Potansiyeller Havuzu

Ayşegül Demir
Türkçe Yayın
Published in
4 min readJan 21, 2021

Bu yazıyı yazdıktan sonra buna benzer bir yazı yazdığımı fark ettim “kendim diyebilmek için”e gidiyor o da. Anladığım kadarıyla aynı konuyu kafamda başka tanımlamalarla betimlemeye çalışıyorum. Bu yazı kendi merkezinde yaşayanlar için hafif bir hatırlatma olabilir, anlatımım benim gibi savrulanlara farkındalık olsun diye.

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini gördükten sonra herkesin kendine has bir yolu olduğu ışığı yanmıştı kafamda. Fakat tablo yüzeyseldi. Anlamsızdı ama bilgi olarak bir defa kafama girmişti.

Aklıma yatan bir fikir oldu mu asla yok edemiyorum.

Kendi örneklerime girmeden yazıyı bütünsel ve kolay anlatmam gerekirse, yaşamın içinde dış etkenlerden dolayı savrulduğumuz çok oluyor. Reklamlar, yeni çıkan teknoloji ürünleri ve uygulamalar vs. Bu dış etkenlere olan arzumuz ve dışarıdan beklediğimiz onayların baskısıyla maalesef ihtiyaçlarımızı görmekten daha uzaklara düşüyoruz. Kendi ihtiyaçlarımızı görmezden geldiğimizde hayat bize hoyratmış gibi davranıyor-bizimle alıp veremediği yok- aslında özümüze dönmek için ufak hatırlatmaları acıyla bize yolluyor. Yani merkezinde kalanlar ve özünden uzak olanlar olarak ikiye ayrılıyor insanlık. Acı çekenler ve tuzu kuru olanlar.

Üniversiteyi bitirdikten sonra yüksek bir özgüvenle -alınacağımı bayağı bilerek- kurumsal bir firmaya çalışmaya başladım. Stajyer girip kadrolu çalışmaya başladım. Okuduğum bölümle alakasız bir sektördü çünkü okuduğum bölümle Türkiye’de araştırma yapmak beni maddi ve manevi doyurmayacaktı. Başka yol yoktu, tek yol herkes gibi bir işe girip çalışmak ve para kazanmaktı.

Yaklaşık 5 sene bu kurumsal çatı altında çalıştım. Yapmam gerekenleri önüme koyan bir yerdi. İnisiyatif almadığım, çok sorumluluk almayarak elimi taşın altına koymadığım, hafta sonu da kazandığımı harcadığım bir düzenim vardı. Böyle bir yapıda bir de 25–29 yaşlarımda potansiyelimin farkına varmak benim için zordu. Kendimi de hırpalıyordum bu keşif yolumda. Hem piramitti, potansiyeldi bir kaç bilgi kafamda, hem de dışarıda dönen bir dünya var; geçim derdi sorunu, herkes ne yapıyorsa onun doğru olduğu yanlışı. İnsanın zihin ve kalp konuşmaları olduğunu da bilmiyordum. Hangisinin yolundan gitmem gerektiğini bilmiyordum. Bu günlük rutinde kendimi tanımam ve yön vermem zor oldu, fakat bu araştırmayı bırakasım da gelmedi. O yaşlara dönersem Kalben gibi “sakin ol evladım” derdim herhalde. Kendime şefkatle yaklaşma olgunluğunda olmak isterdim.

O rutinde bize sunulan özgürce seçim yapabileceğim iki kalem vardı. Bunların biri; hafta sonu paramı neye, nasıl, kiminle harcayacağım, ikincisi ise; şirketin verdiği iş dışı eğitimlerden hangilerini(hangi konu) seçeceğim. Bu iki kalem kendimde kendimden hep tüyolar vermiş. Örneğin; hafta sonu mevsime göre snowboard, dalış, kamp yapardım eve gelir çektiğim videoları düzenlerdim o anda kalabileyim diye. Şirket bize eğitim seçmemizi isterdi; reiki-şifacılık, psikoloji konularını tercih ederdim. Ricamdır, bu saf alanınızı kötü etkileyecek yorumu ve eleştiriyi kabul etmeyin. Çünkü burası çok saf bir alan kalbinizden akanı oluşturduğunuzu yaşatıyor size. Kendi hızınızda kullandığınız, kapasiteniz kadar ilerlediğiniz alan. Başkasının gazıyla yol almak sizin yönünüzü, konunuzu ve hızınızı bozabilir. Dışarının onayını arayan ben’e sevgiler. Amaç-Huzur: Özgürce yaptığınız tercihlerinizde rahatça akıyorsanız ve bu yazdıklarımı kurcalamıyorsunuzdur, yola devam.

Sonra bendeki bu sorgu iyice beni huzursuz etmeye başladı. 3. senemin sonunda pozisyon değişikliği ya da yenilik olmayınca ve emek olarak karşılık alamadığımı fark edince içim köpürmeye başladı. Durmaksızın şirkete öfkelenip şikayet etmeye başladım. Bu öfke duygusu ve şikayetler çok büyük haberciler. Etrafı değiştirme, hak arama, şirketi değiştirme söylemleri. Koca şirketi:) Bu nokta benim yönümü belirleyendir. Bu nokta benden çok uzaklarda olduğumun işaretiydi. Sonunda işten çıkmam gerektiğine karar verdim-ne yapacağımı bilmeden. Ben ne olacağımı bilmeden (+1), neyin olmadığını(-1) fark edip olmayandan vazgeçenlerdenim. Bilmediğimden değil bildiğim yerden başlayanlardanım, bende negatif etki yaratanlar. Hayattaki deneyimim az, hiç vazgeçişlerim olmuş mu ki bir şirketten kolayca vazgeçiyorum. Sonuç şirketten ayrıldım. İnsanlar kendinde oluru olmazı bildiğinde daha rahat hayatına yön veriyor. Bunu bilmen için kendini tanıman gerektiğine inanıyorum. Belki o yaşım için normaldi bu karmaşa.

Kendinden uzaklar-Acı: Bu anlattıklarımda hoşunuza gitmeyen yapmayı inatla sürdürdükçe canınız daha çok yanacak olmadığını görmeniz için. İnsan sanki kendinden uzağa düşünce kişilerce, olaylarca uzakta olduğu ona söyleniyor. Duyarsak. Kavgalar, gürültüler, yolunda gitmeyenler… Mesela bu uzaklar meselesi de ikiye ayrılıyor diye düşünüyorum. Olmadığını biliyoruz ve “haydi gel ya içelim de keyiflenelim” diyenler var-görece keyifli yaşıyorlar. Olmadığını gerçek hayatın akışı gibi kabullenip “kader işte ne yapalım, yazılanı yaşıyoruz” diyenler var. Bu tiplerin anladığım kadarıyla güzelliğe inancı yok ve hayata karşı çabasız olmaları sonunda günlük hazlarla yatıp kalkmaya yaşam diyorlar. Bir lastik düşünün elinizle gerdiğinizde gerilir fakat bırakınca eski haline geri döner. Çünkü onun ortalaması odur. Orada huzurludur öteki türlü hayatı gergindir huzursuzdur. Huzursuz alandaysak yaşam biçimimize baştan aşağı yeniden bakmalıyız, bu huzursuzluğu terk ettirecek alana geçmeliyiz. Benim şirketten ya da aynı durumu yaşadığım alanlardan çıktığım gibi. Felsefe kitap tavsiyesi: Güvencesizlikteki Bilgelik — Alan Watts

27 yaşımda ben ne için dünyaya geldim diyerek varoluş krizindeydim. Belki de her yerdeydim. 31 yaşımı bitirmeye yaklaşıyorum. Bu yaşımdan geniş açıdan geçmişe kendime baktığımda puzzle’ın parçalarını az çok şimdi birleştirebiliyorum. Bunu belirleyebilmek için daha fazla deneyim ve tekamül lazımmış. Biraz elemek, minimallik lazımmış. Yeniden yeniden ihtiyaç analizi yapıp konumumuzu tazelemekmiş. Bunun için “sakin ol evladım” demeyi kendime hak biliyorum. Kendinize şefkatli davranın.

Sevgiler, Ayş

--

--

Ayşegül Demir
Türkçe Yayın

Fizik mezunu - Video editörü - 2* Dalıcı - Bisikleti de bayağı seviyorum https://www.instagram.com/aysgldmr/