Psikoloji Bilimi: Travma Ve Anı

Ssemihersoy
Türkçe Yayın
Published in
2 min readMay 27, 2022

Anı:

İnsan ruhunun doygunluk safhasındaki en temel birikimi anılarıdır. Anılar; spesifik kişiliğe sahip bir insanın yapı taşıdır. Özgün ve soyut olmasının öncülüğüyle beraber, yaşantısında değer biçiminde onu içsel derinlik boyutunda etkileyecek başka yaşantısal yaşam yoktur.

Anıların duygu ve düşünceyle beraber yorumlanıp sentezlenmesi, kaçınılmaz, olası bir yanlıştır. Çünkü insan yapısı duygularıyla hareket etmeye daha meyillidir. Bu sebeptendir ki anı kavramında düşüncelerin objektif şekilde ortaya çıkması çoğu zaman imkansızdır. Objektif olmak için her şeyi ve onlar arasındaki ilişkiyi olduğu gibi görmelisiniz; yani bunu onlarla yakın ilginiz olmadan yapmalısınız, ki böyle bir durum mevcut olmadığı için imkansızlık net bir şekilde açıklanmış olur.

İnsan yaşamı boyunca her ne kadar birçok duyguya sahip olsa da, duyguların yoğunluğu onlara yüklenen anlam neticesinde değişmektedir. Bu da aslında direkt olarak anıların duyguyla beraber bağdaştığını ve anıların anılara göre değil de duygulara göre yorumlandığını göstermektedir. Açık bir şekilde ifade etmek gerekirse anıları değil, duyguları baz alarak geçmişe bir bakış atıyoruz.

Travma Ve Anı İlişkisi:

Anı ile travma ilişkisinin en büyük bağlantısı “Yineleme Saplantısı” dır. Travmanın oluşabilmesi için, onun başından bir olay geçmeli ve bu olay neticesinde zihinsel duygu boşluğuna ve korkusuna kapılmalıdır. Bu durum her zaman hemen ortaya çıkmayabilir. Yavaş ve gizliden insan yapısını ele geçirmesi, bir travmanın en kötü biçimidir.

Travma Etkisi:

Travmatik hastaların en büyük sorunları geçmişle yaşamalarıdır. Durmadan travmayı düşünmeleri ve o travmayı kafalarında yeniden canlandırmaları, onları çıkılmaz bir durum içerisine sokmaktadır. İnsanın kendisine bu kadar acı veren bir olay hakkında bu kadar düşünmesi ve bu düşünceden kaçınamaması, o insanın saplantılı olduğunu gösterir. Freud’a göre bu saplantının nedeni, o insanın geçmişte yaşadığı travmaya gidip travmayı çözmek istemesidir. Bundan dolayı kendisini sürekli travmaya maruz bırakma gereksinimi duymaktadır. Çünkü bilinç dışında şöyle bilinir ki, bir travmayı etkisiz kılmanın tek yolu o travmayı geçmişe giderek aynı koşullar ve ortamda çözmektir.

--

--