Rebab Üzerine

Muhammet Ayal
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJun 21, 2020

Rebab nihayetinde bir âlettir, müzik aletidir. Âleti insanın unutulmuş alemlerine mecz eden, kişinin o enstrumanı kullanma şekli ve tavrıdır. İnsan ne niyetle bir “şey”e meylederse ve o yolu tutarsa, kişinin izleri kar yağsa da silinmez o yoldan.

http://rebab.name/

Nereden Gelir? Nereye Gider? Nedir?

Bu sual ekseriyetle hareket halinde olanlara sorulur. Bu enstrumanın da yolculuğu ve gideceği yeri Osmanlı’da kemanın icra edilmeye başlaması ve Cumhuriyetin ilk yıllarındaki inkılâp ateşi içinde maalesef kaybolma seviyesine gelmiş, gayretkâr ve işini aşkla yapan bir avuç insanın şâhsi gayretleriyle günümüzde belirlemiştir.

Rebab, Orta Asya’dan çıkıp bazı medeni coğrafyaları dolanıp ve nihayetinde en güzel hâline büründüğü Anadoluda, terapi sazı olarak bile icra edilmiştir.

Nihayetinde bir alettir dedik bu saz için. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de bu sazı Süleyman Peygamberin de icra ettiği ancak bizim bildiğimiz formlarda Orta Asya’da ıklığ olarak bahsi geçen yaylı bir sazdır. Türk, Mısır, Afgan, Endonezya rebabı gibi farklı formları vardır. Türk Rebab’ının bile kendi içinde farklılaştığı da vardır. Tel sayısını değiştirenler, perde takanlar, tabii icra teli olan at kılı telini metal yapanlar bile mevcuttur. Hiç hoş değil!

Ancak benim kanaatim ve tecrübeme göre Rebab en güzel ve saklı zevkini tüm malzemelerinin tabii olmasıyla verir. Ahşap bir sap, hindistan cevizi bir gövde, at kılı bir tel ve yay, tekne üzerine gerilmiş balık veya koyun/keçi derisi.

At kılı tel ile icra edildiğinde akord tutmadığını söyleyenler ve bu formunu değiştirmeye çalışanlar da var. İcracıya kolaylık sağlasın diye perde takanlar, kanaatimce işin güzel tarafından ayrılıyorlar. Perdesiz sazların lezzetini almak lazım. Rebab’ın at kılı olarak icra edilen teli ve at kılı olan yay’ı birbirine sürttüğü için sürtünme sesi yoktur. Bu yüzden farklı metaller ve kıllar aramak başka bir enstruman yapma isteği gibi geliyor bana.

Udi ve Rebabi Cahit Gözkan’ın aşağıdaki ifadesi de meseleyi anlamak açısından hayli güzel.

“Herhangi bir alet-i musikîde icrakârlık iki şıktan hâli değildir. Birinci mertebede, yani bidayette, saz icrakâra hükmeder. Bu mertebeden sonra icrakâr saza hükmetmeye başlar ki, artık muvaffakiyet yolu açılmış demektir.

Rebabda hemen hemen birinci şık devam eder. Rebab icrakâra karşı daima ağırlığını koyar. Yani icrakârın tasarrufuna girmez. Bu mübarek sazın sazende ile ülfeti, sazendenin kendi şartlarına uyması ile olur. Bu da sazendenin, rebabın ağır manevi tavır ve nağme ahengine intibak edebilmek zevk ve kabiliyetini göstermesine bağlıdır. Rebabın bünyesine uygun olan, ayini şerifler, ilahiler, beste ve semailerdir. Hülasa, rebab mecazdan ziyade hakikati terennüm eden bir saz olduğundan ehli aşkın elinde dile gelir ve aynı şartlara haiz muhatap arar.

Bu konu ile ilgili Rebab Belgeseli’nde Ömer Tuğrul İnançer şu sözleri zikreder.

Rebab bir âlettir, ancak hep yüksek meselelerde, yüksek duygularda, bu duyguların ifadesinde kullanılmış. Bir sembol olmuş. Hz Mevlâna’nın mahdumu Sultan Veled Rebabnâme diye bir kitap yazmış. Rebab genel anlamda saz olarak da kullanılmış. Tevfik Fikret Bey’in Rubab-i Şikeste [Rebab-ı şikeste] sinde kırık saz, kırık gönül anlamında kullanılmış. Gönül sadalarının muhatabına nakledilmesi için kullanılmış. İnsanda gönülden başka nefis de vardır. Nefis sadaları için kullanılmamış bu saz. Mübarekliğinden değil, sadece bu amaçla kullanıldığı için mübarek olmuş. Rebab’ı böyle anlamak lazım.

Doğru Rebab örneği

Bana göre de;

İnsanın en derin hislerinin kelimelere gelmeyen ve izah edilemeyen, yüksek mertebe hislerinin karşılığını bulduğu, yükselirken düşüp düşerken başı arşa değen, susarken konuştuğu konuşurken lâl olduğu, hüznünü neşeye neşesini hüzne devşirdiği, ateşle temizlenirken su ile ferahladığı, alem olup kişinin kendisine bakabilme cesareti verdiği, hisli bir alettir Rebab.

Hoş kalınız.

--

--

Muhammet Ayal
Türkçe Yayın

Matematik Mühendisi | Süreç ve Dijital Dönüşüm Danışmanı | Atlassian Jira Mütehassıs’ı | Rebabi