Peki Ya Göçmen Bavuluna Sığdırılamayanlar?

Zübeyir Tosun
Türkçe Yayın
Published in
4 min readJul 31, 2022

İnsanlığın tarihi göçlerin, yer değiştirmelerin ve yerinden edilmişlerin tarihidir. İnsanlık dünya üzerinde yaşamanı sürdürdüğünden bu yana çeşitli sebeplerle (bunlar kaynak ülkenin itici sebeplerinin baskın olduğu kadar destinasyon ülkesinin çekici unsurlarının baskın olduğu şekilde de olabilir) bulundukları yerleri terk ederek göç etmek durumunda kalmışlardır. Her göç hareketi kendi içerisinde farklı ilişki ağlarını, sorunsallığı ve kompleksliği barındırıyor. Gerçekleştirilen her insani yer değiştirme hareketi hep bir şey ile ilişki kurulmaya çalışılmış veya o insanı hareketin figürü olarak tarihte izini bırakmıştır. Göçmenin bavulu da aynı bu şekil de içine sığdıkları ve sığmadıkları ile hem göç edenlerin hem de geride kalanların zihninde farklı çağrışımlar oluşturmuştur.

Göçmen bavulu kavramsallaştırmasından bahsedilince Türkiye özelinde akla ilk gelen insanı hareketlilik bundan 61 yıl önce Türkiye ile Almanya arasında 30 Ekim 1961 tarihinde yapılan ‘İşgücü Anlaşması’ ile gerçekleşen göç yolculuğu gelir. Bu anlaşma ile Türkiye’nin özellikle kırsal bölgelerinde yaşamını idame ettiren insanlar Almanya’ya doğru hareket etmişlerdir. Türkiye ve Almanya’daki İşci ve İş Bulma Kurumu aracılığı ile çeşitli prosedürleri sağlayan ve Almanya’nın istemiş olduğu belirli nitelikleri taşıyan insanların incelemesi yapıldıktan sonra yolculuk başlamıştır. O dönemin fotoğraflarına dönüp baktığımız zaman neredeyse her bir fotoğrafta kendisine yer bulan bir eşya vardır. Bu eşya göçmenin yanından bir an olsun ayırmadığı bavuludur. Göçmenin bavulu tarihsel akış içerisinde farklı şekiller ve tezahürler alsa da hep varlığını korumaya ve sürdürmeye devam etmiştir. Gerek bu fotoğraflara yansıyan gerekse de konu üzerine yapılan çalışmalarda da ortaya konduğu gibi göçmen bavulunu her zaman yanı başında tutmaya özen gösterirdi. Hatta kalmış oldukları işci yurtlarında (Almanca’da Heim olarak adlandırılmaktadır) bavulların dolapların üst kısımlarında kendilerinden başka kimsenin onlara yaklaşamayacağı yerlere konulduğu görülür. Kimi çalışmalarda da yurtlarda çıkan ilk tartışmanın bavul bahsinden dolayı gerçekleştiği aktarılır. Göçmenlerin bavulları her zaman yanı başında konumlanır çünkü içlerinde her zaman geri döneceklerine dair umutları ve arzuları vardır. Kimileri bir araba, ev, tarla parası kimileri ise evleneceği için para biriktirmek durumunda olduğu için gelmiştir. Nedenleri ve itki güçleri ne kadar değişsede onlar geri dönüşü çok zor olacak hatta çoğunluk tarafından hiç olmayacak bir hareketliliğinin ilk neferleriydi/öncüleriydi.

Photo by Gio on Unsplash

Göçmen bavulu ve onun taşıdığı hikayesi göç araştırmalarında eksik bırakılmış alanlardan birisidir. Aslında mesele sadece bavulun içerisinde ne olup olmadığı değildir. Her göç bir insan hikayesi barındırdığı gibi her bavulda bir hikâye barındırmaktadır. Genel olarak bu hüzünlerin, kırılganlıkların, yarım kalmışlıkların veya tamamlanamamışlıkların, özlemin ve yoğun duyguların hikayesidir. BBC News’in 2015 yılında yapmış olduğu bir çalışmada göçmen bavulunun içerisinde getirilenlere odaklanmıştır ve getirilen bu nesnelerin/eşyaların arkasında yatan örtük anlamları öğrenmeye çalışmıştır. Çok basit bir soru soruyordu ama cevaplanması da bir o kadar zor bir soruyordu. What would you take with you?/Yanına ne alırdın? Çalışmaya katılan göç etmek durumunda kalmış bireyler şöyle cevaplar veriyordu. İbrahim yanına bir balon, Firas düdük, Mamoud bozuk paralar, Imad trambon, Huthaifa ayakkabılarını, Eyad cüzdanını ve isimsiz birkaç kişi de düğün yüzüğünü, Fairouz’un CD’sini, aldıklarını ifade ediyorlardı. Örneklerde de görüldüğü gibi insanlar ya kendileri için özel olarak görmüş olduğu nesneleri/eşyaları ya da o anda ellerine ne geçtiyse onları alıyorlardı ya da alabiliyorlardı. O bavulun içerisine sığdırılan yitip giden belki de bir daha geri dönemeyeceği ya da dönse bile bıraktığı yeri eski gibi bulamayacağı yerle ilgili zihninde yer edinecek şeylerdi. Bana kalırsa bu bavulların bir hafızası ve bir belleği vardır. Kimi göçmenler tarafından bu hafıza bir ömür boyu saklanılmayı kimisi de üzerinden bir zaman geçtikten sonra bu hafızanın dehlizlerine inmeyi tercih eder. Kimileri o bavulları yaşamlarını sürdürdüğü yerde bir köşeye koyarak kimileri ise kimseciklerin göremeyeceği bir yere konumlandırarak ulaştığı yerde varlığını sürdürür. Göçmenin bavulunu açmaya karar vermesi bir nevi onun geçmişi ile yüzleşebilmeyi veya geçmişini yad edebilmeyi istemesi ile gerçekleşmektedir. Çünkü o bavulun içerisinde yer alan her bir eşyanın kişinin zihninde ayrı bir anlamı, yaşanmışlığı ve hayat hikayesi vardır. Belki de gündelik hayatta üzerine örtük anlamlar yüklediğimiz nesneler en çok da bu hareketlilik sürecinde bir önem kazanmaktadır.

Göçmen bavuluna bir fotoğraf albümünü, kıyafetleri, kişisel eşyaları, oyuncakları kısacı menşe ülkeyi bireyin zihninde yaşatacak küçük çaptaki herhangi bir eşyayı sığdırabilirsiniz. Ya bavula sığmayanlar, sığdıramadıklarımız, sığdırılmayanlar? Bir bavula küçük çaplı her şeyi veya o an ki durumunuza ve bölgeyi terk ediş nedeninize göre elinize geçen herhangi bir şeyi sığdırabilirsiniz. Bir bavula doğup büyüdüğünüz yerdeki hatıralarınızı, yaşanmışlıklarınızı, sevdalarınızı ve sevdiklerinizi, içerisinde binlerce anı biriktirdiğiniz evinizi, sokaklarında koştuğunuz ve yeri geldiğinde düştüğünüz yeri geldiğinde ise şen şakrak bir şekilde büyüdüğünüz mahallenizi, yaşamını yitiren sevdiklerinizi kısacası ele avuca sığdıramayacağınız tüm bu birikimlerinizi sığdırabilir misiniz? Bana kalırsa bir bavulun içerisinde neler olup bittiği kadar neler olmadığı/olamadığı da önemlidir. Çünkü var olan göç yolculuğunun tanıklığı/tanıklıkları yanınıza aldıklarınız, alabildikleriniz kadar alamadıklarınız da oluşturmaktadır. Bir göçmen bavulu elinizdeki bavulun ebadına göre içerisine belirli sayıda şey alır. Ya insanın zihnin içerisindeki bavulun ebadı ne kadardır? Göçmenin bavulu üzerinden belirli bir zaman aralığı geçtikten sonra açılabilmektedir veya açılmaya çalışılmaktadır ama zihinlerin içerisinde yer alan bavul açılabiliyor mu ya da tam tersi bir şekilde hiç kapanabiliyor mu? Göçmenin bavulunun var olan öyküsü kadar göçmenin zihninde yer alan bir bavulun da öyküsü ve birikmişliği vardır. Ve çoğunlukla (özellikle mülteci konumunda hareket etmek durumunda kalmış insanlarda) zihnin bavulları güzel anıların yanında hüznü, ümitsizliği ve belirsizliği içerisinde biriktirir ya da yerleştirir.

Sahi siz doğup büyüdüğünüz, yaşamınızı sürdürdüğünüz, binlerce anı biriktirdiğiniz yeri bırakmak ya da bırakılmak zorunda kalsaydınız yanınıza ne alırdınız ya da alamazdınız? Fiziksel bavulunuzu doldurduğunuz kadar zihninizin bavulunu da doldurabilir miydiniz? En önemlisi de onların içerisinde neyi, neleri sığdıramazdınız?

Yararlanılan Kaynaklar

· Çelikbudak, H. (2015). Umut Peronu (1. bs). Doğan Kitap.

· Duman, G. (2020). 11. Peron (4. bs). Vadi Yayınevi.

· Gülerce, H., & Duman, G. (2021). Misafir İşçilikten Diasporaya: Göçmen Bavulunun Dönüşümü. İçinde B. Gündoğmuş, Göçün 60. Yılında Avrupa’da Türk Toplumu Kimlik, Uyum ve Katılım (1. bs). Nobel Kitapevi.

· Syrian Journey: What would you take with you? (2015, Mart 31). https://www.bbc.com/news/world-middle-east-31987373

--

--

Zübeyir Tosun
Türkçe Yayın

Etrafını güzelleştirmeye çabalayan bir dünyalı.