Sen

Melike Nur Aydın
Türkçe Yayın
Published in
2 min readMay 7, 2023
by Jiayue Li

Sen yaratmayı seviyorsun. Sen tüketmeyi seviyorsun. Sen sahip olmayı seviyorsun.

Sen en güzeline inanıyorsun ve elde edince çirkin geliyor sana. Çok çabuk sıkılıyor, bunalıyor, her şey değişsin istiyorsun. Sen elde etmeyi değil, elde etmiş olmayı seviyorsun.

Elinde olanları görmüyorsun. Gözlerin hep olmayanı arıyor. Fark etmiyorsun, arkanı döndüklerin çürüyor üzerine.

Sen kitap okumak değil, okumuş olmak istiyorsun; gitmek değil, gitmiş olmak; yaşamak değil, yaşamış olmak istiyorsun.

Zihnin geçmişe kaçıyor hep, geçmişteki “sen”e sevgi dolu bakabiliyorsun, her nasılsa. Çünkü artık o sen değilsin, ve sen olmayınca birini sevmek çok kolay.

Geçmişi sürekli yanında taşıyorsun ve geleceğini kirletiyorsun onunla. Geleceğin yokluğunda kendine ızdırap çektiriyorsun. Sen bunu da seviyorsun.

Zihninde güzel anlar var ve emin bile olamıyorsun gerçekler mi diye. Yoksa sen mi uydurmuştun onları?

Bütün güzel şeyleri seviyorsun ve bütün güzel şeylerin yaratıcısı olmak istiyorsun ancak yaratan herkes bilmeli ki eller sadece güzeli yaratmaz, çirkini de beraberinde getirir. Çünkü zıtlar bütündür, çünkü evrenin diyalektiği, çünkü öyle işte…

Sen şimdi bazı şeyleri kabul etmeyi de öğrenmelisin.

Çocuk tarafını seviyorsun ama biri utandırdığında seni tamamen vazgeçiyorsun kendinden. Neden kendinden bu kadar kolay vazgeçiyorsun?

Herkesi sevdiğinden çok kendini seviyorsun ama seni sevmediğinde sevdiklerin, bırakıyorsun sevmeyi -kendini- ve terk ediyorsun yine o karanlık odalara.

Hayat bu kadar derin olmamalı belki de diyorsun ama sen derin olmayan bir şey gördün mü hiç hayatında? Bütün derinlikleri de sen yaratıyorsun.

Kendine yollar buluyorsun. Sonra kendi çizdiğin yollarda kayboluyorsun ve biri seni gelip alsın istiyorsun. Kimse de gelmiyor çoğu zaman. Çünkü kimse zihninin ormanlarını bilmiyor senin gibi. Ve sen yine o ormandan tek başına çıkacaksın.

Hala neyi bekliyorsun?

--

--