Nerede Bu Başarmanın Diğer Yarısı?

Serhat Tektaş
Türkçe Yayın
Published in
3 min readOct 14, 2020

Bir gün uzandığınız yerde bir şey oluyor ve denizle dalgaların kumsala olan aşkına şahitlik etme isteğiniz geliyor. Güneşin aydınlattığı bir huzur sahnesinin belki de tek seyircisi siz değilsiniz ama bu şov öyle bir şov ki, herkeste ‘’sadece bana özel’’ havası veriyor. Müzik, eğlence en önemlisi kendinizi deşarj edecek düşüncesi kaplıyor bedeninizi. Orada olmak, karışmak istiyorsunuz o büyülü manzaranın etkisine. Ayaklarınız ile tatmanın yetmediği, bedeniniz ile bir bütün olacağınız mavinin isteği sarılıyor düşlerinize.

Yada bir yağmur tanesinin dalından süzülüp toprağa değil de yüreğinize düştüğü bir ağacın yeşili fısıldıyor kulağınıza. Dünyanın en güzel renkleri sarıyor sizi. Yüreğinize düşen zihninizden kaçmıyor. Zaten sizde kaçamıyorsunuz. Doğa ile baş başa kalma fikri ne kadar güzel geliyor bu kadar şehir ve içimizdeki gürültünün arasında.

İki durumda da yoğun bir istek kaplıyor içinizi. Keşke onlar bize gelse değil mi? İnsan her istediğinde nasıl gidecek? Belki biraz istemeyi deneyebiliriz. Çünkü istenilen şeylerin gerçekleşeceğini çok fazla dillendiriyoruz! Aslında bu doğru. İstek bir yolculuğun başlangıcıdır. Ama bazen istediğiniz şeyler size gelmez. Sizin gitmeniz gereklidir. Önemli olan istenilen şeye kavuşulması ise, harekete geçenin kim olduğunun önemi yok. Yoksa gözlerinizi kapatıp, hmm’layarak istiyorum, evet ben istiyorum demek dudaklarınızın çalışıyor olduğunu görmekten öteye gitmeyecektir.

Her başarı istek ile başlar. Başarı ismini hayatına sığdırmış her canlı bunu istediği için yaşadı. Ve yaşamaya da devam edecektir. İşte bu yüzden istemek başarmanın yarısıdır. Diğer yarısı ise o istenilen şeyler için harekete geçmektir. İnsanların en çok yanıldığı şey de tam burası. İstedikleri şeyler için sadece ilk yarıyı kullanıyor olmaları. Ama unutulmamalıdır ki hiç bir şey tamamlanmadan, var olmaz.

Hayallerinin güzelliğini rampada bırakıp, istenildiği için, hedeflediği şeyin gerçekleşeceğini düşünen her canlı sadece kendisine hayal kırıklıkları biriktiriyordur. Bu kırıklar bir zaman sonra o hareketsiz bırakılan istemekten de koparacaktır. Artık bir şeyi istemek sadece pazarda akıllara gelen bir soru olarak yer edinecek, bir zamanların harikalar diyarı zihinlerimizde.

Evrenin yasalarında yada ilahi kudrette istemenin öneminden bahsedilir. Çünkü enerjide, dinde istediğinizde başaracağınız güce sahip olduğunuz inancı taşır. Çünkü insan doğası gereği gücü temsil eder. İnsan evrenin en güçlü halkası olan zihne sahiptir. Akıllıdır. Neden istemelidir? İstediği şeye nasıl gidilir bunları bulabilir. Ama öğrenilmiş çaresizlik, aşırı tembelliğe yönelmiş alışkanlıklar insanı sadece istiyorum kısmında bırakır.

Bunlardan kurtulmak için ne yapabilirsiniz? Harekete geçmeyi engelleyen nedenlerinizi bulunabilirsiniz. İnsan en çok kendisini tanır. Eğer bunu bulacak kadar uzunca süre kendinizde değilseniz yada farkındalığınızı kaybettiyseniz sizi tanıyanlardan yardım alabilirsiniz. Eğer başarabilirseniz kendiniz ile yeniden tanışın. Yeni tanışmalar arzuyu kuvvetlendirir. Unutmayın bu adımı atmak bile harekete geçmektir. Sorunun kaynağını bulmak, sorunu ortadan kaldırıp istediğiniz şeye doğru yol almaktır.

Eylemle desteklenmemiş, istediği şeyler için bir şey yapmamış birine maalesef istediği şeylerde yardımcı olmuyor. Denizin yada doğanın sizin ona gitmeden, size gelemeyeceği gibi. 2–3 gün için bir yıl öncesinden planlama yapma enerjisi bulan bir canlının diğer arzulara yetmediğini düşünmek komik durabilir. Oyunun kuralı çok net: İsteyip eyleme geçmek, ve ardından hedefine ulaşmak. İşte çalışan sistem bu.

‘’İstedim ama olmadı’’ cümlesine çok fazla şahit olmuşsunuzdur. Burada asıl sorulması gereken şey şu: gerçekten istediniz mi? Belki de gerçekten istediniz, harekete de geçtiniz ama yapamadınız. Orada bırakacak mısınız yoksa daha güçlü demlenerek denemeye devam mı edeceksiniz? Hangisi daha doğru duruyor sizin nezdinizde? Daha fazla efor sarf edip kazanmak mı, yoksa o noktaya kadar geldiğiniz çabanızı buruşturup atmak mı? .

Her şey sizin elinizde. Hayatınızdaki var olan her şey sizinle bir bütündür, parçaların yerini değiştirmek yada istediğiniz şeyleri bütüne dahil etmek için hareket ettirmeniz gerekiyor. Ancak böyle olursa sonuç istediğiniz gibi olabilir.

Tek başına harekete geçmek, ne için hareket ettiğini bilmeden, bilinçsiz hareket etmek de tek başına istemek gibi işe yaramaz. Yoksa her başarısız deneme kısır döngü, öğrenilmiş çaresizliğe zemin hazırlayacaktır.

Bir şeyi öyle çok isteyin ki, içinizdeki her zerre sizin bu isteğinize ortak olsun. Öyle çok isteyin ki ruhunuz bedeninizi rahat bırakmasın. İçinizde parlayan arzu, istediğiniz şeyi size, sizi ise ona götürsün. Mesajınızı evrene doğru verin. Ne istediğinizi bilirseniz ancak ona kavuştuğunuzu anlayabilirsiniz. Ne istediğiniz konusunu, boş kaldıkça kendinize açın.

İster ‘’Biz insanın kaderini çabasına bağlı kıldık’’ ayetini alın avuçlarınıza yada ’’eğer bir şeyi çok istersen, evren istediğin şeyin olması için seferber olur’’ sözünü. Alın ve sıkın yumruğunuzu. Hayallerinize doğru adım atarak başlayın.

Eğer harekete geçerseniz ‘’hayalleriniz’’, ‘’hayatınıza’’ dönüşebilir. Kim bilir belki de bu yazı sizin için yazıldı. Hayallerinizi ertelemeyin diye.

--

--