Pixar’ın Yaratıcı Hikaye İçin 22 Kuralı
Bu ünlü kuralları, yani yaratıcı hikaye anlatmanın 22 şartını kendim ve dostlarım için Türkçe’ye çevirdim. Nette arayınca bulduğum çevirileri eksik ya da zor anlaşılır bulduğum için buna biraz da mecbur kaldım.
Pixar ile tanışmam
Pixar ile ilişkim 1980'lerin sonunda başladı. 1988 yılında Bilkent Güzel Sanatlar Fakültesinde 3D animasyon üzerine bir master tezi yazıyordum. O tez için okuduğum önemli makalelerden birinin yazarı John Lasseter isimli Disney okulundan yetişme bir animatördü ve Pixar’da çalışıyordu. Bu şirketin yaptığı kısa filmler o sırada çok özgün hikayeleri ve teknik kaliteleriyle diğerlerinden ayrı duruyordu, ama firma reklam işleri yaparak zar zor hayatta kalmaya çalışıyordu. 1989'da ilk kez katıldığım Boston’daki SIGGRAPH konferansında Pixar’ın 1988 Oscar ödüllü kısa filmini izledim: Tin Toy. Yönetmeni çok beğendiğim makalenin yazarı John Lasseter idi. Daha önceki 3–4 filmini de izlemiştim ve çok etkilenmiştim. 1992 yazında Ohio State Üniversitesindeki ACCAD isimli bilgisayar grafiği enstitüsüne doktora öğrencisi olarak başvurdum. Bilkent’ten 1991'de master derecemi (MFA) almıştım ve kendimi daha fazla geliştirebileceğim bir yere gitmek istiyordum. Çeşitli gecikmelerden sonra 1994 yazında Ohio State’e başladım, bu enstitüde doktora öğrencisi ve asistan oldum. Şansıma bakın ki, oradaki hocalarımdan Steve May Pixar’ın kullandığı eskimiş animasyon programını baştan yazmaya kalkışmıştı ve biz öğrencilerini denek olarak kullanmak istiyordu. Böylece 1993–94 yıllarında Pixar’ın adını daha kimse duymamışken ben onların efsane animasyon sistemlerini (Render Man) ve Animation Language (AL) isimli LISP tabanlı yazılımlarını kullanma, “shader yazma” ve “animasyon programlama” şansına kavuşmuş az sayıda talihli insan arasına katılmıştım.
O zamanlar meteliğe kurşun atan bu firma batmaktan son anda kurtulup 1995 noelinde çıkan Toy Story filmi ile ünlü oldu ve sonrasında yerini çok başarılı bir animasyon stüdyosu olarak tesis etti. Nihayetinde Disney’e satıldı falan filan…
İşte bu Pixar’ın yaratıcı üretim sistemi sonradan dillere destan oldu ve birileri çıkıp bunu 22 maddelik bir kural seti haline getirdi, sonrasında muhtemelen de okullarda okutulan bir şey haline geldi. Zaten Harvard Business Review’da yayınlanan ve Pixar’ın yaratıcı süreçlerini inceleyen başka bir mühim makale de sonradan yazarı Ed Catmull tarafından “Creativity Inc” adıyla kitaplaştırıldı. Bu kitabı da hepinize tavsiye ederim.
Gelelim 22 Kurala:
1. Bir karakter, başarılarından ziyade çabalamasından dolayı hoşa gider.
2. Yazar olarak değil, izleyici olarak neyi eğlenceli bulduğunu hatırla. İkisi arasında çok fark olabilir.
3. Bir tema bulmaya çabalamak önemlidir, ancak hikayenin ne hakkında olduğunu sonuna gelmeden göremeyeceksin. Gördün mü? Şimdi otur hikayeni baştan yaz.
4. Bir zamanlar …… Her gün, ……Bir gün……Bu nedenle, …… Ve nihayet……
5. Basitleştir. Odaklan. Karakterleri birleştir. Yolu kısalt. Bazı şeyleri kaybedeceksin ama kendini daha özgür hissedeceksin.
6. Karakterin hangi konuda çok rahat? Üstüne tam zıddını gönder. Ona meydan oku. Bak bakalım nasıl başa çıkıyor?
7. Hikayenin daha ortalarına gelmeden sonunu yaz. Sonlar zordur. Sen hikayenin sonunu önden yaz bitir.
8. Hikayeni bitir. Mükemmel olmasa bile bitmiş olsun. İdeal bir dünyada, hikayen hem mükemmel hem de bitmiş olurdu, ama boşver. Bir dahaki sefere daha iyisini yaparsın.
9. Takıldığında, bundan sonra olamayacakların bir listesini çıkar. O zaman takılmana sebep olan neyse karşında beliriverecek.
10. Beğendiğin hikayeleri parçala. Onlarda sevdiğin öğelerden bir parça sende de mutlaka vardır. Kullanmadan önce bunları ve kendini tanı.
11. Neden özellikle bu hikayeyi anlatman lazım? İçinde yanan inanç, hikayeni besleyen ateş nedir? Bunu bul ve çıkar.
12. Aklına gelen ilk şeyi boşver. Ve 2., 3., 4., 5. — en bariz olanları at gitsin. Ardından kendini şaşırt!
13. Karakterlerinin bir duruşu olsun. Bir karakteri pasif ve kırılgan yazmak senin için çok kolayken izleyici için kahredicidir.
14. Hikayenin özü nedir? Bunu anlatmanın en ekonomik yolu nedir? Bunu biliyorsan, hikayeni inşa edebilirsin.
15. Bu durumda karakterinin yerinde sen olsaydın ne hissederdin? Samimiyet, inanılmaz durumları inanılır kılar.
16. Adamın neyi riske etti? Bize bu karakteri sahiplenmek için bir sebep ver. Ya başaramazsa, o zaman ne olacak? Önüne engeller at, başarmasını değerli kıl.
17. Hiçbir emek boşa gitmez. Denedin, çalışmıyorsa, tadında bırak ve devam et — eğer işe yararsa, zaten tekrar ortaya çıkacaktır.
18. Kendini bil; elinden gelenin en iyisini yap, mızmızlık etme. Öykü deneme yapmaktır, rafine etmek değil.
19. Karakterlerin başını belaya sokan tesadüfler harika iken onları kurtaran tesadüfler hiledir.
20. Egzersiz yap. Sevmediğin bir filmin yapı taşlarını al. Onları seveceğin malzemeye nasıl çevirirdin?
21. Kendini karakterlerinle özdeşleştir. “Cool” olmaya çalışma. SEN olsaydın o durumdan nasıl çıkardın?
22. Yaz ki, düzeltmeye başlayabilesin. Mükemmel fikir sadece senin aklındaysa, başkasının haberi bile olmaz.