar ilgilenirse, birlikte gülebilme ihtimaliniz de o kadar yüksek olacaktır.

Evet, çoğu zaman gündelik yaşamımızda ‘güldük eğlendik’ olarak geçiştirdiğimiz bu espri konusu aslında gerçekten birlikte ‘gülüp eğlenebiliyor’ olmamız için tüm bu etkenlere hatta değinmediğim daha bir sürü kimyasal bileşene bile bağlı durumda. Şaşırmamak mümkün değil ama böyle.

Birlikte gülebildiğiniz insanların kıymetini bilin, zorlu bir görevi başarıyorsunuz :)

“Humor is the great thing, the saving thing after all. The minute it crops up, all our hardnesses yield, all our irritations, and resentments flit away, and a sunny spirit takes their place.” - Mark Twain

--

--

Cansu Arıcan
Türkçe Yayın

A passionate marketer, rookie blogger. Being a marketer is about sharing the spark around you so that you can inspire. Hope my notes inspire you. Please enjoy!