Öğrenmenin Büyüsü

Volkan Taşcı
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJan 3, 2020

Arkadaşlarım, bir Türkiye gerçeği olan eğitimin yetersizliği üzerine ve çözümü olan bireysel öğrenme üzerine biraz konuşmak istiyorum.

Özellikle Türkiye ve benzeri geri kalmış ülkelerde eğitim almak oldukça sıkıntılı. Çünkü ne eğitmenler bilgili ne de öğrenciler gerekli eğitimi almak için donanımlı. Her iki taraf da eksikliklerle dolu olduğundan verimli bir sonuç alınamıyor. Elbette tek etken bu değil. İşin bir de maddi boyutu var. Türkiye maddi olarak refah bir ülke de olmadığından her öğrenci okula açık bir beyinle gelmiyor. Ebeveynlerinin para yüzünden çektikleri sıkıntıları, kendi halleri, bir şey öğrenmekten önce insan olarak temel ihtiyaçlarını karşılayamayan pek çok küçük çocuk.

Geçtiğimiz günlerde geçim sıkıntısı sebebiyle intihar eden bir aileye tanık olduk Türkiye’cek. Problemin geldiği noktayı anlayabiliyor musunuz? Bir ebeveyne bunu yaptırabilecek kadar zorluklar sunan bir ülkeyiz. Yemeğe ekmek bulamayan bir noktada eğitimden söz etmek komik oluyor.

Yine de yukarıdaki sorunla baş etmek zorunda olmayanlarınız ve yukarıdaki sorunu çözmek için adım atmak isteyenleriniz için bireysel öğrenme nasıl olur, bundan bahsedeceğim.

Elbette her konuda bireysel öğrenmeden bahsedemeyiz. Çünkü her konuda bireysel öğrenmeye başvurmak doğru olmaz. Örneğin bir cerrah olmak istiyorsanız birilerinden eğitim almalı ve yine birilerinin kontrolü altında çalışmalar yapmalısınız. Bu noktada bireysel hareket edemezsiniz. Ancak bilgisayar teknolojilerinden bahsedecek olursak vaziyet tam tersi. Eğer birileriyle beraber hareket etmeye çalışır, sürekli bir sınıfta, sınıfın tamamının anlamasına yetecek kadar süre tanıyan eğitmeninizi beklerseniz oldukça saçma bir hareket sergilemiş olursunuz. Çünkü bilgisayar bilimlerini öğrenebilmek için laboratuvar oluşturmak oldukça kolay. Yani tıp öğrencisi gibi bir kadavra beklemek ve yine hocanızın denetimi altında çalışmak zorunda değilsiniz. Bir bilgisayar ve İnternet tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır.

Bilgisayar teknolojileri oldukça geniş bir alan ve bu alanda çalışmalar yapan belki milyonlarca insan var. Dolayısı ile bu kadar büyük bir sayıdan söz edersek birilerinin de bilgilerini paylaştığını söyleyebiliriz değil mi? Bu kadar insan hiçbir şey paylaşmamış olabilir mi? Bu insanların bilgilerine İnternet üzerinden erişmek mümkün. YouTube, Khan Academy, Udemy… Bunların haricinde yazılı da pek çok kaynak var. Dilediğiniz bilgiye erişebilirsiniz. Ancak hatırlatayım, dünyanın en büyük ansiklopedisine erişim yasağı getirten bir zihniyetle beraberiz. Öncelikle bilgiye erişimdeki engelleri kaldırmalısınız. Gerek VPN gerekse Tor Ağı’nı kullanarak engellerden kaçınmış ve herkesin, sizin özelinize müdahale etmesini engellemiş olursunuz.

GitHub üzerinde pek çok insanın açık olarak paylaştığı kodlarını, uygulamalarını inceleyebilirsiniz. Kendi çıkarlarınız doğrultusunda değiştirip yayınlayabilirsiniz. Ayrıca şunu da unutmayalım, en iyi öğrenme metodu bir şeyi öğretmektir. Sizler de öğrendiklerinizi paylaşırsanız hem kendinize hem de başkalarına yardımcı olmuş olursunuz. Bu söylediğimi yabana atmayın, bireysel öğrenmenin en büyük ve ilk adımı buydu.

Öğrendiklerimizi başkalarına aktarmamız gerektiğinden bahsettim. Çünkü aktarımdan sonra gerçekleşen çok önemli bir şey var. Geri dönüt. Sizin anlattıklarınızı dinleyenler, yazdıklarınızı okuyanlar bir geri dönütte bulunuyorlar. Bu bazen soru, bazen öneri bazen de eleştiri şeklinde olabiliyor. Diğer insanlarla iletişmenizi ve sosyalleşmenizi sağlıyor. İşte tam da bu anda beyniniz dopamin salgılıyor. Yani sizi yaptığınız işe bağımlı hale getirmeye başlıyor. Bu da sizi kısır bir döngüye sokuyor. Öğrenme isteği ve öğrenileni öğretme isteği. Yani sizi bir üreten insana dönüştürüyor. Murat Şen hocamın TEDx konuşmasında söylediği gibi ‘üretmenin büyüsü’. Kesinlikle öyle, üretmenin büyüsüne kapılıyorsunuz.

Bir konuyu öğrenebilirsiniz, birden çok konuyu da öğrenebilirsiniz. Ancak öğrenmeyi öğrenmek için dinlemeyi bilmek, saygı göstermeyi öğrenemek gerek. Önce insan olmayı öğrenmekten geçer bu. Her birimiz insanız fakat öğrenmekte en çok zorlandığımız konuların başında gelir insan olmak. Bildiklerinizden dolayı kimseden üstün olmazsınız. Kimse de bilmediklerinden ötürü sizden alçak olmaz. Hatta hiçbir kimse yoktur ki bir başkasının ne bildiğini izah etsin. Dolayısı ile bildikleriniz ile egonuzu değil insanlığınızı besleyin.

Dinlemeyi bildiğinizde, karşınızdakine saygı göstermeyi gerçekten kavradığınızda öğrenmeyi de öğrenmiş olacaksınız. Çünkü dinlemeyi bildikten sonra anlaşılmayacak hiçbir şey yoktur. Tüm savaşların ve yıkımların arkasında dinlemesini bilmeyen en az bir kişi vardır. Dolayısı ile henüz insan olmayı anlayamamış birisinin varlığı söz konusudur.

Sözlerimi lütfen yabana atmayın, insanlık ayıbı işlenen bu dünyada bir şeyler yapmayı başarabilmek, insan olarak kalabilmek içindir bu söylediklerim.

Teşekkür ederim.

--

--