Rüya ve Zaman

Kurgusal bir alan olarak rüyalarda zaman kavramının incelenmesi kavrayışımıza önemli bir derinlik katacaktır.

Ali Rıza DURU
Türkçe Yayın
9 min readOct 10, 2020

--

Photo by Lacie Slezak on Unsplash

Gerçek yaşamın zamanla olan ilişkisinin ne olduğu, bizi rüyaların zamanla olan ilişkisine götüren temel yoldur. Buna rağmen ikisi arasında önemli farklar olduğunu bu yazıda tartışmaya çalışacağım.

Zaman Nedir?

Rüya ve zaman ilişkisini en temelde zaman kavramının ne olduğuna bakarak incelemek daha doğru görünüyor. En temel anlamda zaman veya vakit, “ölçülmüş veya ölçülebilen bir dönem, uzaysal boyutu olmayan bir süreklilik.” olarak ifade edilebilir. İdrak etmek şimdiki zaman, hatırlamak geçmiş zaman ve beklenti gelecek zamanla ilişkilidir (Augustinus). Bir diğer genel kanıya göre zaman, üç boyutlu uzayda olayları tanımlamak için kullanılan gerçekliğin dördüncü boyutu olarak düşünülebilir. Zamanın varlığı genel olarak değişimin mümkün olmasıyla ilişkilendirilir. Değişimin bir diğer açıklaması termodinamiğin 2.kanununa göre entropi kavramı baz alınırsa zaman, varlıkların büyümeye eğimli düzensizliğinin yönüdür. Ve bu yön her zaman geleceğe doğrudur. Çünkü evrende hiçbir şey geçmişte tam olarak olduğu gibi bir şeye dönüşemez. Ve son olarak değinmeden geçemeyeceğimiz Einstein:” İzafiyet Teorisine göre uzay ve zaman bir algıdır. Mutlak zaman yoktur; uzay ve zamanı algılamamız, bulunduğumuz yere ve hareketlerimize bağlıdır. Bir cismin hızına ve konumuna göre, zaman hızlı veya yavaş geçer.” şeklinde durumu açıklar. Elde ettiğimiz verilere göre zamanın bir akışı ve yönü olduğunu fakat bununla birlikte her şey ve herkes için bunun mutlak bir aynılık içermediğini, algıya bağlı olarak zamanın hızında değişiklikler oluşabileceğini söyleyebiliriz.

Zamanı Nasıl Hissederiz ?

Günlük hayatımızda zamanı ölçmek için saatleri, telefonları kullanarak bu sorunu çözmeye çalışırız. Fakat beynimiz zamanı saniye, dakika ya da saatlere ayırarak algılamaktan ziyade biyolojik saate göre hareket eder. En bilinen haliyle Sirkadiyen Saat gece gündüz döngüsüne göre hareket ederek vücuttaki hormonal dengeyi düzenler. Hipokampüsün yaşanan olayları oluş sırasına göre depolaması da hafızanın içinde bir zaman akışı kavramı oluşturur. Buna göre dün yaptığımız bir şey, bir hafta önce yaptığımız bir şeyden sonra yapılmış olarak bellekte depolanarak bir çeşit öncelik-sonralık ve neden-sonuç dizgesi oluşturulur. Yukarıda da bahsettiğim entropi kavramı da bunu destekler, zaman büyümeye/genişlemeye/dağılmaya eğimli şekilde var olurken bu sıralama aynı şekilde hipokampüste depolanır ve bu sayede yaşantılar zamansal bir çizgide oluş sırasına göre dizilir. Bu zaman çizgisine göre ise dün, bugün ve gelecek vardır. Geleceğin var oluşu sadece bir öngörü olsa da zamanın yönünden ötürü şaşmaz bir gerçektir. Rüyalarda zamanın ne şekilde hissedildiğine dair bazı örnekler verelim.

“11.03.2017. Rüyamda bir kaç arkadaşım ile birlikte Ashab-ı Kehf gibi bir yerde derin bir uykuya dalmışız. Uyandığımızda bildiğim neredeyse her şey değişmiş. Belki bi 15–20 yıl öteye gitmişiz gibi.”

“09.03.2019. Gördüğüm rüya ortaçağ zamanlarında geçiyordu. Faytonlar, kabarık elbiseler, asiller ve köleler. Rüyamın tuhaf yanı rüyada başrolde benim bedenim yoktu, ben konuşmuyordum, ben yaşamıyordum, ben farklı birinin bedenindeydim.”

“02.11.2019. Transit tarzı bir arabayla yolculuk yapıyorduk, yanımda da ablam oturuyordu. Camdan dışarıya bakarken yanımda oturan ablamı yolda yürüdüğünü gördüm, yanından geçiyorduk. O geçmişte, biz de şimdiki zamandaymışız. “Aa abla bak geçmişteki sensin bu” diyorum ablama. aynı anda hem yanımda hem de geçmişte olması ona hiç ilginç gelmiyor.”

Photo by Morgan Housel on Unsplash

Rüyada Zamanın Yapısı Nasıldır?

Araştırmalar rüya zamanının gerçektekinden oldukça farklılıklar gösterdiğini ortaya koyuyor. Rüyada zamanın var oluş hali, yönü ve hızı gibi bazı temel farklılıkların üzerinde durmak gerekiyor. Tıpkı gerçekte olduğu gibi olayların, mekanların ve kişilerin deviniminin var oluşuna dayanarak rüyada zamanın var olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Rüyalar bu noktada uyanık zihinle bir farklılık göstermez.

Rüyada zamanın yönü:

Zamanın yönünü tartıştığımızda rüya zamanının bazı konularda uyanık zamandan farklılaşmaya başladığını görebiliriz. Uyanık zihne göre zamanın düzlemsel bir sırada var olduğunu söylemiştik. Rüya zamanında ise bu düzlemsellikten aynı netlikle bahsedemeyiz. Zamansal atlamalar, yönünü kaybetmiş bir oluş sırası, termodinamiğin genişleme ilkesine ters bir şekilde büyümüş bir bedenin çocuklaşabilmesi, kırılmış bir yumurtanın tekrar eski haline gelmesi ya da oluş sırasına göre önce bugünün sonra geçmişin yaşanması mümkündür. Rüyasında 20 yaşında olan birinin bir anda 6 yaşında bir çocuğa dönmesi ve sonra 12 yaşına atlaması ve sonra anne karnındaki bir zamansal gerilemeye geçmesi rüya zaman için absürt değildir. Burada bahsettiğim şey uyanık bilincin basit bir şekilde bir anıyı hatırlamasıyla kıyaslanamaz, çünkü rüyalar düşünme eyleminden öte bir çeşit simüle-yeniden yaratım biçimidir. Kendine özgü bir zaman, bellek ve deneyim anlayışı vardır. Zamanın yönünü aşağıdaki gibi birkaç farklı bağlamda değerlendirebiliriz.

1)Düne giden bir bugüne geliş halindeki rüyalar: geçmişte başlayıp çizgisel bir yönle daha yakın bir geçmişte biten rüyalardır. Geçmişte gezinen rüyaların çoğu bu türdendir. Bu konuda verilebilecek çok sayıda örnek vardır. Aşağıdaki örnekten de bu durum gayet açık anlaşılabilir.

29.10.2017. “Rüyamda lise 2’deki sınıfıma geri dönüp şuan yaşadığım yıllarda başıma gelenlerden, çevremde olup bitenlerden, kimin evlenip çoluk çocuğa karışacağından, hatta bir arkadaşımın şehit olacağından bahsediyordum. Yani lise yıllarıma gidip herkese ilerdeki hayatlarından haber veriyordum. Bana inanmaları için de o an bahçede basket oynayan bir çocuğun ne yapacağını söyledim ve rüyada aynen gerçekleşti ve bana inanmaya başladılar.”

2) Dünle bugün arasında çizgisel bir akıştan çok patlamış bir nesne gibi dağılmaya odaklı ve rastgele yönlü rüyalar: yukarıda örnek olarak verdiğim ve sırasıyla 20 yaşından 6 yaşa, 12 yaşa ve anne karnına dönüş rüyasına ek olarak aşağıdaki rüyayı da bu konuyu açıklamak için örnek verebilirim.

21.12.2003.”Yolda karşılaştığım bir çocukla vapura doğru yürümeye başlıyoruz. Yalnız işin garibi, çocuğun suratı değişkendir. Bir bakıyorum 7–8 yaşlarında bir suratı var, bir bakıyorum çok daha küçük bir kız suratı, sonra bi bakıyorum sakallı bir yetişkin erkeğe dönüşüyor. “Kaç yaşındasın sen ya?” diye sorunca çocuğa “82” doğumlu olduğunu söylüyor bana, yani 21 yaşında.“

“15.04.2020. Arkadaşım Ç. ile bir şeyler konuşurken o anın gerçek olmadığını fark ediyorum ve bunun bir rüya olduğunu anlıyorum. Fakat Ç. de kendi rüyasında olduğunun farkına varıyor. Yani ikimiz de farklı iki kişinin rüyalarındayken o vadide tesadüfen karşılaşıyoruz. Ç. ile bulunduğumuz rüya katmanları da farklı. O an ve mekan benim için 2. katmanken, Ç. için orası 3. katman aslında. Yani teknik olarak tamamen farklı zamanlarda olmamıza rağmen mekanda karşılaşabiliyoruz.”

Örnek rüyalarda görülebileceği gibi farklı yönsellikte olsa da rüya zamanının dünle nasıl ilişkilendiğini görebiliriz. Rüyaların önemli bir kısmı geçmişi tekrardan yaratıp deneyimleme formundadır. Verdiğim örneklerdeki rüya yapısında da görülebileceği gibi burada zamansal bir yön olmasına rağmen çizgisellik değil rastgelelik içerir.

3) Gelecekle ilişkilenen rüyalar: Gelecek, henüz deneyimlenmemiş olandır, buna rağmen rüyalar kendi rüya gerçekliği sınırları içerisinde geleceği de deneyimlemeye açıktır. Normal fizik koşullarında imkansız olan bu deneyimleme, rüyada zamanın yönünün gerçek hayattan farklılaşmasına yol açar. Çünkü rüya zamanı, dün-bugün-yarın denklemini tamamen rastgele şekilde tüm kombinasyonlarıyla rüyasal deneyimlemeye sunabilecek bir zamansal yön yaratabilir. Burada elbette şunu ifade etmek gerekir.

Birincisi, bu tür rüyalar çoğunlukla “haberci rüyalar” olarak algılanıp istismar edilmeye çok açıktırlar. Kehanet ve insanların bilinmeze olan bilme arzusu bu tür rüyalara çok anlam yükleyip onu rüya gerçekliğinden çıkararak uyanık bilinç gerçekliğinde bir formun içinde anlamdırma çabasına neden olur. Bu durum, rüyaların zamansal yön gerçekliğindeki rastgele oluşun tüm bağlamından koparılmasına ve bitimsiz bir istismarın içinde hapsolması ile sonuçlanır. Rüya zamanının gelecekle ilişkilenmeye uygun yapısının bir haber verici olmaktan ziyade geçmiş deneyimlerimizle gelecekten beklentilerimizin bir karışımı olduğunu ve bunun sadece rüya sahibinin kendilik algısıyla açıklanabileceğini unutmamak gerekir.

“20.03.2017. Rüyamda 15 yıl sonra komadan uyandığımı gördüm. Ailemin hepsi yanımdaydı . Söylediklerine göre bir kaza geçirmişim. Yıl 2048’di ve ama 15 yıldır uyuduğumu söylediler. Telefonumu istedim verdiler. Yamuktu ama çalışıyordu. Kazada olmuş öyle söylediler. Sevdiğim kişiyi aradım hemen. Merak ediyordum saçları beyazlamış mıdır hayatta mıdır evlenmiş midir diye. Hemen açtı. Sesimi tanıyınca ağladı sevinçten. Her şeyin aynı olduğunu aynı evinde oturduğunu beni hemen görmesi gerektiğini söyledi uyandım”

İkincisi, rüya zamanda gelecek olarak algılanan şeyin gelecek olmayabilir bir tarafı vardır. Bazen rüyada zamansal olarak bulunulan pozisyonu dün-bugün –yarın kalıplarının içinde tanımlamak mümkün olmaz. Bu durumda zamansal olarak nerede bulunulduğu rüya sahibinin ifade edemeyeceği kadar karmaşık olabilir. Bunu zorlaştıran etmenler içinde rüyadaki kişilerin ve mekanların etkisi büyüktür. Rüya sahibi, bugün yaşadığı evle çocukluktaki evinin iç içe geçtiği bir mekanda rüya zamanında nerede olduğunu kavramakta zorlanır. Benzer durum rüya sahibine rüyasında eşlik eden kişilerin yüzlerinin iç içe karışması, birden fazla tanıdığı kişiye ait özelliklerin tek bedende toplanması ve tüm bu kişilerle tanışma sırasını ayırt edemeyecek duruma gelmesi rüyadaki zamanın yönünün nereye doğru gittiğini ve tam olarak zaman çizgisinin neresinde durduğunu algılamayı imkansız hale getirebilir.

02.07.2006. Marmariste çalıştığım restauranttayız. 10 yıl önceki ben ve 10 yıl sonraki ben ardışık masalarda oturuyorlar. Yaşı küçük olan büyüğünü tanımıyor, kendisinin yıllar sonra o kıyafet ve o duygularla hemen yan masasında oturacağını bilmiyor. Yaşı büyük olan ise küçük olana hüzünle bakıyor. Yılların muhasebesini yapıyor, yıllar önce oturduğu masaya yıllar sonra bakıyor. Mekanda geçmiş-gelecek birleşimi yaşayan başka kişiler de vardı. “

Bu rüyada 10 yıl öncesi, şimdi ve 10 yıl sonrasının tek mekanda nasıl iç içe geçtiğini fakat buna rağmen tek bedendeki rüya sahibinin 3 ayrı bedende var olduğunu görüyoruz.

“24.02.2017. Ruyamda gelecege gidiyorduk. Ama gelecekte her yerde dinozorlar ve dev örümcekler her yeri işgal etmişler.”

Bu rüya örneğinde, geleceğe yapılan yolculuk aslında dinozorlardan anlaşılacağı üzere hayli geçmişe yapılan bir yolculuktur. Gelecek ve geçmiş kavramları bu örnekte de yeniden yaratılmış ve belirsizleşmiştir.

Rüyalarda zamanın yönü düzensiz ve belirsizdir.

Rüyada zamanın hızı:

Toplum içinde yaygın bir düşünceye göre rüyalar sadece 8 saniye sürer ve o süre içerisinde yıllar sürüyormuş gibi gelen rüyalar görülebilir. Bu inanış bugün artık pek bir şey ifade etmiyor. Normal bir uyku süresinde her biri yaklaşık 20şer dakika süren 4–5 REM evresi vardır ve her bir REM evresinin tamamında ayrıca nREM(REM dışı) evrelerde de rüya görülebildiği ve dolayısıyla uykunun rüya görülebilen süresinin 8 saniye olmadığı ve 2 saate yakın bir süre boyunca rüya görülebilmesinin mümkün olduğu söylenebilir. Öyleyse rüyada zamanın hızı konusunda ilk belirleme burada yapılabilir ve rüyanın rüya dışı gerçekliğe göre süresi gerçek anlamda tespit edilemez ama bir rüyanın sürebileceği maksimum sürenin 20–25dk arasında olduğu söylenebilir.

Photo by Greg Rakozy on Unsplash

Sonuç:

Gerçek zamanda neye denk geldiğini bir kenara bırakırsak rüya zamanının hızını kendi imkanları dahilinde ifade etmeye çalışalım. Rüyada zamanın hızı, tıpkı zamanın yönünün patlayan nesne gibi dağılışına benzerlik gösterir. Algıya göre yavaş, durmuş ya da hızlı akıyor olması mümkündür. Rüya gerçekliği sınırları içinde zamanın nasıl hissedildiği ve zamanın hızına eşlik eden dinamiğin ne olduğu zamansal hız algısının temel belirleyenidir. Örneğin aynı anda hızla geçen bir treni ve ağır çekimle dans eden bir dansçıyı gördüğünüzü düşünün. Burada zamanın normal hızını neye göre belirleme eğiliminiz olur? Görülen dinamiğin baskın unsuru trense eğer, dansçı yavaşmış gibi algılanır. Eğer baskın unsur dansçının ritmiyse tren hızlı çekimde algılanır. Bu durumda her iki çıkarımda da zamanın aynı anda hem hızlı hem de yavaş ya da olağan algılanabilmesinin yani çoklu bir hızın rüyalarda ortaya çıkabileceğinin belirtilmesi gerekir.

Rüya zamanın gerçek zamanla olan en büyük benzerliği zamanın varlığıdır. Fakat zamanın yönü ve hızı rüyalarda düzenli, önce-sonralık içeren bir sistem içinde olma zorunluluğundan arınıktır. Bu anlamda rüyanın kurgusal alanında düzensiz şekilde var olmayı başarabilen zaman algısının, uyanık zihinde var olamamasının sebebi uyanık bilincin kuşatılmışlığındaki farktır diyebiliriz. Çünkü rüyanın kaynağı uyanık zihnin kaynağından farklı olmamasına rağmen algısal çevrede olan bitenden farklı bir algısı ve dolayısıyla kurgusu vardır. Zamanın kurgusallığa ne kadar elverişli olduğunu Kuantum Fiziği ve Görelilik Kuramı oldukça iyi açıklar. Zamanda ileri geri ya da yana doğru hareket edebilmeyi araştırırken rüyanın zamanı nasıl yapılandırdığına bakmanın önemi burada ortaya çıkar. Tıpkı Einstein ve Rosen’in bahsettiği uzay zamanda bir kısayol olan solucan deliği gibi rüyalar da dün-bugün-yarın sıralamasındaki yapıyı bozarak zamanda kısa ve farklı bağlamları olan yollar oluşturur. Lucid rüya olarak da bilinen kontrol edilebilen rüyaları incelemek ve rüya sahibinin zamanı ne şekilde yapılandırabileceğine bakmak gerekir.

Bunlar da ilginizi çekebilir.

Yararlanılan Kaynaklar:

  1. www.bilimfili.com.
  2. www.fizikolog.net
  3. www.evrimagaci.org
  4. www.wikipedia.org

--

--