Orta Çağ’da Mutlak Monarşiye Karşı Eşitlik ve Özgürlük Düşüncesi

Felsefe de Önemli Soruların Yanıtlandığı Pasajlar Serisi III

İlter Güvenç
Türkçe Yayın
2 min readDec 1, 2020

--

Bir toplumun refahı ve düzeni için en önemli şart bireyin özgürlüğünün belirlenmesi ve devletin sınırlarının çizilmesidir. Kuvvetler ayrılığı ilkesi en önemli hukuksal ilkelerden birisidir.

Bu ilkeye uymayan toplumlar düzenli ve sürekli olamazlar. Bir toplumu yöneten sistem sadece o toplum için var olmalıdır. Devlet veya başka bir toplumsal otorite toplum için var olmaktan çıkıp, kendi varlıklarının amacı haline gelirse, o toplumda karmaşıklık meydana gelir. Bu yüzden de devletin var olmasının tek amacı toplumdaki düzeni sağlamaktır. Bireyin güvenliği ve mülkiyet emaneti her şeyden önce gelir. Devlet hiçbir zaman toplum için var olduğunu unutmamalı ve kendi çıkarları peşine düşmemelidir. Despotizm kaynaklı yönetimlerin ömrü kısadır ve içeriği de çatışmalar ve savaşlarla doludur. Bir kral, hükümdar veya herhangi bir lider tüm kuvvetleri kendinde toplarsa, onun despot olmama gibi bir durumu söz konusu bile değildir. Çünkü hiçbir insan her konuda uzman olamaz ve toplumlar sadece ve sadece eşit iş bölümü ile yönetilebilir. Özellikle Orta Çağ’da bu despotluğa karşı çıkan insanlar, insan varlığının temelinde yer alan iki ilkeyi yeniden kullanmış ve bu iki ilkeyle birlikte despotluğa karşı mücadele etmişlerdir. Özgürlük ve eşitlik insanın en temel hakkıdır ve bu hak ona bir otorite veya bir toplum tarafından değil bizzat doğa tarafından verilmiştir. Bu yüzden bunlar kısıtlanamaz ve yasaklanamaz.

--

--