Sitemap
Türkçe Yayın

Kelimelerin gücüne inanan “Türkçe Yayın” içerik üreticiliğini desteklemek amacıyla yazarlara ve okuyuculara gönüllü destek sunan, kolaylaştırıcı bir yayındır.

Herkes De Özgürlükle Kafayı Bozmuş Arkadaş!..

--

— Seçimlerimizde özgür değil miyiz?

— Özgür irade var mı, yok mu?

— Bizi yönetiyorlar mı, kukla mıyız?

— Mıyız da muyuz?..

Descartes’in dediği gibi “Düşünüyorum, o halde varım.”; özgür müyüm, düşünmemi sağlayanın izin verdiği ölçüde. Bence cevap bu.

Photo by Benaja Germann on Unsplash

Bir soruyu cevaplamaya çalışırken, sorunun bağlamını gözden kaçırmamak lazım. Burada bahsettiğimiz seçimlerimizde özgür müyüz? Seçim yapma hakkı üzerinden konuyu ele alınca, ortada seçim yapılacak bir şey varsa özgürlükten söz edilebilir, ancak seçilenlerin varlığı özgürlük alanının sınırıdır. Örneğin, ben size “Çikolata mı, kahve mi?” diye sorduğumda muz yemeği seçemezsiniz. Çünkü seçenekler arasında ve imkan dahilinde o yoktur. Ancak görünenin aksine seçim alanınız çikolata ve kahve ile de sınırlı değildir; ya hiç yemeye bilirsiniz ya ikisinden birini seçersiniz ya da ikisini birlikte tercih edersiniz hatta çikolatayı kahvenin içine atıp eritip de içebilirsiniz. Yani bu örnekte görüldüğü gibi özgürlük alanınız seçenekler/imkanlar dahilinde sınırlı ve sınırsız. Bu aynı sayı doğrusunu düşündüğümüzde 1 ile 2 arasında sonsuz sayıda nokta (ondalık sayı) olması gibi bir durum.

İnsan boyutuna gelirsek Yaratacı’nın izin verdiği ölçüde özgürüz. Yani bize sunduğu seçimler ölçüsünde özgürüz. Bu da aslında İslam’daki külli ve cüz-i irade konusunda açıklanıyor.

İşin diğer bir boyutu ise neden bu özgürlük meselesine bu kadar kafayı taktınız. Özgürlük kavgasını bir kenara bırakalım, manipülatif bir sistemde mi yaşıyoruz? Evet. Manipüle olduğunuz gerçeği özgür olmadığınız anlamına gelir mi? Hayır. Manipüle olduğunuz anlamına gelir. E, bir zahmet o zaman manipüle olmamayı seçecek kadar özgür olun -ki bu kabulun gerektirdiği farkındalık bir çok kişiye ağır gelir, manipüleyle dolu hayatlarından kopmak istemezler. Bu kararı vermekle özgürler mi? Evet!

Çünkü, manipüle olmadan yaşamak demek başkalarıyla olan etkileşiminizi en aza indirmek demek, dizi/film/kitap, sosyal medya, sosyal ortam yok demek. (Bu niye insana zor geliyor, etkileşimin beyinde yarattığı haz duygusu yüzünden ondan kopmak istemiyorsunuz. Bu da başta verdiğim cevabı destekler bir durum; yaratıldığınız formatın izin verdiği ölçüde özgürsünüz…) Yani bir ormana gidip doğayla iç içe yaşadığınızda hiç bir manipülasyona maruz kalmazsınız. Ancak öyle bir durumda yaşamanın amacı nedir? İç huzuru, iç benliği mi bulmak?

Belki de Hz. İbrahim gibi Allah’ı bulmak -ki o arıyordu Yaratıcıyı. Bulmak için aramak lazım.

Bir de özgürlük paradoksu diye bir şey olmalı. Seçim hakkınız ve sınırlarınız artıkça onların sonuçlarından doğan sorumluluk özgürlük alanınızı sınırlıyor… Bu konuda çok basit örnekler var hayatımızda, birisiyle bir ilişki içindeyken veya yanlız başınıza yaşıyorken ki özgürlük alanlarınız bile birbirinden farklı; burada seçimlerinizin diğer kişiye olan etkilerini ve bu etkilerin size olan sonuçlarını düşünmeniz sizin özgürlüğünüzü kısıtlıyor. Bu durumu fazla örnekle anlatmak istemiyorum ama klasik hepimizin bildiği “Bir kişinin özgürlüğünün başladığı yerde başka birisinin özgürlüğü biter.” durumunda da mevcut, herkes dinleyeceği müziği ve ses seviyesini seçmekte özgürken bunu gecenin 3'ünde yüksek sesle dinleyerek yaparsanız, sorun çıkar.

Bu klişelerin üzerinde çok durmak istemiyorum, ancak konuyu buraya getirmemin sebebi, özgürlük aslında kendi elinizdeki özgürlük alanınızı belirlemeniz. Bir diğer yönüyle, sorumluluklarınızı ve bunların sonucunda çekeceğiniz sıkıntıları seçme durumu diyebiliriz -ki bunları seçmek istemeyen, sorumluluk yükü altına girmek istemeyen kişi özgürlük alanının iplerini başkasının eline verebilir, ki bu seçimi yaparken özgürdür.

Özgürlük yapabilme ve imkan kabiliyeti ile ilgili de bir konu. Uçma kabiliyetiniz olmadığı için uçma özgürlüğünüzde yok. Uçak yapabilirseniz uçma özgürlüğü üzerine konuşabiliriz. İnsan olmak da böyle; bazı kabiliyetlerimiz var, o noktalarda özgürüz ama kabiliyetimiz olmayan, insan varlığı olarak elimizde bulunmayan konularda da özgür değiliz.

Konuyu çok uzatmış gibi hissediyorum. Aslında bu konu öyle benim pek de üzerinde düşündüğüm bir konu olmadı hiç, benim için cevap hep açıktı, başta söylediğim gibi; insan boyutunda Yaratıcı’nın izin verdiği ölçüde özgürsün. Toplumsal boyutta bakarsak da, değişen sınırlar mevcut ki burada da özgür irade ile özgürlük kavramı çakışıyor. Ben bu yazıyı yazarken daha çok bireysel seçimler üzerinde durmaya çalıştım.

Peki, bu konu üzerine çok düşünmemişken şimdi yazmamın sebebi ne? Bu aralar şaşırtıcı derece çok bu konuyla karşılaşmam, filmlerde, kitaplarda, arkadaş muhabbetlerinde… Herkesin bu konu da fikri ve sorusu var. “Peki ama neden?” diye düşünürken kendimi bu yazıyı yazarken buldum. Yine soruyorum, neden? İnsanın soru sormasının bir amacı vardır. Durup dururken, boş yere soru sorulmaz. Peki, siz niye bu soruyu soruyorsunuz? Cevabı “seçimlerinde özgürsün” olunca ne olacak, ya da “değilsin bir kuklasın” olursa ne olacak -ki kuklaların soru sorabileceğini sanmıyorum, tabi soru sorman kukla oynatıcısı tarafından yapılmıyorsa…

Aslında düşününce bu sorunun sorgulanması yaratılış amacına kadar gidiyor. Belki de cevabı o perspektiften bakarak araştırmak lazım. Ama ben bugün onu yapmayacağım, Allah’a inanan bir Müslüman olarak, yukarıda verdiğim cevap benim için kafi; Allah’ın izin verdiği ölçüde özgürüm, bu durum beni yaptıklarımdan sorumlu tutar mı? Evet. Peki, ne kadar özgürüm? Seçim yaparken düşünmek zorunda kalacak kadar. Gerçekten bunun cevabını vermek için Allah’ı ve izin verilen ölçüyü bilmek lazım. Bu da başlı başına ayrı bir konu…

Sevgili okur, uzun ve karışık bir yazı oldu, farkındayım. Bir kaç kez üzerinden geçip düzünlemeye çalıştım ancak bu kadar toparlayabildim, belki bu konunun ağırlığındandır belki de yayınlamaya çekiniyor oluşumdandır, genelde bu tarz ağır konuları yazıdan ziyade konuşmayı severim. Ancak bu sefer affınıza sığınarak bu haliyle yayınlıyorum. Umarım sizin içinde hoş sayılan bir fikir paylaşımı olmuştur. Sizin de bu konu hakkında düşünceleriniz varsa ki mutlaka vardır, yani paylaşmak isterseniz yorum olarak yazabilirsiniz.

Sağlıcakla kalın…

Bu yazıyı Nisan 2021 gibi yayına hazır hale getirmişim, ama nedense yayınlamamışım. Geçen hafta Gündüz Vassaf’ın Cehenneme Övgü kitabında “Seçmeme Özgürlüğü” bölümünü okurken aklıma geldi, ve değişitirmeden yayınlamaya karar verdim. Gündüz Vassaf’ın yazısıyla pek bir alakası yok benimkilerin, o daha çok psikiloji ve sosyoloji alanından incelemiş durumu, onun yazısını da okumanızı tavsiye ederim, önemli farkındalıklar oluşturabiliyor insanda.

--

--

Türkçe Yayın
Türkçe Yayın

Published in Türkçe Yayın

Kelimelerin gücüne inanan “Türkçe Yayın” içerik üreticiliğini desteklemek amacıyla yazarlara ve okuyuculara gönüllü destek sunan, kolaylaştırıcı bir yayındır.

Beyza
Beyza

Written by Beyza

Kendi penceremden gördüğüm hayata dair yazılar yazıyorum. Bir noktada ilgilinizi çekerse sanal kahve eşliğinde bir yorumda buluşabiliriz. ☕️✍️📨

No responses yet