Okula Dönüş Yolunda Öğretmenlerin Çantalarına Atmaları Gereken Beceriler — 2
ŞAKA DEĞİL MİZAH!
En çok sevilen öğretmen olun!
Beş seriden oluşacak yazımın ilkini;
“Olumlu Bir Dil”i
okumadıysanız öncelikle onu okumanızı tavsiye ederim..
“Şakalar donmuş, konserve yada kurutulmuş yiyecekler gibidir - pratiktir. Mizah ise taze gıdadır - enerji ve ilham verir.” Martin Richards
Öğretmenin ders sürecinde mizaha yer vermenin ve ne zaman
kullanacağını bilmenin önemini, öğrencileri ders sürecine dahil eden, eğlenceli ve unutulmaz dersler yapmayı öğreneceğiz.
Derslerinizi tasarlarken çok farklı teknikler kullanıyor olabilirsiniz. Bu tekniklerin yanına bir de mizah eklerseniz, öğrencileriniz daha çabuk ve daha kolay öğrenir, derslere olan bağlılıkları artar ve çalışma hayatlarında insanlarla olan ilişkilerinde daha olumlu tutumlar gösterirler.
Öğretirken siz bir öğretmen olarak keyif alıp derslerinizi eğlenceli şekilde işlerseniz, öğrencilerinize yetişkin çalışma hayatının da eğlenceli olduğunu göstermiş olursunuz. Unutmayın siz öğrencilerinizin en yakınındaki rol modelsiniz!
Ama en önemli bir ayrıntı mizah; Nörobilime göre iki beyin lobu arasında bağlantılar kurabilmenin bir sonucudur. Eğer iki yarım küre de yeteri kadar kullanılıp geliştirilirse etkili öğrenme gerçekleşir.
Mizah ile beynin nasıl çalıştığı arasında çok net bir bağlantı var. Modern anlaşıya göre insan beyninin nasıl öğrendiğine dair; sağ beyin ve sol beyni birlikte düşündüren etkinlikler öğretmek ve öğrenmeyi gerçekleştirmek için daha etkili oluyor. Klasik eğitim sisteminde beynin sadece sol lobu kullanılır. Normalde eğitim sisteminde her ikisininde kullanılması amaçlanır fakat işler her zaman istediğimiz gibi gitmiyor. (System is Loading)
Öğrenmeyi gerçekleştirmek için sağ beynin özelliği olan ilgi, merak, istek gibi duyguları harekete geçirip; analiz, sentez gibi yetenekleri geliştirmek gerekir.
Klasik eğitimin dışına çıkarak, mizahı da derslerin içine entegre ederek sağ beyin ile sol beyni beraber çalıştırıp etkili öğrenmeyi gerçekleştirmeye çalışıyorum. Olduğum yerde durup, klasik eğitimi eleştirip, onu uygulamaktan daha iyidir.
Mizah Kullanmanın Etkileri
En çok sevilen öğretmen olun!
- Öğrencileriniz ile daha özgün bir bağ kuracaksınız.
- Derslerinizin öğrencilerinizin dikkatini canlı tutacağı konusunda kendinize daha çok güveneceksiniz. Doğru kullanıldığında mizah, sınıfta güven atmosferi yaratır.
- Mizahı tasarlayıp gerektiği zamanda kullanacak, kahkahaları planlayıp öğrenmeyi hızlandıracaksınız.
- Öğrenciler siz eğlenceli bir öğretmen olduğunuz ve güldürmek için önceden hazırlık yaptığınızı bildikleri için derslerinize zamanında gelmek konusunda ellerinden geleni yaparlar.
- Öğrencinin beyninin tamamen sınıfta olmasını sağlar, hem mantığı hemde duyguları dahil, hem büyük resme bakmak hem küçük detaylara inmek için mizah en etkili ve en eğlenceli yoldur!
Eğlenceli Anlar Yaratmak için “Hata Yapma” Yolları:
- Konuşmanızın ortasında nerede kaldığınızı unutmuş gibi aniden durun. Bunu kasten yaptığınızı belirtmek için öğrencilerinize göz kırpın!
- Keçeli kalemlerinizi yere düşürün yada hokkabazlık yapacakmış gibi havaya fırlatın ve sonra da geri tutmayı!
- Dersin ilk 5 yarısında 5 hataya yer verin, öğrencilerinize bilerek hatalar yaptığınızı söyleyin ve kaç tanesini fark ettiklerini sorun!
- Tahtaya uzun bir cümle yazın ve tahta bitince duvara yazmaya devam edin. Sonra da duvarı siliyormuş gibi yapın ve göz kırpın!
- Elinizle sağı gösterirken sol, aşağıyı gösterirken yukarı deyin. Göz kırpmayı unutmayın ;)
Mizah Zamanı Geldiğini Nasıl Anlarım?
Öğrencilerinizi dinleyin. Sanırım en etkili yollardan birisi bu. Gevezeliklerini dinleyin. Belirli bir seviyeye ulaşana kadar, zaten bir zaman sonra o anın geldiğini hissedip alışacaksınız vee gelsin mizah!
Öğrencilerini izleyin, gözlemleyin. Enerjileri optimum seviyenin altına indi mi çıktı mı? İndi ise ne kadar indi? Bazı öğrenciler huysuzlanmaya mı başladı? Artık vites değiştirmenizin zamanı geldi o halde…
İyi tasarlanmış yerinde bir dilim mizah bir sonraki dersin çok daha iyi geçmesini garantiler.
Bu yazı Martin Richards‘ın “Eğitimde Koçluk Yaklaşımı” adlı kitabından esinlenilerek yazılmıştır.
