Nereye?

Mesut Akyıldız
Türkçe Yayın
3 min readMar 23, 2019

--

Hepimiz bir yerlere yolculuk içindeyiz. Yolculuğun hedefi farklılaştıkça alınan yollar da yöntemler de farklılaşmakta. Bir kısım yolculuklar için yüksek dağlardan aşmak veya okyanusları geçmek gerekirken, bir kısım yolculuklar o kadar da zorlu olmayabilir. Hatta bir kısım hedeflere nasıl ulaşacağımızı henüz bilmiyor dahi olabiliriz.

Yolculuğun zorluğunu belirleyen varılmak istenen hedeflerdir.

Burada çok güzel bir soru geliyor insanın aklına. Hedef dediğimiz şeyin bir tarifi lazım aslında. İnsanın bilmediği ve hayalini dahi kuramadığı, farkında olmadığı bir şeyi hedef olarak belirlemesi de pek mümkün görünmüyor.

O halde hedefleri ikiye ayırabiliriz:

  1. Tarifleyebildiğimiz, anlatabildiğimiz ve beynimizde yer verebildiğimiz hedefler (bilinen hedefler olarak isimlendirelim)
  2. Henüz farkında dahi olmadığımız, bizim gündemimizde olmayan ve varlığından haberdar olmadığımız hedefler (bilinmeyen hedefler olarak isimlendirelim)

Amazonlarda Piraha kabilesindeki veya Avustralya’da Spinifex kabilesindeki bir yerli ile İstanbul, Los Angeles, Pekin, Moskova, Akra veya Bujumbura’da yaşayan kişilerin hayalleri ve hedefleri çok farklı olacaktır.

Etrafımızda gördüklerimiz, okuduklarımız ve bize öğretilenler hedeflerimizi belirlememizde kritik öneme sahipler.

Her bir insanın hakikati kendi bildikleri ile sınırlı. O yüzden doğru ve yanlışı tarif ederken de herkes kendi bildiğine göre konuşuyor ve bu tariflerde bile farklılıklar oluşuyor.

Yukarıda ‘bilinen hedefler’ olarak isimlendirdiğimiz 1 nolu hedeflerin nasıl verileceği konusunda yüzlerce belki de binlerce kitap var.

Yaşadığımız hayat içinde bir şeyleri başarmak için bu tür hedefleri vermeyi ve bunların peşinden koşmayı sürdürmemiz gerekiyor.

Fakat ben farklı bir pencere açarak sizlere ‘bilinmeyen hedeflerinizle’ ilgili olarak nasıl bir çabanız olduğunu sormak istiyorum.

Bugün, ‘bildiğinizi düşündüğünüz veya inandığınız şeylere sadece size söylendiği için mi inanıyorsunuz?’ yoksa ‘gerçekten aklınızla ve kalbinizle bunu sorgulayarak mı geldiniz bulunduğunuz noktaya?’.

Piraha kabilesindeki yerli ile modern dünyada yaşayan bir kişiyi ayrıştıran ne olacaktır acaba? Her ikisi de kendisine öğretileni alıp hiç sorgulamadan hakikat olarak yoluna devam ediyorsa birbirlerinden ne farkları olacak ki?

Hangisinin daha doğru olduğunu kim iddia edebilir? Madem ki nerede doğduğumuz kendi seçimimiz değil, başkasının akıbetinin ne olacağını sorgulamaktan ziyade öncelikle kendi hakikatlerimizden akıl ve gönül birliği içinde emin olmamız şarttır.

Bunu yapabilmenin tek yolu da okumaktır. Her şeyi okumaktır. Kitabı da, çevreyi de, insanları da…

Okudukça senin için bilinmeyenler daha bilinir olacak ve 2 nolu bilinmeyen hedefler olarak tarif ettiğimiz hedefler daha görünür ve bilinir hale gelecektir.

Bilinmeyen hedefler hiç bir zaman bitmeyeceğinden…

Hayatta, bilinen hedeflerin olduğu gibi, senin için bilinmeyeni ortaya çıkaracak bir hedefinin sayfanın en başında sürekli yer alması şarttır.

Bunun için de OKU!!!

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular |

--

--