Neden Varız?

Elif Erdem
Türkçe Yayın
Published in
3 min readApr 18, 2021

Anlam Arayışının Anlamsızlığı(?) Üzerine

Kendinizi, varlığına inandığınız o kutsal ve kadim güç olarak hayal etmenizi istiyorum. Allah, evren, Tao, Tanrı, enerji… O olduğunuzu hayal edin ve oradan kendinize bakın. Ne kadar küçüksünüz? Ne kadar önemlisiniz? Sabah kalktınız, uyku mahmuru gözlerle dişlerinizi fırçalarken o gün yapmanız gerekenleri düşündünüz. Ne çok iş var. Evet evet, hayat kesinlikle katlanılması zor bir şey. Göz altlarım da ne kadar morarmış… Bir daha asla göz makyajımı temizlemeden uyumayacağım. Şimdi ne yapıyorsunuz? Kahvaltı. Belki de hiç uyumadınız, gece boyu hüzünlü şarkılar dinleyerek ağladınız. Tüm bunlar yukarıdan nasıl görünüyor? Peki sizinle tıpa tıp aynı şeyleri yaşamasa bile tıpa tıp aynı şeyleri hisseden milyonlarca diğer insan? Milyarlarca başka gezegen ve oralarda da birilerinin acı çekiyor, aşık oluyor, kendi gezegeninin yıldızının batımını izlerken huzurlu hissediyor olma ihtimali?

Otostopçunun Galaksi Rehberi adlı kitabı okuyanlarınız vardır. Kitapta Zaphod, evrendeki en pahalı uzay gemisini çaldığı için şiddetli bir cezaya çarptırılır. Ceza ‘total perspektif girdabı’ adında küçük bir odada kendisine evrendeki her şeyin ama her şeyin gösterilmesidir. Amaç kişiye evrenin korkutucu derecede büyük ve kendisinin daha da korkutucu derecede küçük olduğunun fark ettirilmesidir. Kitapta bu ceza “Hissedebilen bir varlığın dayanabileceği en vahşi işkence türü” şeklinde tanımlanır.

Girdap’a girdiğinizde, bir an için tüm yaradılışın akıllara sığmayan sonsuzluğuyla karşı karşıya kalır ve bu sonsuzluğun bir yerlerinde bulunan mikroskobik bir noktanın üzerindeki mikroskobik bir noktaya konulmuş minicik işaret levhasındaki “Buradasınız?” yazısını görürsünüz. -Otostopçunun Galaksi Rehberi

Girdap’a girenler 'ruhları bedenlerinden yakılarak çıkarılıyormuş gibi insanlık dışı bir dehşet çığlığı atarak' çıkarlar. Yalnızca birkaç saniyelik bir işlemdir. Fakat etkileri hayatlarının sonuna kadar devam eder.

Peki ya Zaphod’un tepkisi?

Zaphod girdaptan yürüyerek çıkıp neşeyle görevli Gargravarr’a ‘Selam!’ der. Gargravarr şaşırır, şimdiye dek evrenin büyüklüğü karşısındaki aciziyetini gören herkes girdaptan çıkarken yuvarlanıp yere yığılmıştır çünkü. Hayretle sorar:

-Sen de yaradılışın bütün o sonsuzluğunu gördün?

-Elbette. Gerçekten hoş bir yer, bunu biliyor muydun?

Devasa büyüklükte bir evrenin içinde minicik olmak, diğer insanları derin bir karamsarlığa sürüklerken Zaphod’a müthiş bir özgürlük hissi vermiştir. Peki biz kimin tarafında olacağız? Biz ne hissedeceğiz?

Tüm bunlar bir yana, sahiden neden varız?

Her şey, hidrojen ve karbon gibi birkaç elementin bir araya gelip ilginç bir şekilde sonsuza dek var olma isteği duymasıyla başladı. Ama o da ne! Hiç bir şey yapmadan, oturdukları yerden varlıklarını uzun süre devam ettiremezlerdi. Ancak hırslı elementlerin doğa yasalarına teslim olmaya niyeti yoktu. Entropiye haddini bildirmeli ve onun kurbanı olmayacaklarını kanıtlamalıydılar. Bu anlamsız meydan okuma, söz konusu elementler grubunun bir şeyler yapmalarını gerektiriyordu. Değişmek ve çoğalmak. Bu gereklilikleri karşılamak için çeşitli yollarla çevreden enerji alıp bu enerjiyi üremek ve değişmek amaçlı kullanmaya başladılar. Değişimin olumlu olduğu, duyu ve algılarını olabildiğince çoğaltan, kendisini yok etmeye ezelden hazır doğa şartlarını alt edebilecek donanımı edinebilen gruplar var olmaya devam etti.

İşte, bu yüzden varız. Tüm canlılığın -insanlığın- serüveni bundan ibaret. Aslında hepimiz o lanet element kümesinin bencil isteklerinin sonucuyuz. Hadi suçu ona ve DNA’mızın kendi taşıyıcısının akıl sağlığını hiç umursamadan körlemesine var olmak isteyişine atalım!

Yine Otostopçunun Galaksi Rehberi kitabında çok güzel bir anekdot vardır. Evrendeki en zeki bilgisayar, Derin Düşünce, tam yedi buçuk milyon yıl düşünüp hesapladıktan sonra ‘Hayat Evren ve Her Şeye Dair O Büyük Soru’nun cevabının 42 olduğunu söyler. Elbette bu cevap tıpkı 'Neden varız?' sorusunun cevabı gibi yeterince tatmin edici değildir. Sesler yükselmeye, itirazlar gelmeye başlar. Derin Düşünce’nin yanıtı ise bellidir. "Bence sorun sizin tam olarak ne sorduğunuzu hiçbir zaman bilmemiş olmanız. Sorunun tam olarak ne olduğunu bildiğiniz zaman, cevabın ne anlama geldiğini de anlayacaksınız."

Belki de, biz yanlış bir soru soruyoruzdur. Esas soru, neden var olduğumuz değil, nasıl var olmamız gerektiğidir…

Şarkı önerisi: Son Feci Bisiklet - Varoluşum Yokuşu

--

--