Neden Momo’ya Kulak Vermeliyiz?

Özge Çetinkaya
Türkçe Yayın
Published in
3 min readAug 14, 2022

İlham veren yazılar: Michael Ende — MOMO ya da zaman hırsızlarının ve çalınmış zamanı insanlara geri getiren çocuğun tuhaf öyküsü…

Kitap, zaman konsepti ve modern hayatta insanların zamanı kullanma şekilleriyle ilgili fantastik bir anlatım içeriyor. Nereden geldiği belli olmayan, yaşını bilmediğimiz, ailesinin terk ettiği hayalperest küçük bir kız olan Momo’yu tanıyan herkes ona kolayca hayran kalabiliyor. Çünkü Momo’nun alışık olmadığımız, hayatımızdaki yerini göz ardı ettiğimiz belki de farkında olmadan yoksunluk çektiğimiz, içerisinde sınırsız bir zamansızlık evreninde kaybolmak isteyeceğimiz bir özelliği var; dinlemek, dinlenmek!

Momo kitap boyunca çok az konuşuyor. Biz ise çokça diğer karakterlerin MOMO’ya dertlerini anlatırken özenle sakladıkları gerçek duygularının, düşünceli hallerinin kendiliğinden yüzeye çıkışını ve zihnimizde yer edinişine eşlik ediyoruz. Mesela, öyküler anlatma tutkusu olan turist rehberi Gigi, bir süre sonra Momo’dan vazgeçemez oluyor. Onun yanında olduğu zamanlar, ona öyküler anlatırken hayal gücü ilkbahar çiçekleri gibi açılıyor, hayallerinin onu nereye götüreceğini bilemediği için kendisi de heyecan içerisinde kalıyor. Okuyucular olarak, Michael Ende’nin hayat verdiği bu iki karakterin arkadaşlığına büyük bir keyifle tanıklık ediyoruz.

Momo aslında bir çocuk kitabı ancak yetişkinlerin de okuyabileceği türden bir yetişkin kitabı da aynı zamanda. Şeker portakalı gibi kör duygulara karanlık kuyulara çekmiyor aksine büyüdükçe farkında olmadan törpülenen hayal gücünü yeniden canlandırmaya yardımcı oluyor. Gündelik hayatta ekonomi, politika, çalışma hayatı, yaşam mücadelesi derken içerisinde sürüklendiğimiz materyalist dünyaya bir ışık yakıyor adeta. Yeni bir ışık üstelik bu, sadece hayal gücümüzle görebildiğimiz minik detayları yakalamamızı sağlayan rengi olan bir ışık. Bu nedenle, MOMO ile tanıştığım için minnettarım!

Momo’nun baş düşmanı daha doğrusu onu düşman belleyen Gri Adamlar’ın (kapitalizmi sembolize ettiği apaçık belli olan), hayatımızdan zamanı çalmaya çalışan emek hırsızlarının, en yakınımızda hatta yakın çevremizde olduğunu, belki de farkında olmadan onlardan biri olmaya başladığımızı MOMO sayesinde farkediyorum.

Hayalsiz kalıyoruz…

“Vakit nakittir, vakitten tasarruf et daha fazla zengin ol!”

Kitaptaki Gri Adamlar, karşı koyulamaz argümanlar ve karşı teklifler ile insanları manipüle ederek onların kendilerinin bile farkında olmadığı en değerli parçalarını, zamanlarını çalmaya çalışıyorlar. Böylelikle, insanlar artık işlerini daha hızlı bir şekilde tamamlayıp daha çok iş yapmak ve daha fazla para kazanmak uğruna kendi benliklerini oluşturan unsurları yapmamaya başlıyor. Örneğin, çocuklarına masallar anlatmak, güzel kıyafetler almak için alışverişe çıkmak, kitap okumak, dostlarıyla hoş bir akşam yemeği için saatlerce hazırlık yapmak, sevdikleriyle oturup dertleşmek, çiçeklerine su vermek, ayakkabı bağcıklarını bağlamak…

Nihayet Momo, Master Hora (Ölüm ve yaşamının sahibi, zamanı kontrol eden) ile tanışıp zamanın kaynağına ulaşıyor. Saat çiçekleri ile anlaşarak, yeniliklerin başlangıcı olan bir sonu bizlere hazırlıyor. Zaman ve değerler hakkında düşünmek için ayrılabileceğiniz bir zamanınız var ise işte Momo bunu hak ediyor. Onun mücadelesi ve öğretileriyle vahşi kapitalizm sarmalından kendinizi çıkarmak için Momo’ya bir şans verebilirsiniz.

“Zaman hayatın özüdür ve hayat kalbimizdedir.”

Yazarın Kısa son sözü: O günlerde uzun bir yolculuğa çıkmıştım (ve hala yoldayım). Bir gece kompartımanıma garip bir yolcu geldi. Öyle tuhaftı ki yaşını bile tahmin etmem olanaksızdı. Sonra bir de baktım aldanmışım, yolcu bu defa çok genç görünüyordu. Önce karşımda yaşlı bir dede oturuyor sandım. Sonra tekrar bu görünüşün de yanlış olduğu kanısına vardım. Her neyse, yol arkadaşım gece boyu bana bu hikayeleri anlattı durdu. Bitirdiği zaman ikimizde sustuk. Sonra bu garip yolcu, bir cümle daha söyledi ve onu okurlarıma aynen aktarıyorum. “Ben size bütün bunları olup bitmiş gibi anlattım. Oysa gelecekte olacakmış gibi de anlatabilirdim. Benim için ikisi arasında büyük bir ayrım yok.”

--

--

Özge Çetinkaya
Türkçe Yayın

Filtering inspirational ideas from books, films,moments and people. İlham veren filmler, kitaplar, an’lar ve insanlar hakkında yazmayı seven amatör Medium’cu.