Ordu
Kendime Ay’ın beyazından daha kırık güneşin sarısından daha acı bir ordu kurdum
Şövalyeler hayalkırıklığını
Okçular umutsuzluğu
En öndeki yayanlar günahlarımı simgeledi
Düşmez kalkmaz bir Allah’tı
Dağ ucuna yerleşmiş tanrılar keyif yapardı
Melekler uhrevilikleriyle dünyevilere caka satardı
Kısacası kimsenin umrunda olmadım
Kahkaha yağdı üzerime gökten
Kendime, kendiliğimle kendiliğinden bir ödül vermek istedim
Savaştığım, kanadığım, kanattığım ve ateşe verdiğim şey içimdeki karanlıktı
Karanlığa siyahla karşılık vermek alınabilecek en kötü karardı
Yenildim
İndirildim tahtımdan
Ruhum darağacına asılmadan önce son bir söz döküldü ağzımdan;
“Laneti de insanın cenneti de kendinden başkası değildir.”