Placebo effect. Kendinize Yalan söyleyin!

Sahip olduğumuz kalpler o kadar saf ki herşeye inanacaktır.Sadece inandırmasını bilirsek.Aslında bu bilindik bir yöntemdir, yıllardır ailelerimizde kullandığımız bir yöntemdir.İyileşmeye inanmak! Kendimize yalan söyleyip iyileşmeye inanmak.

İkinci Dünya Savaşı sırasında cephede cerrahlık yapan Amerikalı Henry Beecher, morfin stokları tükenince ameliyat ettiği hastalara morfin yerine morfin olduğunu söylediği tuzlu su enjeksiyonları vermiş ve hayretle hastalarının ağrılarının azaldığını görmüştü.Çünkü hastalar o verilen şeyin tedavi olduğuna inanıyorlardı.Kalpleri öyle algılamıştı.Bu tedavinin adı Plasebo’ydu. Plasebo, Latincede “memnun edeceğim” anlamına geliyormuş.Halk arasında tıbbi içeriği bulunmadığı için “şeker hapı” olarak adlandırılmaktadır.Sadece İnsana kendini iyi hissettirmek için verilen basit bir ilaçmiş.

Ben bu Plasebo tipi tedavi ile 2011 yılında tanışmıştım, sadece bilimsel adının Plasebo olduğunu bilmiyordum.Birçoğumuzun izlediği bir filmde; ‘3 IDIOTS’ ‘da -Eğer izlemeyenlerimiz varsa kesinlikle tavsiye ediyorum.İzleyin.- Bir sahnesinde şöyle söylüyordu;

“Köyümüzde yaşlı bir bekçi vardı. Gece devriyelerinde bağırırdı: “All iz Well. All iz Well! “Biz de huzurlu bir şekilde uyurduk. Sonra bir gece, bir hırsızlık oldu. Ve öğrendik ki meğerse bekçi körmüş! O, “All iz Well!” derdi, biz de güvende hissederdik kendimizi. O gün, bu kalbin ne kadar kolayca korkabildiğini öğrendim. Kandırmanız gerekiyor. Sorun ne kadar büyük olursa olsun, “All iz Well.” diyeceksiniz.”

Evet olay bu kadar basitti, Sadece ‘Kandırmamız gerekiyor’.Ben filmde kalbimizi kandırarak herşeyi yapabileceğimizi görmüştüm, ama sadece bilimsel adının Plasebo olduğunu bilmiyordum.Plasebo bir tedavi yöntemiydi, tabiki kanser gibi büyük hastalıkları bu yöntemle çözemeyiz ama günümüzdeki birçok sorunumuzu Plasebo yöntemiyle çözebiliriz, ee ne demişler ‘İnanmak başarmanın yarısıdır.’ Birşeyleri yapmaya kendimizi inandırarak başlayabiliriz.

Hadi kendimize bir yalan söyleyelim ve ona inanalım.