Platonun Mağara Alegorisi

Platon’un ünlü mağara alegorisi bize ne anlatıyor?

aegeanocturne
Türkçe Yayın
4 min readDec 26, 2020

--

PLATON MAĞARA ALEGORİSİ

Platon’un ‘Devlet’ adlı kitabında geçen ve Antik Çağ’ın en önemlileri arasında gösterilen bu alegoriye göre:

Sadece mağaranın duvarını görecek ve kafalarını çeviremeyecek şekilde üç mahkum bir mağaraya zincirlenmiştir. Ve bu üç mahkum hayatlarında mağara duvarı ve birbirleri dışında başka hiçbir şey görmemiştir. Sadece arkalarından vuran ışığın mağara duvarında oluşturduğu gölgelerini görebilmekte ve yine mağaranın içinde yansıma/echo yapan tuhaf sesleri duyabilmektedirler. Mağarada ateşin arkasından geçen nesneleri, kişileri ve duydukları tuhaf sesleri anlamlandırmaya çalışan mahkumlar, dışarıdaki dünyanın sadece böyle bir yerden ibaret olduğunu düşünmektedirler.

Nasıl olduğu bilinmemekle birlikte mahkumlardan biri, günün birinde zincirlerinden kurtulur ve mağaranın dışına çıkmayı başarır. Mağaranın dışına çıktığında önce parlak ışıktan dolayı gözleri kamaşan ve geçici körlük yaşayan mahkum, yavaş yavaş etrafı gözlemlemeye ve tanımaya başlar. Etrafta gördüğü diğer canlıların, nesnelerin ve duyduğu seslerin mağaradaki eski siluet ve seslerle bir alakasının olmadığını anlar. Etrafı tanımaya devam eden mahkum, akarsu kenarına giderek kendi yansımasını suda görür. Sudaki bu yansıması ile tepeden güneşin vurmasıyla yanı başında oluşan gölgesinin birbirinden farklı olduğunu deneyimler, ve bütün tabusu yıkılır. Mahkum, dünyanın sadece mağaradan ibaret olmadığını anlar. Dışardaki dünyanın mağaradan daha güzel olduğunu ayırt ederek diğer mahkum arkadaşlarının yanına döner. Arkadaşlarına dışarıyı anlatır, gölgelerin gerçek olmadığını ve onlara yardım teklif ederek zincirlerinden kurtarmayı sonra da birlikte mağaranın dışını tanımaya davet eder. Diğer mahkumlar arkadaşlarının zincirden kurtulduktan sonra dışarıda delirdiğini ve dışarısının aynı şekilde onları da delirteceğini söyleyerek serbest kalmayı reddederler. Özgürlüğün tadını anlatan eski mahkuma şiddet göstererek karşı çıkarlar.
İki mahkum, mağarada esir hayatı yaşamayı sürdürürler.

* * *Platon’un mağara alegorisi çözümlemesi* * *

mağaraya zincirlenmiş insan: toplumun parçası olan bireyi,
mağara: toplumu,
zincir: toplum içerisinde insanı sınırlayarak belli kalıplara girmeye zorlayan hukuki, dini ve ahlaki kurallar ve ülke norm ve adetlerini,
mağaranın duvarına yansıyan gölgeler: toplum tarafından belirlenen ve benimsenen doğruları sembolize etmektedir.
geçici körlük: ise yolunu kaybetmişlik ve şaşkınlık halini simgelemektedir.

Platon’un bu alegorisine göre özgür insan, başkasının tutsaklığını aklına getirdiği an özgürlüğünden vazgeçmiş olur. Çünkü insanlar anlayabildikleri kadarını kabul edip kendi anlayışlarının ötesinde anlatılanları kabul etmezler. Hele ki bazı toplumlarda dış dünyayı anlatan kişileri direk taşlarlar hatta idam ederler. İdam, kanunlarca yasaklanmış ise yıllarca düşünce suçundan hapse atarlar.

Yaşadığınız toplumda yüksek baskı varsa ve siz de toplumun ortak düşüncelerine karşıysanız veya daha da kritik boyutu; toplum, farklı bakış açılarını duymayı dahi istemiyorsa… Birey hala kendi özel alanında, kendiyle kurduğu ilişkide özgürüm diyebilir mi? Düşünün: Tutsak bir insansınız! tıpkı bir mağaranın içindeymişçesine toplumun saçma arkaik baskılarına maruz kalıyorsunuz, yaşayamıyorsunuz. Kendinizi gerçekleştiremeye fırsat bulamıyorsunuz, kurtulamıyorsunuz ama daha da önemlisi kurtulmamayı da bir noktada kendiniz seçiyorsunuz…

Işığı(gerçeği) görmek, doğruyu duymak rahatsız edicidir. Bu yüzden zihin karanlığı ve esareti seçer. Özgür olmak ve gerçek ile yüzleşmek cesaret ister.
Miskin ve tembel insanlar için
cahillik=mutluluk demektir.
Bedensel emek zihindeki ağrıları azaltır bu da ancak zavallı insanları mutlu kılar.

Aslında körlük, umudun tükendiği bir dünyada yaşamaktır.’ demiş • Jose Saramago ‘Körlük’ adlı kitabında.
Ben aegeanocturne olarak uzun yıllar önce o mağaradan çıktım ve mağarayı da çıkarken ateşe verdim. 18 yaşımda kendime bir söz verdim: Hayatım pahasına da olsa hiçbir koşulda böyle bir Ortadoğu ülkesinin ve toplumunun ekonomik çıkarlarına hizmet etmeyeceğim! Her zaman vergiden kaçınma ve muafiyetlerden sonuna kadar yararlanacağım, hiçbir zaman bağış, vergi veya prim ödemeyeceğim! Her zaman topluma katkısız bir kazancın peşinde olacağım. Ömrümün sonuna kadar da bu uğurda nefes alacağım.
Sadece kendime inanıyor ve güveniyorum. Korkacak hiçbir şeyim kalmadı, ölmüş eşek kurttan korkmaz!!! kendi geleceğime umutluyum. Çünkü:
Toplum gölgeleri izleyedursun ben kendi başıma gölgeler ve yansımaları çok daha iyi ayırt edebiliyorum. Kimseye mağaranın dışını anlatmaya çalışıp da linç yiyesim yok.
Kendime not: Okuduğum bütün klasik ekonomi kitapları şunu özetler: Toplum yararına ve faydasına ne kadar minimum düzeyde katkı yaparsan bireysel fayda ve çıkarın o kadar max. olur.

Herkesin bir gün mağaradan çıkabilecek kadar cesur olması dileğiyle…
bu yazı sana çok faydalı olduysa eğer sen bir de aşağıdaki inek resimli yazıyı oku :)
14 Haziran 2020

--

--

aegeanocturne
Türkçe Yayın

Bireyin kişisel çıkarı ne zaman max olur? Ancak topluma minimum katkı sağladığında. Kapitalizmin kurallarını ben değil İngilizler yazdı! | aegeanocturne@pm.me