Parçalanarak Büyümek
Birkaç gündür sosyal medyanın gündeminde yer alan ve bir çığ gibi büyümeye devam eden bir akım var şu sıralar: “10 years challenge”. Dünya çapında ünlü kişilerden tutunda Naciye Teyze’ye kadar her kesimden insan bu akıma ayak uydurmuş durumda.
Yapay zeka konusuyla ilgilenen uzmanlar, sosyal medyada başlayan bu hareketin, “yüz tanıma algoritması geliştirme amacı taşıyor olabileceği”ni savundu. Facebook ise bu konuyla herhangi bir alakası olmadığını söylerek bu iddiayı yalanladı. Bu tezin doğruluğunu önümüzdeki yıllarda hep birlikte yaşayıp göreceğiz.
Peki olay tam olarak ne mi?
10 yıl önce çekilmiş olan bir fotoğrafınızla son günlerde çekilmiş olan fotoğrafınızı kolaj yardımıyla yan yana getiriyorsunuz ve yıllara nasıl da meydan okuduğunuzu gösteriyorsunuz. Kimisi gerçekten zamana meydan okuyup “aaa yıllar sana hiç dokunmamış”, “zaman senin için on yıldır adeta durmuş tatlım” yorumları alırken, kimileri de on yıl içerisinde gerçekleştirdikleri tarz değişiklikleri ile gündeme geliyor ve “kısa saç sanki daha mı iyiymiş?”, “Bence kesinlikle şu anki saç renginde kalmalısın!” tarzı yorumlarla geri dönüşler alıyor paylaşımlarına.
Bu fırsattan istifade ederek biraz da içimize dönüp “Sahi on yılda neler değişti hayatımda, fiziksel görünüşüm dışında hayat benden neler aldı, ne yenilikler getirdi?” diye sorsak nasıl olur? Bence bundan daha iyi bir fırsat olamaz. Hazır önümüzde yepyeni bir yıl varken ufak bir iç mukayese gerçekten de iyi olmaz mı?
Geçen on yıllık süre zarfında neler neler değişmedi ki hayatımızda. Kendi başımıza bir birey olduğumuzu tam anlamıyla hissettiğimiz üniversite hayatına adım attı kimimiz ve mezun olup yetişkin diye tabir ettiğimiz insan topluluğuna karıştı. Kimimiz vazgeçilmez diye addettiği insanları canı yansa da hayatından çıkarıp bambaşka denizlere yelken açmak zorunda kaldı. Kimimiz gerek yaşından gerekse karakterinden mütevellit ölümü asla yakıştıramadığı can dostlarını toprağın altına bıraktı.
İster “On yıl boyunca tek bir kırışıklığım dahi olmamış yüzümde!” diye sevinin isterseniz “Zaman hiç adil davranmamış, bebek gibiymişim on yıl önce!” diye dövünün ama emin olun geçen zaman size pek çok şey katarken bir o kadar da şey alıp götürdü.
Biz zamanın ne kadar da hızlı geçtiğini düşünürken o bizi adeta bir sanatçının eseri gibi ufak dokunuşlarla bugünkü şeklimizi verdi. Biz aslında yaşadıklarımızdan, anılarımızdan, hayatımıza giren insanlardan ibarettik, unutuyorduk.
Kendisi hakkında çok bilgi sahibi olmasam da sevgili Şükrü Erbaş’ın şu sözleri nasıl da özetlemiş halimizi;
“Durduğu yerde değersiz bir bütün olarak kalmaktansa, parçalana parçalana gitmenin büyük doğruluğuna inandırmıştı kendini.”
Melthilda.
Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor