Sabredenler ve Şükredenler

İbn Kayyim el-Cevziyye

Muhammed Murat Göktaş
Türkçe Yayın
4 min readOct 3, 2021

--

Kitapta ilgimi çekip sevdiğim, hoşuma giden yerlerin altını çizdim bunları da sizlerle paylaşmak istedim, ince ile yazdıklarıma yorumumu ekledim, kalın ile yazılanlar direkt kitaptan alınmadır. Aslında çok daha fazla yerin altını çizdim ancak hepsini yazamadım bir kısmını aktarıyorum. Kitabı mutlaka okumanızı öneririm gayet insanın ufkunu açan, çok faydalı bir kitaptır. Kitap 332 sayfa olup, İbn Kayyim el-Cevziyye tarafından yazılmıştır, şükür ve sabrı anlatıyor, kıyaslamalar yapıyor hangisinin hangi durumda üstün olduğunu hangi alim bu konuda ne demiş gibi çok güzel bir kitap, hatta sizde kitabın içine dalıp “hmm, sanki şu şekilde daha iyi ya da yok öyle değil tam tersi vb.” gibi beyni çalıştırıp yorumluyorsunuz.

-”Sabır, insanın yüzünü ekşitmeden acıları yudumlamasıdır.” demiş Cüneyd b. Muhammed, zor bir duruma veyahut iyi bir işin devamlılığına ya da kötü bir şey yapmamaya gösterilir sabır. Peki yüzünü neden ekşitme demiş ki, şikayet edersek sabır göstermiş olmayız ve belki sabredeceğimiz durumu gönderen için yüzü ekşitmemek gereklidir. Hatta demiş ya Rüveym, “Sabır, şikayeti terk etmektir.”.

-Bazı kimselerin kendisine faydalı olanlara sabretmesi, zararlı olanlara sabretmesinden daha kuvvetlidir. Böyle kimseler ibadet ve taatın meşakkatine sabreder fakat yasak olanlara sabredemez.

Bazı kimselerin de yasaklara sabretmesi ibadet ve taatın meşakkatine sabretmesinden daha kuvvetlidir.

Bazı kimselerin de bunlardan hiçbirine sabrı yoktur, insanların en üstün ve faziletlisi hem ibadet ve taatın meşakkatine hem de yasaklara sabreden kimsedir.

Birçok kimseler, sıcak olsun soğuk olsun geceleri ibadet etme, gündüzleri oruç tutma meşakkatine sabrederler, fakat harama bakmaya sabredemezler. Bazısı da, haramlara bakmamaya sabreder; fakat bu sefer iyilikleri yapmaya, kötülüklerden sakınmaya, kafirler ve münafıklar ile cihada sabredemezler. İnsanların çokları ise bunlardan hiçbirine sabredemez. Bunların hepsine sabredenler de çok çok azdır.

Sabır konusuna hiç bu açıdan bakmamıştım ve bana yeni bir pencere açtı bu kitap. Kendimizi bu konuda sorgulamamız gerekir. Hangi sabırda daha kuvvetliyiz, hangisinde daha zayıfız diyerek düşünüp ona göre kendimizi geliştirmemiz gerekir.

-Bir kul, sabretmeye kendini zorlar ve onun üzerinde ısrarla durursa, sabır onun için bir tabiat olur. Resul-i Ekrem (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde, “Her kim sabretmek isterse, Cenab-ı Hak ona sabrı ihsan eder.” buyurmuşlardır.

Demek ki sabır gibi güzel bir huy sonradan kazanılabilinir. İnsan çalışır, dikkat ederse bu huyu kazanmaya, kendi karakterinde o güzellik onda huy olur.

-İnsanın sabrı, heva ve şehvet kuvvetine üstün gelirse meleklere katılır. Fakat heva ve şehvet kuvveti sabrına üstün gelirse şeytanlara katılır. Yemek, içmek ve cinsi münasebet gibi tabiatının kuvvetleri sabra üstün gelirse, hayvanlara katılır.

İnsanın sabrı aslında nerde, kimin yanında duracağını belli ediyor. Onun için sabrımızın nelerde zayıf olduğunu bilmemiz gerekiyor, tespit ve gözlem yapmamız lazım.

-Sabır, alakalı olduğu konulara göre üç kısımdır. Birinci kısım, emirleri, ibadet ve taatları eda edinceye kadar yapılan sabırdır. İkinci kısım, yasakları ve şeriata uygun olmayanları yapmamaya sabırdır. Üçüncü kısım kaza ve kadere kızmayıp, bunlara sabırdır.

Konularına göre üç sabır vardır diyebiliriz o zaman: İbadet, güzel işler yapmaya devam etmeye sabır, Yasağı yapmamaya sabır, Kaza ve kadere, mukadderata olan sabırdır.

İhtiyari ve mecburi sabır vardır yani, ihtiyarı kendi isteği ile olan, mecburi başa gelene sabır.

-İhtiyari sabır, mecburi sabırdan üstündür.

Yusuf aleyhisselam’ın , Aziz’in karısının istediğini yapmadığından dolayı başına gelen hapsedilme gibi felaketlere sabretmesi, kardeşlerinin kendisini kuyuya atmaları, babasıyla arasını ayırmaları ve onu köle olarak satmaları gibi başına gelen musibetlere sabretmesinden daha büyüktür.

Yusuf A.S. kendi iradesi ve Allah’ ın yardımı ile Aziz’in karısının istediğini yapmıyor yani nefsine karşı geliyor hem o kötü olaya sabrediyor hem de o sebepten dolayı başına geleceklere sabretmiş oluyor ki bu sabır ihtiyari bir sabırdır ve zordur, üstündür. Ancak diğer durumda kendisinin yapabileceği bir şey olmadığı için mecbur kalıyor sabretmeye buda mecburi sabırdır.

-Her sabır yerine göre faziletlidir. Mesela, yerine göre harama karşı sabretmek faziletlidir yerine göre ibadet ve taata sabretmek faziletlidir.

O zaman yaşanılan zamana, kişinin durumuna göre sabrın fazileti değişiklik gösteriyor. Mesela etrafta haram çoksa harama sabretmek daha faziletli olabiliyor belki de.

- Allah’ı sevdiğinden dolayı günahı terk edip O’na itaat eden ile Allah’ın azabından korktuğundan dolayı günahı terk edip O’na itaat eden arasında çok büyük fark vardır.

Fikrime göre Allah’ı sevdiğinden dolayı günahı terk etmek daha faziletlidir. Sevdiğin için yapmıyorsun veya yapıyorsun, sevgi içten gelir ve bu yapılan iş daha samimidir ve kar amacı gütmez ancak korku için yapılanda sanki kar amacı varmış gibi ve sevgi kadar samimi olacağını zannetmiyorum.

-İnsan, bollukta ve afiyette, sabra daha fazla muhtaçtır. Çünkü bollukta bütün imkanlar mevcuddur.

Fakirlikte insan bazen istese de yapamaz kötü şeyi ancak bollukta istemezse bile içince çekmeye çalışabilir işte o andaki sabra olan ihtiyaç daha fazladır çünkü nefsin istediği şeyi elde etmek çok kolaydır bu kötülüğü yapmaktaki kolaylığı yenmek ise çok zordur.

-Resulullah (s.a.v.) şöyle buyuroyor: “İnsanların arasına karışıp onların ezalarına sabreden mü’minin mükafatı, insanların arasına karışmayıp onların ezalarına sabretmeyen mü’minin mükafatından daha büyüktür.” (İbn Mace)

İnsanlara sabretmek gerçekten çok zor bir iştir ve gerçekten insanlara sabreden kişi gitgide olgunlaşacağını düşünüyorum bu dünya da, çünkü belli bir zaman sonra insanlar kızmaz, insandan beklemez yalnızca Rabb’inden bekler umar.

-Sünneti, helali, haramı, hayır ve şer yollarını bilen bir alimin insanlara karışıp, onlara dinlerini öğretmesi, nasihat etmesi; bir köşeye çekilip namaz kılmasından, Kur’an okumasından ve tesbih çekmesinden daha faziletlidir.

Gerçekten de düşününce insanlar ile iletişime geçip onlara bir şeyler öğretmek, bu duruma sabretmek hakikaten zor bir iştir. İnsanlara faydalı olma durumu vardır burada da.

--

--