Odaklanmanın Gücü: Yeni Bir Anne ve Beyaz Yakalı Olarak Deneyimlerim ve Önerilerim

ahsen
Türkçe Yayın
Published in
5 min readApr 26, 2024

Taze bir anne olarak çocuk gelişimi üzerine okumalar, araştırmalar yaparken asıl olanın çocuğun odaklanma becerisini güçlendirmek olduğunu görüyorum. Yani şöyle açıklayayım neredeyse 15 günlükten itibaren bebeğime odaklanma, dikkati tek bir yere toplama, odaklandığında rahatsız etmeme üzerine çalışmalar yapmaya gayret ediyorum.

Peki neden bunu yapıyorum?

Öğrendiğim bilgilere dayanarak şöyle açıklayabilirim: Bebeğe bakım vermek, onu sevmek, konuşmak ve gülümsemek önemli ve evet bence her şeyden de önemli ama tüm bunların yanında odaklanmasını desteklemek de çok önemli. -Aslında burası için biraz istatistiki bilgi araştırıp gerçekten yazımı data ile süslemek için bir süredir araştırma yapmayı hedefliyorum ama zaman bulamadığım için güzel alıntılar yapamayacağım, affedin :) - Çünkü çağımızın sorunu dikkat dağınıklığı, odak sorunları, otizm spektrum bozuklukları… ve benim adını bilmediğim belki de yanlış ifade ettiğim davranış bozuklukları. Bunların üstesinden gelmek tabii ki sadece odaklanma ile olmuyor ama inanın faydası azımsanamayacak bir noktada. Ben de bir anne olarak şu fani dünyada çocuğumun biraz olsun bir şeylere odaklanabilmesini sağlayabilirsem naçizane, iyi bir şey yapacağımı biliyorum, hissediyorum ve bunla da kalmıyorum umut ediyorum.

Yazıma neden böyle bir giriş yaptım tabii ki çocuk bakımı, psikolojisi vb. konular hakkında size bilgiler vermeyeceğim çünkü konunun uzmanı değilim sizinle ancak deneyimlerimi paylaşabilirim ama bunu yapmak gibi de bir amacım yok böyle bir giriş yapmamın asıl sebebi odaklanmanın önemini biraz olsun size anlatabilmem ve aslında yeni doğduğumuz zamandan itibaren odağımızın dağılmaması için bir çaba sarf etmemiz gerektiğini kabullenmemiz.

Ben de bu kabul edişten yola çıkarak bir süredir üzerine düşündüğüm bu konuyu size bu yazıyla aktarmak istedim.

Odaklanamıyorum. Biliyorum ki bu son derece normal. Odaklanmak için sürekli bir çaba içinde olmalıyım ve dönem dönem odak kriterlerimi güncellemeliyim :)

Ben görece başarılı bir öğrencilik hayatı geçirdim annemin anlattığına göre hep kitaplara, derslere, anlatımlara meraklı bir çocuktum. Peki ya şimdi? İçimde bir hiperaktif var. Evet tam anlamıyla bir hiperaktif. Karşımdaki konuşurken bile sürekli:

“Keşke sussa da telefona baksam” ya da “Sussa da biraz ben konuşsam”

diye düşünür mü bir insan evet düşünüyorum. Yoğun bir dönemden geçiyorum. Yapmam gereken çok şey var. Okumam gereken kitaplar, tezim için yapmam gereken literatür taramaları, PSM I sınavı için yapmam gereken çalışmalar ve çözmem gereken testler, çocuk gelişimi için okumam gereken kitaplar vs. vs. (Bu sadece akademik ve iş hayatımla ilgili olan kısım da özel hayatım ve sosyal hayatım ile ilgili olan kısmı yazarsam yazı bir anda ağlama duvarına dönebilir :)) Ama gelin görün ki herhangi birine tam başladığım anda kendimi bir anda Instagram’da buluyorum ya da bir anda online olarak mağaza geziyorum. Uzun lafın kısası bu odak mevzusu beni içine çekti çünkü çağ gerçekten odak katili. Çevrede o kadar çok uyaran var ki gencinden yaşlısına herkes payına düşeni alıyor. 6 aylık oğlum bile bir oyuncağını ağzına sokarken diğer oyuncağına uzanmaya çalışıyor ve hay aksi gözü bir anda benim telefonumun ekranına takılıyor :)

Tüm bunların yanında konunun benim için güzel kısmı da şu: bence az veya çok herkes bu dertten muzdarip ancak çoğu kişi bu sorununun farkında değil ve çözmek için de herhangi bir çabası yok. Benim güzel yanım da şu ki hem kendime hem de çevreme karşı hem iyi bir gözlemciyim hem de oldukça eleştirel bir bakış açısına sahibim. Bu benim gelişim alanım ve çözmek için kendi kendime belirlediğim bir sürü yöntemim var. Şimdi sizlere bunlardan bahsetmek istiyorum:

Online Toplantılarda:

Benim gibi beyaz yaka olanlar ya da herhangi bir yerden online eğitim alan kişilerin anlayacağı ve hak vereceği üzere pandemiyle birlikte hayatımıza giren online toplantılarda odağı toplamak hiç de kolay değil. Bir defa ilgili ilgisiz çok fazla toplantıya katılıyoruz ve konunun dışında kaldığımız her an da dikkatimiz dağılmaya başlıyor. Ben durumu şu şekilde yönetmeye çalışıyorum:

  • Kesinlikle kamera açmaya çalışıyorum. Deneyin faydasını göreceksiniz. Karşıdakilerin sizi gördüğünü bilmeniz sizin silkelenip kendinize gelmeniz noktasında işe yarıyor.
  • Not almaya çalışıyorum, iyi bir not alma alışkanlığım yok ama odaklanmama yardım ettiği için dönem dönem el yazısıyla dönem dönem de bilgisayarıma notlar almayı tercih ediyorum. Hatta eğer toplantı organize eden taraf isem muhakkak toplantı ardından notları diğer katılımcılarla paylaşıyorum. Bu alışkanlığımı neredeyse 3 yıldır sürdürüyorum. Not paylaşmanın iş hayatıma odaklanma dışında da katkılar sağladığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
  • Bildirimleri kapatıyorum. Telefon, Teams vs. nereden bildirim alıyorsanız toplantılarda kapatmanızı öneriyorum. Faydasını anlatmama bile gerek yok, hayat kurtarır :)
  • 1 saatten uzun toplantılarda saat başı 10 dk molalar veriyorum. Bu toplantılarınızda boş konuşan, konuyu dağıtan, dinlemeyen ve sonuca yaklaşamayan tipleri de hizaya getirecek güzel bir yöntem. Moladan döndüğünüzde konuyu toparlamak için bir şansa daha sahipsiniz. Yorulduğunuz için odağınızın kaymasını da önlemiş oluyorsunuz, çifte fayda :)

Çalışırken:

Kitap okurken, tez yazarken, sınava çalışırken, sunum hazırlarken vs. burayı siz de çeşitlendirebilirsiniz.

  • Telefonu başka odada bırakmak gerçekten kritik. Her zaman yapamıyorum ne yalan söyleyeyim ama yaptığımda gerçekten faydasını görüyorum. Telefonum yanımda yokken çalıştığım yarım saat telefonum yanımdaykenki 3 saate denk diyebilirim.
  • Plan yapmak ve plana sadık kalmak. Plan kişiyi yolda tutma konusunda güzel bir motivasyon. Uzun değil, günlük ya da sadece o çalışma zamanı için değişebilir, düzenlenebilir ama önceden belirlediğiniz bir çalışma planı oluşturuyorum. Bir sonraki adımı bilmek ve ne kadar kaldığını görmek beni rahatlatıyor ve bir şeyleri atlamamı önlüyor.
  • Önce sevmediğim ve beni zorlayan şeyi yapıyorum. Sevdiğimiz şeyi yapmak en kolayı, sevmediğiniz şeyi yapın bitirin ve sonrasında sevdiğiniz şeyin tadını çıkarın. Diğer türlü sevdiğiniz şeyi yapsanız da sevmediğiniz şey sizi beklediği için keyfini çıkaramıyorsunuz. Bu benim kendimi şımartma şeklim.

Dinlerken:

Aktif dinleyici olduğumuz zamanlar gerçekten karşıdaki ve kendimiz için oldukça önemli. Özel hayatı, akademik hayatı ve iş hayatını beraber düşünürsek her zaman dinlemek konuşmadan önemlidir. Ben iyi bir dinleyici değilim. Acı ama gerçek. Bunu beni tanıyan kişiler çok iyi bilir. Fakat uzun zamandır dinlemek için çaba sarf ediyorum umarım başarıyorumdur.

  • Göz teması kurmaya özen gösteriyorum. Odaklanmayı arttırdığı kesin ve karşıdakine kendini iyi hissettiriyor.
  • Empati kurmaya çalışıyorum karşıdaki bunu neden anlatıyor ve bunu nereye bağlayıp anlamlandırmalıyım diye kafamda konuyu somutlaştırıyorum. Bu şekilde anlatılan konuyla ilgili kafa yormak hayal alemine dalmayı ve konudan uzaklaşmamı önlüyor.
  • Karşıdaki anlatırken benim de deneyimlediğim bir olay tabii benim de aklıma geliyor ama onu anlatmayı tercih etmiyorum. Sorulana kadar kendimden bahsetmemeye çalışıyorum.

Özetle, odaklanma, hayatımızın her alanında önemli bir beceri olarak karşımıza çıkıyor. Yeni bir anne olarak, bebeğimin odaklanma yeteneğini geliştirmeye çalışırken kendi odaklanma mücadelelerimle de yüzleşiyorum. Bu mücadelelerle dolu dönemde, kendime ve çevreme karşı olan farkındalığım beni umutlandırıyor. Her ne kadar zaman zaman odaklanma konusunda zorlansam da, kendime belirlediğim yöntemlerle adım adım ilerliyor ve gelişiyorum. Umuyorum ki, bu deneyimlerimi paylaşarak benzer sorunlarla mücadele edenler varsa ki olduğunu biliyorum bir nebze olsun yol gösterebilirim :)

Ahsen.

--

--

ahsen
Türkçe Yayın

Anne. Mühendis. Çevik Koç. Bağlanamayan. İçgörülerimi paylaşıyorum🐥