Ot Gibi! Yaşamaktan Kurtulma Rehberi
Selam değerli okuyucu. Başlık ilgini çekip burada bulunuyorsan seninle aşmamız gereken önemli bir problemimiz var. Öncelikle ot gibi yaşamak sözünün amaçsız, tekdüze ve monoton hayatını sürdürmek anlamına gelen ironik bir söylem olduğunu bildiğini varsayarak devam edelim. Belki lisede belki üniversitede veya iş hayatında olan birisin. Şikayet ettiğin temel problem de elindeki telefondaki birkaç uygulamanın, bilgisayarındaki oyunların ve buna benzer zamanını öldüreceğin aktivitelerin gününü sömürmesinden şikayetçi olman muhtemelen. Günün sonunda, ayın sonunda, koca bir yılın sonunda hiçbir kazanımının olmaması, bir şeylerde ilerleyememek canını sıkıyordur elbette. Zamanın hızla geçtiği, her şeyin bir devinimde olduğu bir evrende, olduğun yerde saymak seni tabiki de bunaltacaktır. Velhasıl kelam ikimiz de sorunun ne olduğunu biliyoruz açıkçası. Kısa bir tabirle “ot gibi” yaşıyoruz farkında olarak. Ben de bu yazıyı bu yüzden ele aldım. Umarım senin için de bir dönüm noktası olmasını dilerim içtenlikle.
Öncelikle kendimden biraz örnek vermek isterim. Ben şuan da 3. sınıf üniversite ögrencisiyim. Gerek ilkokul gerek lise ve gerek de 4 üniversite yılımın(hazırlık dahil) fazlası ile verimsiz geçtiğini düşünüyorum. Lisede birkaç proje yapabilirdim. Dil öğreniminde daha disiplinli şekilde kendimi geliştirebilirdim. Lisede üniversite için bir kariyer planı yaparak ve araştırarak senelerimi az çok planlayabilirdim. Üniversite için de hazırlık ve birinci sınıfta bir disiplin oluşturup kendi alanım ve soft skill(soyut beceriler) anlamında portföyümü doldurmaya çalışabilirdim. Bunlar hep elimde olabilen durumlardı. Sosyal medya hesapları ve oyunlar ile kendimi oyaladağımı farkındalığını son yıllarda fark ettim. Bu farkındalık ile bir şeyler kafamda oturmaya başladı açıkçası. Geçmişin pişmanlığını yaşamayı bırakıp genç olduğum şu yıllarda neler yapabilirim diye düşünmeyi başladım. Üzerine farklı kaynaklardan araştırmalar yaparak cevaplar aramaya başladım ve aslında tüm yazılanların aşağı yukarı aynı olduğunu fark ettim. Hem bunlar için özet hem de sizlerin faydalanması adına izlememiz gereken yolu açıklayayım.
İlk Kıvılcım: Farkındalık
Gerçek şu ki hepimiz mecazi anlamda hayatlarımızda acı çekmekteyiz. Acıdan kaçamayız. Başarısızlıklarımız, hayal kırıklıklarımız, çaresizlik durumlarımız, yaşadığımız stres yükü ve dahasını bu acı altında sınıflandırabiliriz. Bunlar hepimizin yaşadığı durumlar. Bu hayatta karmaşık olmayan bir gerçek ve bir denklem vardır: Kısa vadedeki mutluluklar ve uzun vadede acılar. Buna karşın kısa vadedeki acılar uzun vadede mutluluklar. Alıntı sayılabilecek bu sözün üzerine düşünmeniz gerekiyor. Yaptığınız eylemleri değerlendirin mesela. Bir derse çalışmayı, instagramda gezinmeyi, oynadığınız oyun… Siz de farkına varacaksızdır acı ve kısa vade mutluluk kavramlarının ne olduğunu. İçinde bulunduğunuz kötü vaziyetin farkına varmanız gerekmektedir. Değişim işte burada başlıyor.
Varış Noktası
Hedef, hayal, varış noktası, idealler… Kendinize hedefler belirlemeniz rotasız bir kaptana dönüşmemeniz adına önemlidir. Bu sizi belki zaman zaman motive edebilir ancak disiplini sağlamanız adına bir amaç sunar. Amacınız da bu hedefleriniz olmalı. Bu hedefler size çalışmaya devam etmeniz için moral de vermelidir. Eğer yeri gelince yine de çalışmak için bir moral vermiyorsa o hedefleri değiştirmeniz gerekebilir.
Odak Sorunu
Günümüz dünyasında hepimiz kullandığı sosyal medya uygulamalarını kullanıp kısa videoları sürekli izleyerek(reels, tiktok vs.) odak süremizi bir hayli düşürmüş durumdayız. Bu da sizlerin çalışma kalitesini bir hayli fena etki etmektedir. Sadece çalışmak da değil. Karşınızdaki kişi ile iletişim halinde iken dahi kopukluklar yaşanmakta sık sık. Bu sorunu aşmak için çeşitli yöntemler var. Bununla ilgili yazılmış kişisel gelişim kitapları( Cal Newport’un Pürdikkat kitabını önerebilirim) veya ne kadar etkili olduğunu bilmediğim dopamin detoksu gibi yöntemler mevcut. Ufak bir araştırma ile güzel sonuçlar bulacağınızı düşünüyorum.
Derin Çalışma
Buraya kadar okuduklarınızla çalışmadan bir yere varılmayacağını ve çalışmanın temel yapılması gereken fiil olduğunu anlamışsınızdır. Lakin yüzeysel ve rastgele bir çalışma sizi yine hedeflerinize ulaştırma konusunda sorunlar yaratabilir. Bu yüzden derin çalışma stilini benimsemeniz gerekiyor. Peki nedir bu derin çalışma? Şöyle ki sizin yüksek odaklı bir şekilde çalışarak geçirdiğiniz çalışma metodudur.
Odak Yoğunluğu*Harcanan Zaman = Derin Çalışma
Yukarıdaki formül ile anlayabilirsiniz ne demek istediğimi. Derin çalışmayı hayatınıza entegre ederek çok daha başarılı işler çıkarır ve hedeflerinize daha kısa sürede ulaşabilirsiniz.
Gelelim neticeye. Bu yazım sizleri direk bu durumdan kurtaracaktır diye bir durum söz konusu değil tabikide ancak başlıkları ve yazdıklarımı araştırıp keşfetmenizle zamanla değiştirebilirsiniz bu genel durumu. Merak ettiğiniz ve yardımcı olabileceğim bir konu olursa da herhangi bir hesabımdan ulaşabilirsiniz bu yazı için.
Bu yazının sizlere bir başlangıç, bir referans olması dileği ile görüşmek üzere:)
İlgili diğer yazılarım:
