Patron Gibi Patron

Enver B. Bodur
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 10, 2017

Hayallerimi kısmen gerçekleştiren bir adamla tanıştım. İyi bir eğitim almış, fakat mütevaziliğinden pek de belli olmuyor. 53 çalışanı var. Parada pulda gözü yok. Adam bu işi yapmayı ve iş arkadaşı olan çalışanlarıyla iletişim kurmayı, istihdam yaratmayı, katma değer yaratmayı seviyor. Kodak’ın batış hikayesini duyunca binlerce çalışanın işsiz kalmasına üzülmek ilk tepkisi oluyor. Kendi vizyonunu, bu insanları ve iş ortaklarını mutlu görmek üzerine kuruyor. Cumartesi günleri de çalışılan bir sektörde Cumartesi günleri çalışmamak için ne yapabiliriz diye düşünüyor. Yarattığı markanın en büyük dayanağı güven ve kalite. Aynı zamanda rakiplerine oranla iş kazalarına sebebiyet verecek ihmallerin önlenmesinde de bir numara. Çalışanları, sanki patronun çalışanları değil arkadaşları gibi. Aslında çalışmıyor, aksine eğleniyor ve sürekli öğreniyor. Yapmayı sevdiği şeylerle yaşıyor…

Benim hayallerimden biri kendi işimi yapmak ve birlikte çalıştığım herkesin mutluluk ve refah düzeyini maksimuma taşıyabilmektir. Dünya’yı değiştirmek, teknoloji üretmek, bir şeylere öncülük etmek, zengin olmak falan kenarda dursun. Bir şirkette çalışan insan mutsuzsa sadece para karşılığında yetenekleri sömürülüyordur. Ha çalışan bir şekilde o parayla mutlu olmanın yolunu buluyor. Böylesi bizim açımızdan daha kolay olabiliyor. Fakat bu dünyada mutlu yaşamak bir problem değil bir standart olmalı. Yaşamak için çalışmak zorundayım, yaşamak için para kazanmak zorundayım, yaşamak için binbir dertle savaşmalıyım vb. değil yaşamak. Öyle de mükemmel yaratıklarız ki biz bir şekilde mutlu olmanın yolunu buluyoruz.

Biz o kadar mutlu olmaya odaklıyız ki aslında üzüldüğümüz anlar da bunun bir parçası. Geçtiğimiz günlerde arkadaşımla bir konuyu tartışırken yas tutmanın bile mutlu olmaya odaklı yaşamanın sonucu olduğunu farkettim. Örneğin sevdiğimiz birini kaybettiğimizde üzülür ve yas tutarız. Üzülmüyor olsaydık daha mutsuz olmaz mıydık sizce? Sevdiğim birini kaybetmişim, üzülmek ve yas tutmak bu durumu kabullenmeyi, o kişiyi gerçekten sevdiğimi, saygı duyduğumu hissettiriyor. Bu durumda asıl üzülmezsem kendimi kötü hissederim. Üzülmem gerek. Yani mutlu olabilmek, kendimi iyi hissedebilmek aynı zamanda değer verdiğim şeyleri kaybettiğimde üzülmem ile bir bütün değil mi?

Mutlu olmak, güven duymak temel ihtiyaçlarımız halindeyken bir şirketin temelinde de mutlu insanlar olması en doğrusu olmaz mıydı? Asıl kârlılık burada yatmıyor mu? Serdar Kuzuloğlu CNN Türk Gündem Özel programında (Çalışarak mutlu olmak mümkün mü?) yaptığı konuşmasında iş dünyasının mutluluk konusundaki çelişkilerini çok güzel özetliyor. Kendini gerçekleştirmiş çalışanlar arayışında olan şirketler aynı zamanda buna uygun bir kuluçka ortamı da yaratmalı. Daha önemlisi parayla mutluluk arasında bir korelasyon olmadığını rakamlarla gözümüze tekrar sokuyor.

Bahsettiğim patronun arkasından bir çalışanıyla da kısa birkaç şey konuştum. Patron gerçekten dışarıdan göründüğü gibi,patrondan öte anlayışlı bir arkadaş gibi. Bunu 22 yıllık bir şirkette 20-22 yıllık bir sürü çalışan olmasıyla da görebiliriz sanırım. Söylemeden geçmeyeyim sözünü ettiğim kişi Türkiye’de teknoloji üreten bir firmanın patronu ve şimdilerde ihracat yapmayı, ürünlerini geliştirmeyi, şirket yapısını kuvvetlendirmeyi, cumartesi günleri çalışmamayı düşünüyor ve planlıyor.

Saygı duydum kendisine ve kendi hayallerimi gerçekleştirmek için bir kez daha umutlandım bugün.

Türkçe Yayın Sosyal Medya Hesapları

Facebook: https://www.facebook.com/mediumturkiye

Twitter: https://twitter.com/mediumturkiye

--

--

Enver B. Bodur
Türkçe Yayın

Metallurgical and Materials Engineer, Futurist Explorer