SEV-EME-MEK
Geçenlerde bir yerde okudum. Aslında biz çocuklarımızın arızalarını! değil, çocuklarımız bizim arızalarımızı tamir ediyormuş, bizi iyileştiriyormuş.
Nasıl mı? Öncelikle algılarını açıyorsun, seni strese sokan şeye dikkat kesiliyorsun, sonra hoooop aynayı kendine çeviriyorsun. Neden bu şey seni bu kadar strese sokuyor, sendeki arıza ne? Benim arızam; sevememek. Evet evet yanlış yazmıyorum, tam anlamıyla sevemediğimi gördüm. Hifa Sade’yi biricik kızımı, kıymetlimi aslında nasılda hakkıyla sevemediğimi gördüm. Sonra eşimi, annemi, babamı, kardeşimi. Arızamı nasıl mı tespit ettim. Sade’nin beni uykusuz bıraktığı, sebesiz ağlama krizlerine girdiği-ben öyle düşünüyorum:)-, rutinlerine bağlı kalmadığı zamanlarda, kısacası benim istediğim gibi davranmadığı zamanlarda çok çok gerildiğimi ve normalde — istediğim gibi davrandığı zamanlarda- olduğu gibi ona gülücükler saçmadığımı, öpüp koklamadığımı farkettim. Dahada kötüsü aşırı gerilip, stres olduğumu gördüm. O tablonun bir parçasıyken; aman çok normal, uykusuz kaldım, yordu beni olacağı bu diyorsunuz. Bende öyle diyordum. Fakat bu stres ve gerginlik bir süre sonra fazla gelmeye başladı. Bebeklik döneminde bunların normal bir süreç olduğunu, normal olmayan şeyin benim stresimin olduğunu kendime ‘yüksek’ sesle dile getirip, hoooop aynayı kendime çevirdim. Birde ne göreyim! Bende bütün sevgiler böyle, hoşuma gitmeyen bişey olduğu zaman kendimi kapatıp, sessiz moda alıyorum.
Arızamı buldum! İyileşmeyede yine kıymetlim Sade ile başladım. Strese girmeme neden olacak şeyler! olduğu zaman ona sarılıyorum, öpüyorum, öpüyorum ve sarılıp tekrar öpüyorum o kadar iyi geliyor ki:)