Neslican Gibi Gülümseyebilmek

Meltem Çırak
Türkçe Yayın
Published in
Sep 23, 2019

Neslican Tay… Artık ne zaman bu ismi duysak aklımıza hep kansere karşı verdiği mücadeleyi ve her düştüğünde daha güçlü kalkışlarını hatırlayacağız. Tüm bunların en başında ise, kocaman gülen gözleri ve içindeki bitmek bilmeyen yaşama sevinci ve umudu aklımıza kazındı.

Çok uzun süredir sosyal medyadan takip ediyordum Neslican’ı. Her paylaşımından kendime ders çıkarır olmuştum. Kendisinden farklı görüşlere sahip insanların yok yere başlattığı linçleri, hayata bakışını, gülüşünü ve daha nice şeylerini eleştirenlere karşı öylesine dik durdu ve kulak asmadı ki! “Evet!” dedim, “Hayatta gerçekten böyle olmak lazım. İnsanımız konuşmayı sever, üretmeyi sevmez ama ortaya bir şeyler çıkaranları ise yerden yere vurmaya bayılırlar”.

Sonra gülüşlerine baktım. Hep güldü, hastalığının her aşamasında. Saçları döküldü “Olsun!” dedi güldü, saçları beyazladı yine güldü, sol bacağını kaybetti, “Ben yalnızca bir bacaktan ibaret değilim ki!” dedi, yine yeniden güldü. Bizse bir gün işimiz yolunda gitmese surat astık, eşimizle iletişim problemi yaşadık dağları devirdik, ağladık geceler boyu.

Bir de yaşama sevinci vardı ki! Dönüp kendime baktığımda “Ne biçim yaşıyorsun bu hayatı! Farkında mısın bir daha bu zamanların geri gelmeyecek, ufacık şeyleri dert etmekten vazgeç!” diye kendi kendime düşünür oldum. Tahlil sonuçları kötü de olsa güldü, ne renk peruk alsam diye düşündü. Bacağının rengi ne renk olsa diye sosyal medyada takipçilerinin fikrini aldı.

Şimdilerde ise ardında milyonlarca insanı bıraktı. Yoğun bakıma alınana bu kadar çok takipçisinin olduğunu ve tüm kalpleriyle yanında olduklarının farkında değildim. Meğer ne çok insanın hayatına dokunmuş!

Artık Neslicanımız aramızda değil. Ama kısacık yaşamında bize öyle güzel dersler verdi ki! Bunlardan en önemlisi ise ne olursa olsun ne yaşarsak yaşayalım gülümsemek!

Ne olur gülümsemelerinizi kendinizden esirgemeyin!

Melthilda.

--

--