Kitap İncelemesi

Sen Güzel Kadın, Hiç mi Mutlu Olmadın?

Kurtlarla Koşan Kadınlar: “Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. Şu ya da bu yöne gitmişler ve engellenmişlerdir. Engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. Aksini söyleyen hala uykudadır.”

Başak Gül
Türkçe Yayın

--

Erin Darling

Estes’in 20 yılda yazdığı, çok farklı kültürlerden eski masallar, bu masalların psikolojik analizlerini içeren, her kadının içinde doğuştan var olan “vahşi kadın”dan bahseden, kurtlarla kadın psikolojisi arasında ilişki kuran ve kadın olmak üzerine yazılmış bir kitaptan bahsedeceğim bugün.

Kurtlarla Koşan Kadınlar: Vahşi Kadın Arketipine Dair Mit Ve Öyküler

Öncelikle belirtmek isterim ki okuması, anlaması kolay bir kitap değil. Derin ve okunması zor. Sık sık durup üzerine düşünmeniz gerekiyor. O yüzden de bir oturuşta bitirebileceğiniz bir kitap değil. Sindire sindire okumanızı tavsiye ediyor yazar da.

“Kurtlarla Koşan Kadınlar” kitabı yirmi yıllık çalışmaların sonucu olarak ortaya çıkmış ve vahşi kadın arketipine dair mit ve öykülerden oluşuyor. Kadınların iç güdülerini, kendi iç dünyalarına inmelerini ve kendilerini tanımayı öğütleyen bu kitap kadın okumaları için çok önemli bir başyapıt.

Erin Darling

İlk akla gelen: “Neden kurtlarla koşuyor kadınlar?” sorusu oluyor. Estés’e göre, kurtlarla kadınlar arasında, vahşilikleri, zarafetleri ve içinde yaşadıkları topluluğun üyelerine duydukları bağ açısından psişik bir benzerlik var. Sağlıklı kurtlar ve sağlıklı kadınlar belirli ruhsal karakteristikleri paylaşırlar: Keskin bir duyarlılık, oyuncu bir ruh ve yoğun bir kendini adama kapasitesi, güçlü sezgiler, sürekli değişen koşullara uyum sağlayabilme, tuttuklarını koparmalarının yanında çok da cesur olmaları… Estes, başka hayvanları da incelemiş ancak en çok benzerlik gösterdiğimiz hayvanlar kurtlarmış.

“Kadınların hiçbir zaman akıtamadıkları okyanuslar dolusu gözyaşı vardır, çünkü annelerinin sırlarını, babalarının sırlarını, erkeklerin sırlarını, toplumun sırlarını ve kendi sırlarını mezara götürmek üzere eğitilmişlerdir. Bir kadının ağlaması tamamen tehlikeli olarak değerlendirilmiştir çünkü ağlamak, taşıdıkları sırların sürgülerini ve kilitlerini gevşetir.”

Kitabın ana fikri; kadınların yapması gereken ilk şeyin içlerindeki doğal sesi keşfetmek olması. Kadınların içlerinde yatan sınırsız bir güç ve yaratıcılığın olduğunu ve büyümemizi, özgür olmamızı teşvik eden dönüştürücü “kurt” ile temasa geçmemiz gerektiğini vurguluyor yazar. Kadının toplum baskısıyla baskılanmış, kendi özünü bulamamış halinden sıyrılıp, artık o eski doğasına/vahşi doğasına (buradaki vahşilik doğal hali) dönmesi gerektiğini anlatıyor. Hepimizin içinde vahşi bir kurt kadın olduğunu söylüyor Estes. Kadınların çoğu zaman farkında olmadan içselleştirmek zorunda bırakıldıkları eziklik ve yetersizlik duygusunu, bastırılmış cinsel güdülerini farklı bir açıdan bakıyoruz: masallarla…

Kitabın içindeki masallara gelirsek:

  • Dört Haham: Yedinci göğün, yedinci katında, yedinci kubbede Kutsal Ezekiel Çarkı’nı seyreden hahamların öyküsü.
  • Mavi Sakal: Uzak dağlarda beyaz rahibelerin yaşadığı bir manastırda Mavi Sakal’a ait sakalların gizeminin peşine düşen üç kız kardeşin yok edici tutkuları.
  • Vasalisa: Ölüm döşeğindeki annesinin hediyesi oyuncak bebek ile üvey annesi ve üvey kız kardeşlerinin Baba Yaga’dan ateş dilemeye gönderdiği küçük bir kızın korku ile mücadelesi, ödevleri (9 başlık).
  • Manavee: İkiz kız kardeşler ile flört eden Manavee’ye kardeşlerin isimlerini tahmin sınavına ortak olan küçük bir köpek üzerinden kadın ve erkeklerin, doğalarının derin taraflarını bulmak için mücadelelerinde, birtakım gerekçelerle çoğunlukla da egoları tatmin eden hazlar yüzünden akıllarının çelinmesi.
  • İskelet Kadın: Babasının onaylamadığı, yaptığı bir şey yüzünden denize atılan, balıkların etlerini yiyip bitirdiği ve gözlerini oyduğu bir kız üzerinden sevginin hayat/ölüm/hayat doğasıyla yüzleşmesi.
  • Çirkin Ördek Yavrusu: Ördek yumurtaları arasında yanlışlıkla çirkin bir yavru olarak dünyaya gelen kuğunun dışlanması ve varlık mücadelesi.
  • Kelebek Kadın: Vadileri, derin kanyonları, çölleri aşarak La Mariposa’yı, Kelebek Kadın’ın dansını görmeye gelen tutkulu insanlar.
  • Kırmızı Ayakkabılar: Kırmızı ayakkabı tutkusunun, celladından ayaklarının kesilmesini dileyen birine dönüşmesi serüveni.
  • Fok Derisi, Ruh Derisi: Derisinin peşine düşen fok kızın özgürlük mücadelesi.
  • La Llorona: Aldatıldığı zengin Hidalgo’dan intikam için çocuklarını nehre atan bir kadının kirli nehirlerdeki arayışları, vahşi ruhun kirlenmesi.
  • Kibritçi Kız: Kibrit alevindeki umutlara sarılan bir kızın soğuğun, acının, açlığın olmadığı gökyüzüne yükselmesi.
  • Üç Altın Saç: Dünyayı yapan kadının dünyası, mitlerdeki geceler.
  • Baubo — Karın Tanrıçası: Yeryüzü Ana Demeter’in güzel kızı Proserpina’nın Hades’ten kurtulma serüveni.
  • Çakal Dick: İstediklerinin elde etme uğruna insanlara oyunlar oynayan Dick’in macerası.
  • Hilal Ayısı: Kocasının, savaşın berbat ettiği ruhuna şifa bulmaya çalışan bir kadının hilal ayısından bir kıl uğruna dağlara tırmanması.
  • Altın Saçlı Kadın: Saçları için öldürülen bir kadının toprakta büyüyen altın saçlarıyla katilinin bulunması vahşi ormanda yaşayanların adalete kavuşması.
  • Elsiz Kız: Servet uğruna iblisle pazarlığa girişen bir değirmencinin kızının ellerini kesmek zorunda kalması.

“…baskıcı şartlar altında sadece nazik olmanın ödülü, çok daha fazla kötü muameleye maruz kalmaktan başka bir şey değildir.”

Bu masalların imgesel olduğunu ve içindeki karakterlerin aslında kadınlığın bir parçası olduğunu, kadının çeşitli yönlerini temsil ettiğini anlatır. Bu masalları da aslında dünyanın dört bir yanını dolaşarak bulmuş. İçinde sadece kadınlara yönelik olan bu anlatımlar aslında orijinal haliyle sunulmuş masallara sahip.

“Bir başarısızlıktan nefret ederek zamanınızı harcamayın. Başarısızlık, başarıdan daha büyük bir öğretmendir. Dinleyin, öğrenin, devam edin.”

Yüzyıllar boyunca kadınları sırf kadın oldukları için ya da kadın doğasının getirdiği şekilde davrandıkları için baskılamaları, toplum tarafından dışlanmaları, ataerkil yapının istediği forma dönüştürülmeye çalışıldığını görürüz. Ancak kadınlar olarak kendi doğal formumuzu bulmak zorunda olduğumuzu, özümüze onu unutarak ihanet ettiğimizi bir kez daha karşımıza çıkarır bu kitap. Clarissa Estes, bütün kadınlara içlerindeki o gücü bir şekilde bulmalarını, o gücü kullanmalarını ve o gücü tekrardan kaybetmemelerini öğüt verir. Estes kitabın sonunda, bütün kadınları dışarıya çıkarak kendi hikayelerini aramaya davet eder. Belki de içimizdeki o kurdu bulmaya…

“Masallar büyüleyicidir. Dinlediğimiz, okuduğumuz masalların büyüsünden uzun bir süre kurtulamayız. Onların şöyle bir gücü var; bir şey yapmamızı, olmamızı, etmemizi şart koşmazlar; sadece dinlememiz yeterlidir. Bu masal bir hayat nehrinin ölüm nehrine dönüşmesi üzerine.”

Ve son olarak şunu tavsiye ediyor yazar: “Eve geri dönüş” için bir nehrin, bir derenin ya da koyun kıyısında zaman geçirmek, öyküler okumak ve öyküler anlatmak, yıldızlı bir gecede toprağa uzanmak, bir sebze ya da meyve soymak, bir şey örmek, bir saat süreyle herhangi bir yöne yürümek, gidilen yeri bilmeden herhangi bir otobüse binmek, müzik dinlerken tempo tutmak, gün doğumunu selamlamak, şehir ışıklarının geceleyin gökyüzünü perdelemediği bir yere gitmek, çocuklar olmadan sevgiliyle birlikte olmak, ibadet etmek, ayakları aşağıya sarkıtarak bir köprünün kenarında oturmak, bir bebeği kucaklamak, dans etmek, fal bakmak, saçları güneşte kurutmak, yağmur suyu dolu bir fıçıya elini daldırmak, saksılara çiçek dikmek ve bunu yaparken ellerinin iyice kirlendiğine emin olmak, güzelliği, letafeti, insanların zayıflıklarını gözlemlemek, yazmak…

--

--

Başak Gül
Türkçe Yayın

Türkçe Yayın Editörü, Yetenek Avcısı 👩🏻‍💻 Yazdıklarım gerçek hikayelere dayanmaktadır.💌 basakgul.is@hotmail.com