Platon’un Ahlak Anlayışı

İlter Güvenç
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJul 7, 2020

Felsefe tarihinin en çok konuşulan filozoflarından olan Platon, idealizmin en önemli temsilcilerindendir. İdealizm üzerine kurduğu düşünceleri günümüz felsefe dünyasında bile tartışılmaktadır. Kuşkusuz bu konuda ortaya koyduğu görüşlerinin etkisi hocası olan Sokrates’in öğretilerine dayanmaktadır. Platon’da hocası Sokrates gibi evrensel ve mutlak bir ahlakın olduğu düşüncesindeydi.

“Platon”

Platon etik anlayışını idealar temeli üzerine kurar. İdealar, duyu organlarımız veya hislerimiz ile algıladığımız bu dünyanın görünenlerin (görüngü) dünyası olduğunu söylemektedir. Algılanan bu dünyanın bir idealar olan hakikatin yansıması olduğunu ve ideaların ancak rasyonel yani akılcı yoldan bilgisine ulaşılabilecek bir şey olduğu düşüncesindedir.

Platon’un ahlak anlayışını kavramak için onun hayatına ve bilgi anlayışına değinmek gereklidir. İdeaların bilgisi tam, eksiksiz, yanılgısız bilgidir. İdealar düşüncesi ontolojiden, bilgiye ve ahlaka kadar etkisi olan bir düşüncedir. Aynı zamanda idealar insanın ahlaki eylemlerinin birer ölçütüdür. Ona göre insanın yaşamındaki ahlaksal erek “en yüksek iyi” olarak mutluluğa ulaşmaktır. Kısacası Platon’un oluşturduğu ahlakın nihai amacı mutluluğa erişmektir. İnsanın en yüksek iyi olarak mutluluğa erişmesinde belli başlı şartlar vardır. “İnsanın çok çeşitli bedensel ve psişik edim ve işlevlerinin bir denge ve uyum içerisinde olması gerekir. Ve ancak sağlıklı bir bedende (soma) ve ruhta (psike, psühe, psyche) bir denge ve uyum ortaya çıkabilir.” (Özlem, 2018:49)

Platon insanın en yüksek iyi olarak mutluluğa erişmesindeki şartın, bir bütün olan insanın beden ve ruhunun, bir parçasının arızası ile bütünlüğünün bozabileceğini söyler. Bu yüzden bedenin içindeki organlar tam bir ahenk içerisinde çalışıyorsa ruhunda parçalarının da ahenk içinde çalışması gereklidir.

Görüldüğü üzere Platon’un mutlulukçu anlayışı içerisinde varlık öğretisi yatmaktadır. Mutlulukçu anlayışın Platon ile ortaya çıkmadığı aksine hocası olan Sokrates’ten Kirene Okuluna ve çoğu Greek felsefesinde karşılaşılabilecek bir durumdur.

“Platon, mutluluğu insanın en yüksek iyiye ahlaksal yoldan ulaşması olarak konumlarken, bu en yüksek iyiyi, iyi ideası olarak Tanrı ile de özdeşleştirir ki onun ontolojik temellendirmesi aynı zamanda bir teolojik temellendirme kimliği de kazanmış olur.” (Özlem, 2018: 51)

Platon’un ontoloji üzerine kurduğu ahlak öğretisinde ruh üç parçalıdır. En aşağıda parçada güdüler, iştahlar, arzular, bedensel istekler yer alır. Bu bölge maddi gereksinimlerin karşılandığı bölgedir. Ruhun en üst bölgesi akıldır. Ruhun en üst bölgesi, anlama, anlamlandırma, merak gibi istekler ile hakikati keşfedebilme beceresine sahiptir. Bu parça görüngüler dünyasına kanmayıp gerçeği yani ideaları bulacak olan parçadır. Ruhun üst parçası olan akıl, Tanrı’nın verdiği bir lütuftur, kutsal parçadır. Hakikati bulmanın vazifesine ek olarak bu üst parça aynı zamanda toplumu yönetecek olan kısımdır. Bahsetmediğimi ikinci parça yani orta kısımdaki ise can’dır. Bu parça üst taraftaki akıl ile alt taraftaki maddi yönün dengelenmesini, iletişimini sağlar.

Platon’un iyi ideasını Tanrı kavramına ve ontolojik bir temellendirmeye bağlaması ve her parçanın bir işlevselliğinin olduğunu söylemesi ile düzenin varlığını açıkça belirtir. Böylelikle insan vazife yerine getirici olarak bir erdem sahibidir. Ruhun içerisindeki üç parçanın denge ve ahenk içerisinde çalışmasını sağlayan şey erdemdir (arete). Ruhun her parçasının birer erdemi vardır. Örneğin, istek, arzu, şehvet gibi şeylerin bulunduğu yerin erdemi ölçülülüktür. Bu erdemin bir işlevi vardır. Bu erdem istek ve arzularda aşırıya kaçmamayı ve şehveti baskılama gibi beceriler ihya eder. Bu erdem aynı zamanda kendini kontrol etme becerisidir. Bu nedenle bu erdeme özdenetim olarak da adlandırılabilir. Bu erdem görüşüyle Platon mutluluk anlayışını zevkperestliğe, zevk düşkünü olan hazcılara karşı söylemlerde bulunur. Ruhun orta parçasında ise akıl ile maddi yönün arasındaki aracı erdem bulunur demiştik. Ruhun orta bölgesindeki bu erdem alt taraftan gelen arzuyu, iştahı ve güdüleri üst taraftan akıl ile yönetir. Bu parça üst tarafın yani aklın sesini dinler ve alt tarafın aşırılıklarını önleyen erdem cesarettir. Ruhun en üst parçası ise akıldır. Bu bölgenin erdemi ise bilgeliktir. Ruhu asıl yönetmesi gereken bölgedir.

Platon, insanın aynı zamanda istenç (irade) sahibi olduğunu düşünüyordu. İnsanın irade sahibi olması demek insanın bilerek de yanlış yapabileceği anlamına geliyordu. Platon, insanın doğruyu yapabilme istencinin de bulunduğunu söyleyerek özgür bir irade düşüncesini dolaylı yoldan söylemiştir. Sonuç olarak Platon istenç (irade) kapsamında şöyle bir beyanda bulunmuştur. İnsan iradesi eşliğinde doğruyu yaptığı vakit ahlaklı olabileceğini söylemiştir.

--

--